Geçtiğimiz haftalarda hukuk müessesesinin birtakım özelliklerini ve zaaflarını ele almış, önce onun yeri geldiğinde ne derece ‘görünen köye’ odaklandığı, yeri geldiğinde de boşluklarını doldurmaya hazır ‘asiler’ yaratabilir olduğunu bazı film ve diziler üzerinden ele almıştım. Tüm bu örneklerde halihazırda yürümekte olan bir mekanizmanın sorgulanması mevzubahisti. Bu hafta ise daha sosyalbilim-kurgu olarak nitelendirilebilecek bir filmi, *Arınma Gecesi’*ni ele alıyorum.
Film 2013 yılında çekilmiş, alternatif bir 2022 senesini anlatmaktadır. Bu gelecekte Amerika’nın yeni kurucu babaları, kanuni nizamı kökünden değiştiren bir adım atarak her yıl belirli bir günde bir geceliğine cinayet, tecavüz gibi en ağır olanlar dahil tüm suçların serbest bırakıldığı, kolluk kuvvetlerinin kışlalarına çekildiği, on iki saat boyunca yapılan hiçbir eylemin kovuşturmaya uğramadığı bir düzen inşa etmişlerdir.
Bu sistem birkaç senedir işe yaramakta, yıllık suç oranı kaydadeğer şekilde düşmektedir. Umumun hayrı için o gece adeta şehit edilen kurbanlar da saygıyla anılmaktadır. Zira diğer hepimiz en azından bir sene daha huzur içinde sokakta dolaşabilelim diye feda edilmişlerdir.
Bu alternatif sistemde, aynı Ortaçağ karnavallarında bir günlüğüne soylu-ruhban-köylü arasındaki hiyerarşi ortadan kaldırıldığı gibi, devlet mekanizması ortadan kaldırılmakta, meşru şiddet tekeli tatile girerek içimizdeki biriken öfke ve şiddeti kafesten çıkarmamıza imkan vermektedir. İnsanlar birbirlerinin kurdu oldukları tabiat ahvaline (state of nature) dönerek bir tür katarsis yaşayıp, yılın geri kalanında kanuna uygun yaşamaya devam ederler.
Böyle bir gecede sokakta olmayı kimse istemez. Zira vaktiyle küçük bir kötülük ettiğimiz bir kişi sırf ceza korkusundan bize zarar vermiyorsa, artık o korku da olmadığına göre bizi yakalarsa …. Böyle bir durumda hikayenin ana kahramanları olan zengin Amerikalı çekirdek ailemiz, en üst düzey güvenlik önlemleriyle donatılmış evlerinde güvende olacaklarını sanmaktadırlar. Tabii ki bu güvenlik teknolojiyle sağlanmıştır. Böyle bir gecede kimse kendine muhafız tutmaya cesaret edemez. Bu imkana sahip olmayan ‘daha az eşit’ insanlardan biriyseniz arınma gecesi düşmanınızın sizi lime lime etmesinden önce stresten kalp krizi geçirmeniz şaşırtıcı olmayacaktır.
Yine de total şiddet fevkalade azalacak ve insanlar yılın geri kalanında tarihte görülmedik bir güvenlik hissi içinde yaşayacaksa, bazılarımız ‘buna değmez mi?’ diye soracak, bazılarımız da ‘elbette değer’ diye cevap verecektir. İşin içinden çıkmak o kadar da kolay değildir. Tüm caydırıcı cezalara, öte dünya inancına yer veren dinlere, rehabilitasyona dayanan tecrit yöntemlerine, sosyal yardımlaşmaya ve çoğu insanda olduğunu tahmin ettiğim empati ve vicdan mekanizmalarına rağmen dünyanın her yerinde insanlar birbirlerinin yaşam, mülkiyet, vücut bütünlüğü gibi temel haklarına tecavüz etmekten geri kalmamaktadır. Arınma gecesini gündeme getiren kurucu babalar insan tabiatının karanlık tarafını görmüş ve onu engellemek yerine regüle etmeye karar vermişlerdir.
Thomas Hobbes başta pek çok filozof insanların şiddet temayülünü kabul edilmesi gereken bir olgu olarak görür. Arınma Gecesi serisine ilham kaynağı olan Star Trek’in “Arkonların dönüşü” bölümünde ise geçmişten gelen bir tür peygamber, başka bir yol deneyecektir. O da gelecek haftaya kalsın.