Türk Boğazları, ülkemizin olduğu kadar, Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin de gerek ekonomisi, gerek askeri güvenliği açısından hayati önem taşımaktadır. Boğazlar, Karadeniz ülkelerini dünya piyasalarına bağlayan ana ticaret güzergâhıdır. Yeni gündemimiz İstanbul Kanalı Projesi.. Bu makalede de İstanbul Kanalı Projesi ile ilgili düşüncelerimizi bilimin gözü ile tartışmaya çalışacağız.. Ancak, proje pek bilimsel değil, bu yüzden uluslararası tecrübelerimiz devreye girecek, gene stratejilerden ve geri plandaki şüphelerden bahsedeceğiz..
İstanbul Kanal projesi güvenlik ve gelir sağlar mı?
İstanbul Boğazına paralel olarak açılması planlanan İstanbul Kanalı’nın uzunluğu 40-45 km.; genişliği yüzeyde 145-150 m., tabanda yaklaşık 125 m., suyun derinliği ise 25 m. olacaktır. Kanal İstanbul normal şartlarda ulusal bir kanal olacaktır ancak finansman yapısı, krediler ve kredi anlaşmaları bilinmiyor.
Kanal İstanbul Projesi’ni savunanlar temel olarak iki gerekçe öne sürmektedirler; boğazlardaki deniz ulaşımında güvenlik ve gelir sağlamak. Projeye olumlu bakanlar; İstanbul Boğazı'nın gemi trafiğini rahatlatmak ve boğazdan geçen nükleer bomba eşdeğerindeki yılda 10 bin tankere buradan geçiş sağlamak iddiasındadır. Rakamlara göre; İstanbul Boğazı’ndan yılda ortalama 43 bin gemi geçmekte, bunların 3 bin kadarı kimyasal yük ya da gaz taşıyan tankerdir).
Öte yandan, boğazı geçen gemilerin transit geçiş hakları olduğu için kılavuzluk ve bazı vergiler dışında gelir seviyesi oldukça düşüktür. Yıllık gelir Süveyş ve Panama Kanalı’nda milyarlarca dolar iken, İstanbul Boğazı’ndan 180 milyon dolar civarındadır.
Kanal Projesi’nin hem ticari hem de turizm etkinliklerini artıracağı söylenmektedir. Kanal İstanbul’a destek daha çok reel sektörden gelmektedir. Projeye inşaat ve iş makineleri sektörü Türkiye ekonomisinin büyümesine büyük katkı sağlayacak sektör olarak bakmaktadır. Bu projede ele alınması gereken bir diğer önemli ekonomik konu ise arazi rantıdır. Ancak, bu konuya girmek istemiyoruz.
Projenin kendi kendisini finanse edebilecek bir proje olduğu iddia edilse de etüdü henüz yapılmış değildir. 50 milyar dolara mal olması beklenen projeden 7-15 bin kişilik istihdam sağlanacağı düşünülmektedir. Yetkililer bu proje sayesinde yıllık 6-8 milyar dolar gelir beklemektedir. Projenin tamamlanması ile birlikte her gün 150-160 geminin geçmesi düşünülen Kanal İstanbul’un Boğaz’ın yükünü ciddi derecede azaltacağı öngörülmektedir. İstanbul Boğazı’ndan yılda geçen 44 bin ticari geminin tamamı Kanal İstanbul’dan geçmiş olsa ve gemi başına kaba bir hesapla 136 bin dolar geçiş ücreti alınsa ancak yıllık 6 milyar dolara ulaşılır.
Kanal İstanbul projesinin başarılı olabilmesi için gemilerin ve özellikle tehlikeli yük taşıyan gemilerin İstanbul Boğazı’nı değil Kanal İstanbul’u kullanmaları gerekir. Montrö Antlaşması'na göre Türkiye'nin Boğaz'ı trafiğe kapatması ve isteği doğrultusunda trafiği Kanal'a aktarması mümkün değildir. Ülkemiz hem Montrö Sözleşmesine, hem de uluslararası hukuka göre, gemileri Kanal İstanbul’u kullanmaya zorlayamayacaktır.
Günümüz küresel ekonomik şartları bağlamında bir değerlendirme yapıldığında, geçiş yapmak isteyen gemilerin maliyet ve zaman açısından zorunda kalmadıkları sürece Kanal İstanbul’u tercih etmeyecekleri tahmin edilmektedir.
Kısaca, Kanal Projesi’nin iki önemli argümanı da geçersizdir yani bilimsel değildir. Öncelikle İstanbul Boğazından gemi başına verilen hizmet karşılığı yaklaşık 90 dolara geçmek var iken ticaret gemilerini Kanal İstanbul’dan geçişe nasıl zorlayabilirsiniz?
Güvenlik yani tanker tehlikesine gelince; Kanal Projesi’nde de hemen hemen aynı tehlikeler yaşanacaktır. Kanalın 25 m. derinliği olup 20 m. su altı derinliği olan gemileri geçirme durumunda gemilerin hareket alanını kontrol etmek mümkün olmayacak belki boğazlardan daha fazla kaza riski ile yüz yüze kalınacaktır. Derine indikçe özellikle su kaynakları olmak üzere doğal felaketle ile tehlikeler artacaktır.
Kanal Projesi’nin olumsuz yanları...
İstanbul Kanal Projesi’nin olumsuz yanları ile ilgili elimizde aşağıda özetlediğimiz uzun bir liste var. Bu olumsuzlukların başında genel olarak Montrö Sözleşmesinin tekrar gündeme gelmesi öne sürülse de asıl mesele yol açacağı çevre felaketine odaklanmaktadır.
Karadeniz ve Akdeniz arasındaki biyolojik, kimyasal ve fiziksel farklılıklar, Çanakkale ve İstanbul Boğazları ile Marmara Denizi’nden oluşan Türk Boğazlar Sistemi aracılığı ile dengelenmektedir. Birbirinden farklı sıcaklık ve tuzluluk oranlarına sahip olan Akdeniz ve Karadeniz, türbülans ile aralarında ısı, madde ve su değişimi sağlayarak birbirine karışmaktadır. Bu sisteme yapılacak olan bir müdahale sonucunda sistem tamamen çökecek ve Marmara Denizi’nin felaketi gerçekleşecektir.
Proje’nin, Küçükçekmece Gölü ve Sazlıdere Barajı’nı kapsayan bir rotada inşa edileceği ileri sürülmektedir. Günümüzde gerekse insan hayatı için gerekse kuşlar ve yaban hayatı yaşamsal öneme sahip olan bu su kaynakları, Kanal İstanbul ile devreden çıkarılacaktır. Orman ekosistemi ve iklim değişikliği üzerine de tahribata neden olacak etkilerinin bulunduğu Proje’nin inşasıyla beraber ekolojik sistem tamamen çökecek, İstanbul’un doğal yaşamı altüst olacaktır.
Uzmanlar Karadeniz’i dev bir havuza benzetmektedir. Uzmanlara göre, derinliği 25 metre olan ikinci bir musluk açıldığında Karadeniz'in suyu Marmara’ya daha hızlı akacak, bol besinli üst tabaka zaten çan çekişen alt tabakaya baskı yaparak oksijenin hızla azalmasına neden olacaktır. Karadeniz’in suyunun Marmara Denizi’ne boşalacağını ve çevrenin çılgınca tahrip edileceği öngörülmektedirler. Projenin tamamlanmasıyla birlikte Terkos, Küçükçekmece ve Büyükçekmece gölleri kuruyacak, Marmara Denizindeki su ürünlerine zarar verecektir.
İstanbul’un yer altı su damarları kesilmiş olacaktır. Karadeniz’in tuzlanma süreci daha da hızlanacaktır. Oksijen oranının azalması, milyonlarca yıldır oluşan doğal dengede oluşan tuzluluk oranının değişmesi, balık cinslerinin olumsuz etkilenmesi, Marmara’dan gelecek dip akıntılarıyla Karadeniz’in kirliliğinin artması, Karadeniz’in renginin ve veya kokusunun değişmesi vs. görülecektir.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Kanal Projesi ile ilgili stratejik meseleler...
NATO ve ABD’nin Karadeniz’den beklentileri Üç İstanbul’a çıkar mı?..
Makalenin tamamı ve geniş versiyonu için;