“Değişen savaşın doğası değil, karakteridir.”
Dünya genelinde işler iyi gitmiyor. Ekonomiler kötü, işsizlik ve daha iyi yaşam beklentisi en çok sözde refah toplumu olan Batıyı vuruyor. Kapitalizm öldü, ‘görünmez el’ efsanesinin ‘görünmez hortum’ olduğu, sonunda halkın hep soyulduğu ortaya çıktı. Batı, yüzyıllardır yaptığı gibi diğerlerini sömürerek dünyaya kabadayılık tasladığı dönemden gittikçe uzaklaşıyor. Batının kendi düşüşüne bulduğu çare, yüzyıllardır olduğu gibi; güç, güvenlik ve çıkar yani Realist kuram üzerinden yeni savaşları tetiklemek. Böylece hem savunma sanayisi üzerinden ekonomisini kurtarmak hem de gittiği daha doğrusu seçtiği yerlerin kaynaklarına el koymak istiyor.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’na girerken İngiltere’nin kasasında bir pound yoktu. Savaşları finanse edenler gene iş başında. Dünya süratle silahlanıyor, yeni savaş senaryoları yazılıyor. Bu senaryoları desteleyecek silah teknolojileri, tüm insanlığı yok edecek tehlikeleri umursamadan yani hiçbir hukuk ve etik sınırlaması olmadan gelişiyor. İnsanlığın hizmetinde olması gereken teknolojiler, onu yok etme yolundalar. Bu makalede, en iyi bildiğimizi sandığımız konuyu, savaşların ve silahların geleceğini anlatmaya çalışacağız.
Savaşların geçmişi...
Dünya orduları 20. yüzyılın son çeyreğine kadar az çok aynı silah ve mühimmatı kullanırdı. 21. yüzyıl bu alanda üç ana gelişme ile başlamaktadır;
(1) İmha veya yok etme özelliğinin evrimi,
(2) Benzeri olmayan platformların ortaya çıkışı ve
(3) Askeri teknolojide daha büyük sistemlerin yaratılması.
Artık, basit yüksek patlayıcı mühimmatın devri geçmiş, çok başlıklı ve hedefine göre (tank, köprü vb.) ayarlanmış mühimmat taşıyan füzeler ortaya çıkmıştır. Diğer yandan karadan karaya sistemlerin modası geçmiş, deniz altı ve üstünde, hava ve uzayda platform kullanımı başlamıştır. Yaşanan üçüncü ana askeri gelişme ise karmaşık askeri sistemlerin ortaya çıkışıdır. Ağ sistemi dahilinde sensörler, komuta ve kontrol merkezleri ve silah sistemleri entegre edilmiştir.
Savaşlar artık büyük şehirleri de savaş alanı haline getirmiş, terörle mücadele gibi sonu olmayan uzun savaş yöntemi ortaya çıkmıştır. Terör madalyonunun iki yüzünde de olan devletler, işi kitabına uydurmak için ‘melez savaş’ konseptini uydurdular. Suriye’deki Rus operasyonları gelecek için yeni bir savaş türü ortaya çıkarıyor;
(1) İki ülke arasında (uçuşa yasak bölge vb.) hava karşılaşmaları,
(2) Hava savunma sistemlerinin yarattığı çatışma tehlikeleri,
(3) Üçüncü ülkede vekil güçler üzerinden çatışma.
Büyük güçlerin üçüncü ülkede savaşması devletler arasında ciddi krizlere yol açabilir. Geçmiş yüzyıllara göre savaşlarda çatışmalar daha yoğun ve siyasi amaç, büyük güçlerin istekler arasında bir dengeye ulaşmaya odaklanmış durumdadır.
Öte yandan sosyal mühendislik yani ayaklanma uzmanları o kadar çoğaldı ki artık bilimsel kongreler düzenliyorlar. Bu konuya, başka bir makalede değineceğiz.
Nasıl savaşılır; senaryo, doktrin, konsept, plan...
İşe başlarken hangi teşkilat, doktrin ve teknolojinin doğru olduğuna karar vermek kadar, bunların muharip bir birlik olması için bu üç değişkenin birlikte ne zaman olgunlaşacağını da hesaplamalısınız. Ancak, bu olduğunda vizyonlar, konseptler ve fikirler operasyonel hale gelir, gecikirseniz geçmişi aramaya başlarsınız.
Gelecekteki savaşların nasıl olacağını düşünerek (vizyon) senaryolar oluştururuz. Bu senaryolar içinde savaşın nasıl olacağı ya da olması gerektiği ile ilgili düşünce ve değerlerimiz; ‘doktrin’i oluşturur. Fransızca kökenli bir kelim olan konsept ise belirli bir tür veya belirli bir tarza uygun şekilde tasarlamak demektir.
Geleceğin savaşlarında dört konsept öne çıkıyor;
A2/AD Konsepti (Anti-Access/Area-Denial). A2/AD içinde A2 (Giriş Önleme) ile düşmanın uzak mesafeden dost kuvvetlerin harekât alanına yaklaşması ve girişini önleyici faaliyetleri, AD (Bölge Yasağı) ile harekât alanı içinde dost kuvvetlerin manevraların engelleyen eylemleri anlaşılmalıdır. A2/AD, birçok silah ve taktikten oluşan hava, kara, deniz, elektronik savaş, siber ve uzay kabiliyetlerinin kullanıldığı bir sistemdir.
ASB (Hava-Deniz Muharebe) Konsepti; Çin’in A2/AD konseptine karşı ABD iki konsept geliştirdi; ASB ve abluka. ASB, Çin’in ilk ada halkasını yarmak için ABD hava ve deniz kuvvetlerinin birlikte kullanılmasını öngörmektedir. Bu konseptin muhalifleri, tırmanmanın nükleer bir savaşa yol açabileceği gerekçesi ile bir yıpratma savaşı öneriyor, Çin’in abluka ile ekonomik yönden çökertilmesini tavsiye ediyorlar. Bu konseptler, Çin’in Tayvan’ı amfibi kuvvetlerle işgal edeceği varsayımına dayanıyor.
Uzaktan Savaş. Artık, düzenli ve düzensiz savaşın iç içe geçtiği melez savaşlar, ana vatan topraklarından çok uzakta, her yerde ve her şekilde savaşmayı gereği ‘uzaktan savaş’ denilen yeni bir konseptin doğmasına yol açtı. Uzaktan Savaş konsepti, son yıllarda tartışılan ve henüz içeriği tamamlanmamış bir yaklaşım; akıcı savaş, vekilli savaş, veraset savaşı ve vekâleten savaş kavramları ile bağlantı kuruluyor. Bazı yönleri ile de drone savaşı’nı kapsıyor. Afrika, Orta Doğu ve Afganistan’daki tecrübeler ile birlikte ele alınıyor. Soğuk Savaş döneminde stratejik ve taktik hava gücünün öne çıktığı Vietnam Savaşı ile yerel güçlerin eğitilip-donatıldığı Latin Amerika’daki ideolojik gerilla savaşları da uzaktan savaş kapsamında idi.
Ağ Merkezli Savaş. Ağ merkezli savaş konseptinin ürünü olan şemsiye sistem gerçek zamanlı olarak her dost asker, tank, uçak ve geminin konumunu bilmekte, onları dijital bir harita üzerinde izlemekte ve istihbarattan alınan bilgilerle düşmanın yerini de işaretlemektedir. Bu sistem savaş alanının üstüne yayılan insansız hava araçlarından alınan videolar ile takviye edilmektedir. Dijitalleşme ile durum farkındalığı (dost ve düşman durumu hakkında gerçek zamanlı bilgi) ve savaş alanında muharebe gücünün senkronizasyonu gelişti. Dijital haritalar yolu ile ağ kullanılarak tüm birimlerin tek erden yukarıya doğru entegre olmasını sağlayacak bir internet geliştirilmiştir.