İnsanın bu dünyadaki mutluluğunu azaltan ve bozan üç korku vardır; ölüm korkusu, cehennem korkusu ve Tanrı korkusu. Sık sık ölümü anmak bir görev gibi yüklenmiştir insana, “ölmeden önce ölün” denmiştir. Tüm korkuların temeli ölümdür. Yaşam ölümle çevrelenmiştir. Her gün birinin ya da bir şeyin ölümüne tanık olursunuz; az önce canlı olan bir şey artık ölüdür. Bir gün ölecek olduğunuzu unutmak imkânsızdır; her an, içinde bunu anımsatacak bir şey barındırır. İnsan, her ne kadar aklına getirmek istemese de, sonunda öleceğini bilerek yaşayan tek canlıdır. Aslında, sonun sırrı, başlangıcın sırrında saklıdır.
Ölüm korkusu, dinleri yarattı. Bir an için, ölümün var olmadığı, kimsenin ölmediği bir dünya canlandırın zihninizde. "Ölümden sonra ne gelir?" sorusu, cennet, cehennem kavramları bir anda anlamlarını yitirir. Ve ölümsüzleştiğiniz zaman Tanrısal bir varlık olursunuz. İnsanlık tarihi ölümsüzlük arayışlarına, bin yıl yaşayan peygamberlere, kozmik yarı-tanrı yani ölümsüz insanlara tanıklık etti. Tarih öncesinde bu yarı-tanrılar insanın genetik yapısını değiştirerek, ona akıl ve ilahi kodlar bahşettiler ve böylece Sümerliler ile birlikte yazı yani tarih başladı. Sümerliler, kendilerinden önceki insanların hayal edemeyecekleri bir değişim hızı yarattılar.
Hala eski yani ilk insanın pek çok özelliklerine sahibiz. Buzdolabını açtığımızda ne bulursak atıştırmamız, ilk insanlardan kalma bir genetik özellik. İnsan, et yemek için yaratılmıştı; tarım devrimi ile tahıl ürünlerine başlamamız bizi şişmanlattı. Homo-Sapiens’in sonuna geldiğimiz bu yüzyılda önce beynine çip takılan insan 2.0’a geçiş aşamasındayız. Sonra insan-makine yani 3.0’a ve nihayet ölümsüz olana yani 4.0’a ulaşacağız. Bu makalede, ölümsüzlüğe yol alacağız. Çünkü bu sefer oldukça yakınız. Ölümsüzlüğünüzü, sonsuzluğunuzu ve varoluşla birliğinizi şimdiden deneyimlemeniz de mümkün. Anlatacak çok şey var.
Bilim ve ölümsüzlük..
Şimdi ölüm konusunda daha açık konuşabileceğimiz bir noktadayız. Bilimsel Devrim'in en önemli projesi insanlığa ebedi yaşam imkânı sunmaktır. Ölümü ortadan kaldırmak şimdilik uzak bir hedef bile olsa daha şimdiden birkaç yüz yıl önce düşünülemez kabul edilen pek çok şeyi başardık. 19. yüzyıl gibi yakın bir tarihte, en iyi doktorlar bile enfeksiyonu nasıl önleyeceklerini ve dokulardaki çürümeyi nasıl durduracaklarını bilmiyorlardı. Sahra hastanelerinde, doktorlar basit yaraları olan askerlerin bile el ve ayaklarını kangren korkusuyla hemen kesiyorlardı.
Son iki yüz yılda tüm bunlar inanılmayacak ölçüde değişti. Haplar, enjeksiyonlar ve karmaşık ameliyatlar bizi bir zamanların kaçınılmaz ölüm cezası anlamına gelen pek çok hastalık ve yaralanmadan kurtarabiliyor, aynı zamanda pek çok günlük acı ve ağrıdan da koruyorlar, oysa modern öncesi insanlar bunları yaşamın bir parça sı olarak kabul etmişti. Ortalama yaşam süresi tüm dünyada 25-40'tan 67'ye, hatta gelişmiş ülkelerde 80'lere fırladı. En çok çocuk ölümleri geriledi.
Bilim insanları insan ömrünü uzatmanın ötesinde bir gün ahiret yolculuğunu ortadan kaldırmaya çabalıyorlar. Sırada İnsan 2.0, 3.0 ve nihayet ölümsüz insan 4.0 var.
- İnsan 2.0: Çipli İnsan; 2025’de bilgisayarlar insan bedenine enjekte edilecek, beyin ile temas sağlanarak hiçbir şeyi unutmayacağız. 2030’larda radyasyonsuz telefonlar başın içine yerleştirilecek, sesli iletişim kalkacak. En küçüğün teknolojisi ile bilgisayarlar 2040’da milyarlarca kez daha hızlı olacak. Bilginin depolanması ve analizindeki gelişmeler neticesi, suç bölgelerinden küresel ısınmaya pek çok tahmin kabiliyetimiz artacak, her şeyin internete bağlanması ile hayatımız sensörlü hale gelecektir. 2070’de DNA bilgisayarı ile hayallerimizi kaydedip, paylaşabileceksiniz.
Bulut sistemi ile birlikte internet, sağlayıcılar, bilgi bankaları yani tüm bilgisayarlar ilave yazılım, hafıza ve işlem gücü ile birbirine bağlanmaktadır. Oluşan bu gezegen sinir sistemi dünya aklını entegre etmektedir. Haberleşme ve bilgisayarlardaki gelişmeler, insanlar arasındaki ortak düşünce ve duyguları geliştirerek, oluşturacağı yeni değerler ve normlar ile küresel bir akıl oluşturacak. Küresel akıl ile Batının size dayattığı hikâyenin öngördüğü sistem ve hayat tarzına rıza göstermeye ikna olacaksınız.
- İnsan 3.0: Makine-İnsan; Yaşam ve sağlık dijitalleşecek. Yapay hayat formu ile sağlığınız, enerjiniz, çevre ile etkileşiminiz kontrol altında olacak. Biyonik kulaklardan sonra dişlerin de kendini yenileme imkânının ortaya çıkması ile dişçiler işsiz kalacak, 2030’larda kök hücrelerden organlar yapılacak. Her bireyin genetik özellikleri incelenerek yaşayabileceği hastalık ve sağlık sorunları önceden tespit edilerek, sağlık masrafları azaltılacak. 2045 yılına kadar sağlık alanında bazı kanser türlerine karşı yeni tedavi yöntemleri, daha gelişmiş hastalık teşhis teknikleri, yapay organlar, beyinden kontrol edilebilen takma kol ve bacaklar gibi gelişmeler beklenmektedir. İnsanlar için doğumdan önce karakter özellikleri seçilebilecek. Alzheimer tedavi edilecek, 2050’lere doğru engellilerin kayıp organlarının yeniden büyümesi sağlanacak. İnsanın ortalama yaşam süresi 2070’lerde 110 yıla çıkacak, hücre büyüklüğündeki bilgisayarlar insan vücuduna yerleştirilmeye başlanacak.
Yalnız yaşayanlar için sosyal robotlar geliştirilecek, sanal arkadaşımız olacak, benzer şekilde yapay zekâya sahip ve kendi yüzü ve sesi olan, sesi tanıyabilen (avatar) robotlar 2030’larda kişisel asistanımız olacak. Yetişkinlerde kişisel avatarlar arkadaşın yerini alacak. İnsanlar yavaş düşünmeye başlayacak, beyin-makine ilişkisi IQ’leri düşürecek. İnsanlar idealist ama sinik, ifade ettikleri ve gerçek kişilikleri çok farklı olacak, sosyal ağlar ile irtibatlı ama yalnız ve kişisel özgürlüklerine düşkün olacak. 2040’lardan sonra daha çok alet insan vücuduna yerleştirilerek, gelecekte insan-makine karşımı yeni bir insan türü (İnsan 3.0) ortaya çıkacak. 2045’de sanal ve gerçek yaşam arasında bir fark kalmayacak. 2060’da insanın beynine ilk makine girecek, bu yüzden bilgisayar virüsleri insanlar için en büyük tehdit olacak.
- İnsan 4.0: Ölümsüz İnsan; 2095’lerde insan-robot melezi yapılar uzak galaksileri keşfe gidecek, dijital yaşam ölümsüzlüğü getirecek. 2200’de yeni gezegenlerde yaşam ağır vergiye tabi olacak. 2150’de insanımsılar ortalama 584 yıl, 2275’de ise 800 yıl yaşayacak. Gezegenler arası insan türleri ortaya çıkacak, daha ileride ölümsüzlüğe gidilecek.
Bu artık Avatar yani dönüşüm ve değişim yaşamıdır. Biraz sonra anlatacağımız yükseliş ve boyut değiştirmektir. İnsanın iki sarmallı yaşamdan kurtulması, görünmeyen dünyaya açılmasıdır. Avatar, Hint mitolojisinde Tanrıların yeryüzüne geldiklerinde büründükleri şekillerdir. Hatta bazıları “Tanrı’nın yere inişi” de der.
Bütün bunlar insanların sosyal yaşamı ve ilişkilerinde devrimsel değişimlere gerektirecek. Örneğin yüzyıllar süren gençlik hayatının sorunları farklı olacak ya da kadın-erkek ilişkileri nasıl yürüyecek? Bu sorunların çözümü için İnsan 3.0 ile yaşanan geçiş döneminde Siborg Mühendisliği önemli rol oynayacak.
Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;