Ortadoğu’daki gelişmeler yeni bir evreye doğru geçiş süresinde iken, yakın gelecekte Avrasya’da daha ciddi savaş senaryoları bizi beklemektedir. İran’ın Irak’taki ABD hedeflerini vurması ile ABD-İran savaş senaryoları yeni bir aşamaya geldi. Bu makalede 2017 yılında yazdığımız bu savaş senaryosuna tekrar yer vermek istiyoruz.
İran ile ilgili çalışmalar şu aşamada;
- ABD Ordusu, onyıllardır İran ile savaşa hazırlanıyor. Kuvvet yapısı içinde öngörülen “geçiş ordusu” ve füze kalkanı bu amaca hizmet edecek. “Dönüşüm ordusu” ise Çin’e yönelik hazırlanıyor.
- Batılı düşünce merkezleri ve akademik çevreler uzun süredir İran ile ilgili çalışmalar yapıyor. Batı medyası, İran ile ilgili tehdit algılamasını sürekli gündemde tutuyor.
- İran ile yapılan nükleer anlaşma, bu ülkenin nükleer silah edinme çalışmalarının hızını kesmek, zaman kazanmak üzerine idi ama Trump yönetimi, bu anlaşmayı da bozdu.
- İran içindeki büyük etnik gruplar özellikle Azeri Türkler uzun zamandır ABD’nin markajında ve tıpkı Suriye’deki gibi bir iç savaşın hazırlıkları yapılıyor.
- Ortadoğu’da son dönemde gittikçe artan silahlanma çalışmaları ve Ortadoğu NATO’su ve Katar ile ilgili gelişmeler, ABD ve İsrail’in arkasında olduğu İran karşıtı koalisyonun hazırlanması ve Müslüman ülkeleri birbirine kırdırma stratejisinin bir parçasıdır.
ABD-İran Savaşı Kriz Yönetimi
ABD savaş mekanizması 30 yıldır İran ile savaş için bir ordunun geliştirilmesi için çalışıyor. ABD, uzun süreli bir savaşa zamanı olmadığından daha doğrudan yolları seçmektedir. İran’ı nükleer silah edinmekten alıkoymak için tek yolun savaş olduğu düşünülüyor. ABD, Körfez ülkeleri ve Mısır’ın koalisyonda yer alacağını düşünüyor.
İranlı Kürtlerin bu savaşı bağımsızlık için bir fırsat olarak göreceklerinden emin olan ABD, onları Irak sınırına komşu bölgelerin kontrol edilmesinde kullanmayı planlıyor. Türkiye’nin Kürt gruplara hassasiyeti bilindiğinden İran Azerbaycan’ında bir görev ile telafi edileceğiz. Tabii bizden önce Suriye’de olduğu gibi Ruslar gelip yerleşmezse ya da ‘çıkın’ demezse.
İran, ABD tehdidi nedeni ile Hint Okyanusu dâhil tüm deniz yollarında savaşa hazırlanmaktadır. ABD unsurları karaya çıkıp, belirli bir bölgeyi kontrol altına aldığında; İran, gönüllülerden oluşan Besiç unsurları ile gerilla savaşı başlatacaktır. Quds kuvveti unsurları ise diğer ülkelerdeki (Irak, Suriye, Afganistan, Bahreyn, Lübnan ve Yemen) Amerikan hedeflerine saldıracaklardır.
ABD-İran Savaşı Kriz Yönetimi içinde şu aşamalar yaşanacak;
- İran’ın bombalanması/işgalin başlaması,
- Kuzistan’ın (El-Ahwaz) bağımsızlığı,
- Irak’ın bölünmesi,
- Luristan’ın bağımsızlığı,
- Güney Irak’ın düşmesi,
- İran Kürdistanı’nın bağımsızlığı,
- Güney Azerbaycan’ın bağımsızlığı,
- Türkmen Sahrası’nın bağımsızlığı,
- Belucistan’ın bağımsızlığı.
Savaş bittikten sonra bile istikrarsızlık uzun sürecek ve göçmen sorunu durumu da daha da kötü hale getirecektir. Dış ülkelerden akın edecek Sünni İslamcı gruplar, durumu fırsat bilerek kendilerine kontrol bölgeleri oluşturacaktır. İran topraklarının tamamının kontrol edilmesi zor olduğu için denetim dışı bölgeler ve hala rejimin kontrolünde kalan bir bölge ortaya çıkacaktır.
İran hükümeti bu bölgede nükleer kabiliyetlerini toplayabilir, geliştirebilir. Eğer İran rejimi devrilirse, Batının ülke inşası çalışması Irak ve Afganistan’dakinden çok daha zor olacaktır. Her an çatışmalarının tırmanmasına müsait dinamik kriz bölgeleri ve karşı saldırılar beklenmedik ciddi sonuçlar doğurabilir.
Savaş Planları..
ABD Kara Kuvvetleri’nin Hürmüz Boğazı bölgesi, İran-Irak sınırı boyunca ve İran’ın petrol bölgesi olan ve genellikle Kuzistan eyaletinde kullanılması düşünülüyor. Körfez ülkelerinin hemen kuzeyinde olan Kuzistan, genellikle Şii Arapların yaşaması nedeni ile bazen Arabistan olarak adlandırılıyor. Amerika, burayı kontrol ederek hem yüksek araziden faydalanmayı hem de hava üstünlüğünü sürdürmeyi ve daha önemlisi petrole el koymayı hesaplıyor.
İran’ın savaşın başlangıcındaki ilk askeri hedefi, Hürmüz Boğazı’nı kontrol etmektir. Körfez’deki sekiz ülke içinde İran, diğer yedi ülkeden iki katı kadar olan uzun sahile sahiptir. Hedef dünya petrolünün %40’ının geçtiği İran Körfezi’ne gelecek Amerikan savaş gemilerini vurmaktır. İran’ın muhtemel savaş planı; balistik ve cruise füzelerinin dağıtılmasını, Hürmüz Boğazı’nın mayınlanmasını ve denizaltılarının burada devriye gezmesini öngörüyor.
ABD savaşa İran’ın derinliğindeki stratejik hedefleri bombalayarak başlayacaktır. İran bu hedefleri çok iyi koruyacak veya esirlerle kalkan oluşturacaktır. ABD savaşa denizden atılan cruise füzeleri ve hava saldırıları ile başlayacak, bunun için iki uçak gemisi ve stratejik bombardıman kabiliyetleri ile İran’ın önemli sanayi ve askeri altyapısını hedef alacaktır. Altyapıdan sonra İran’ın silah sistemleri ve kuvvet yığınakları vurulacaktır. Hava harekâtı, yoğun insansız hava aracı (drone) saldırıları ve özel kuvvetler operasyonları ile desteklenecektir.
Eğer Türkiye; Irak ve Suriye’de olduğu gibi İran konusunda da ABD’nin tuzağına düşerse, Büyük Kürdistan’ın diğer parçasını da elimizle kurdurmuş olacağız. İran coğrafyasına her yönden gelecek cihatçı gruplar yani El Kaide ve IŞİD türevleri dolacaktır. Böylece ABD ve Rusya, İran’da sürekli kalmak ve çevre coğrafyalara uzanmak için kendilerine (terörle mücadele) meşruiyet örtüsü sağlayacaklardır.
Kuzeydeki Azeri Türkleri ise bugünkünden çok daha kötü koşullarda yaşayacak, göç ettirilecektir. Hâlbuki İran’ın bölgede güçlenmesi Türkiye’nin lehine, çünkü Ankara’nın tersine İran’ın Barzani ve ABD ile göbek bağı yok ve bir Kürt devletine asla müsaade etmez.
ABD-İran Savaşı’nın en önemli dönemeçlerinden birisi Türkiye’nin bu savaşa ikna edilmesi olacaktır. İran coğrafyasının dağılması Şiiliğin sonu değil, hiç bitmeyecek mezhep savaşlarının tüm İslam coğrafyasını kana bulamaya devam etmesi sonucunu verecektir.