İdlib’te neler oluyor?

Prof. Dr. Sait Yılmaz

Suriye’nin İdlib bölgesindeki askerlerimizin şehit haberleri millet olarak hepimizi üzdü ve bir kez daha kamuoyunun dikkatlerinin bu bölgeye yönelmesine neden oldu. Ülkemizdeki Rusya hayranlarına yıllardır, aslında ortada bir işbirliği olmadığını, sadece onların oyun kitabına uyduğumuzu ve her şeyin onların isteklerine göre yürüdüğünü yazıyoruz ama anlatamıyoruz. Daha 2016 yılında “Astana Süreci’nin Gerçek Yüzü” başlıklı makalemizde, “Rusya için hiçbir devlet kendileri ile eşit değerde değildir; Rusya her zaman daha eşittir” diye yazmıştık. Ruslarla pazarlık ve oyun olmaz, onların dediğini ya yaparsınız ya da vurulursunuz. Onların çizdiği sınırların dışına çıktığımızda;

- 2012’de Doğu Akdeniz’de uçağımız düşürüldü,

- 2016’da El Bab’da yolun güneyine geçen üsteğmenlerimiz şehit edildi ve...

- Şimdi de İdlib bölgesinde intikal halindeki askeri konvoyumuza yapılan saldırıda şehitler verdik.

Türkiye, Astana Süreci kapsamında her ne kadar Rusya ve İran ile birlikte garantör devlet statüsü alsa da, Rusların bizden beklentileri;

- Türkiye’ye Suriye’nin kuzeyini IŞİD’tan temizletmek,

- YPG/PKK’yı Türkiye ile sıkıştırarak ABD yerine Rusya ile ittifaka zorlamak,

- İdlib bölgesindeki son cihatçı kalıntıların bölgeden çıkması için Türkiye’nin ikna edici rolü oynayacağı idi.

İlk ikisini yapan; IŞİD’i Fırat Kalkanı bölgesinden temizleyen ve diğer bölgelerden YPG/PKK’yı sürerek şimdi Rusların kucağına iten Türkiye’den şimdi beklenen;işi bittiği için, bu bölgelerden artık çıkması ve İdlib’i de temizleyemediğine göre buradan da gitmesidir.

Türkiye bu safhada İdlib karşılığı Libya kartına sarıldı. Yani Libya’da yeni bir başarı sayfası açılırsa İdlib arada kaybolacaktı. Ancak, Libya için hesap iyi yapılmamıştı. Libya’nın geleceğinin konuşulduğu Berlin Konferansı’nda Ruslardan beklenen yardım gelmedi. Konferans esnasında İdlib konusu da gündeme geldi ama bir sonuç alınamamıştı. Ruslar, Türkiye’yi uzun zamandır İdlib’ten ve diğer bölgelerden çık diye sıkıştırıyordu.

İdlib’te ne oldu?

Berlin Konferansı öncesi, Ruslar; Türk ve Suriye istihbaratını bir araya getirmiş ve bizden şunlar istenmişti;

- Suriye’nin toprak bütünlüğünü tanımamız,

- Suriye’deki bölgelerden çekilmemiz,

- M4 ve M5 ana yollarının açılması için İdlib bölgesindeki teröristlerin temizlenmesi.

2018’deki Soçi Mutabakatı ile İdlib’teki yükümlülüğümüzü teyit etmiştik.

Son birkaç gündür Ruslar, Türkiye’nin kontrol ettiği Afrin, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı bölgelerinde Rus polisi ile devriye gezme teklifinde bulunmuş ama bekledikleri cevabı alamamıştı. Özetle, son saldırı aslında geliyorum diyordu.

İdlib bölgesinde ilan edilen ateşkesi denetlemek için Türkiye, 12 Gözlem Noktası kurmuştu. Bunun 8 tanesi muhalifler bölgesinde, 4 tanesi ise Esat kuvvetleri sahası içinde idi. Esat güçleri birkaç gün önce M4 ve M5 yollarını ele geçirmek için askeri harekât başlattı ve bu yola 2 km.'ye kadar yakınlaştı. İşte tam da bu sırada gözlem noktaları değil ama bölgeye takviye giden Türk askeri konvoyu Rusya destekli Esat güçleri tarafından saldırıya uğradı. Milli Savunma Bakanlığı her ne kadar konvoyun hareketini önceden bildirdik dese de Ruslar bildirilmediğini iddia ediyor. Rusların bir iddiası da Türkiye’nin Serakip bölgesinde yeni bir gözlem noktası kurmak istediği ve kendilerinin buna izin vermediği. Rus askeri polisi, İdlib’te Esat güçlerinin yanında tampon bölge uygulaması yapıyor. Özetle, Ruslar son saldırı ile Türkiye’ye; “Bana sormadan asker gönderemezsin, gözlem noktası kuramazsın” dediler. Ancak, saldırı sonrası Ruslar, Türk yaralıların tahliyesi için yolları açtılar.

Türkiye son dönemde yapmak istedi?

İşin Türkiye tarafında bakacak olursak; Türkiye’nin İdlib’teki terörist grupları hala savunmasının ve onlar üzerinden bir barış planı yapma stratejisinde önemli bir travma yaşandı. İdlib’te “Heyet-ül Tahrir-i Şam (HTŞ)” yani El Kaide uzantısı El Nusra’nın son versiyonu(yaklaşık 40 bin terörist) yanında Suriye’nin kuzey bölgelerinden gelen pek çok muhalif silahlı grup var. Türkiye’nin bu gruplara çok fazla sözü geçtiği de söylenemez hatta Ankara’yı tehdit ediyorlardı. Türkiye, ya gerilimi tırmandırmak istedi ya da Rusya destekli Esat güçlerinden böyle bir tepki beklemedi. Rusya, olup bitenlerle ilgili henüz resmi bir açıklama yapmadı. Ancak, Cumhurbaşkanı’nın bugün Ukrayna’ya gitmesi ve masada Kırım konusunun olması, Rusların hoşuna gidecek bir gelişme değil. Hatta sinirlenen Ruslar, “Daha önce Türklere Kırım’ı defalarca anlattık” gibi bir açıklamada bulundular.

Suriye’nin kuzeyindeki muhalif yapılar ile Suriye Barış Planı’nda kendi istediği çözüm için imtiyazlar almaya çalışan Türkiye, Libya’da sonuç alamayınca tekrar İdlib’e dönmek istedi. Suriye Barış Planı ile ilgili oluşturulan komisyon, Türkiye’nin seçtiği ılımlılar (!) nedeni ile kilitlendiği için rafa kalkmıştı. Şimdi Ankara, “Libya’da önümüzü kesenler, Suriye’de de karşımızda” algısına oynanıyor. Türkiye’nin Suriye’de istediği çözüm mümkün değil;

- Suriye’nin kuzeyinde Sünni bir Arap bölgesi özerkliği beyhude bir beklentidir.

- Siyasi yapıda muhalefeti temsil ve ticari imtiyazlar ise askeri seçeneklerin gündeme gelmesi ile artık daha zor.

İdlib’ten çıkan siviller Esat’ın kontrol ettiği bölgelere gitmiyorlar. Türkiye, İdlib’ten göç eden nüfusu Suriye’nin kuzeyinde kontrol ettiği bölgelere yönlendiriyor. Bu nüfus, ABD Suriye Temsilcisi James Jeffrey’e göre 750 bin civarında ama bölgedeki haber kaynakları 400-500 bin arasında diyor. Bu bölgelerde TOKİ’nin konut yapma planları da engellenmiş durumda.

Sonuç olarak, Rusya ile sıkıntılı bir sürece girdik.

- Türkiye, gene iç politikada konsolidasyon için yeni bir krizi gündeme taşınırken kazanan hep Ruslar. Ruslar; şimdi de Suriye’deki YPG/PKK’yı ABD’nin elinden aldı ve kendi kontrolüne yeniden yapılandırıyor.

- Ruslar, Türkiye’nin Suriye içinde daha fazla kalmasını istemiyor. Son saldırı ile “Daha fazla kalırsanız vururuz” mesajı verdiler. Hatta Türkiye’nin Suriye’nin geleceğinde devre dışı kalmasını istiyorlar.

- Suriye’de yaşanan trend; siyasi çözüm olmadığı için tekrar askeri çözüme doğru tehlikeli bir çizgiye kayıyor. Ancak, bu sefer çatışmaların İdlib ile sınırlı kalmayacağını, Rus destekli Esat güçlerinin Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelerde de fırsatçı çatışmalara girebileceğini söyleyebiliriz.

Devamı için;

{{unknown}}