“Karşı koyabiliyorsam özgürüm,
o yüzden ben, benim!”
Evlerinizde oturmuş, hastalığa yakalanmamaya çalışıyorsunuz. Hayatınız çok değişti. Bazı şeyler, alışkanlıklar unutulmaya yüz tuttu. Yaza kadar bir çare bulunur diye umut ediyorsunuz. Henüz koronavirüse karşı bir çözüm bulunamadı. Aşılar deneme safhasında. Bekliyorsunuz. Sadece kış olduğu için değil, gerçekten karanlık zamanlarda yaşıyorsunuz. Geleceğinizi göremiyor, ne olup-bittiğinin, neler olacağının öngörüsünde bulunamıyorsunuz. Endişeleriniz daha çok kendiniz, aileniz ve sevdiklerinizle ilgili. Ama şu anda sadece insan hayatı değil, devletlerin varlığı ve temel özgürlülerimiz de tehlikede.
Gerçekten karanlık zamanlarda yaşıyorsunuz. Bozulmakta olan psikolojiniz, kötüye giden ekonomik ve sosyal hayat bir yana, hiç istemeyeceğiniz, yeni bir dünya bizi bekliyor. Daha önceki makalelerde koronavirüsün arkasındaki güçlere, Bill Gates ve medikal derin devletin çalışmalarına değinmiştik. Bunlar daha büyük bir resmin ayak sesleri ve katalizörü idi. Büyük başlangıcın 2030 yılına kadar olan bir iş planı var. Bu makalede, karanlık geleceği, bu geleceğin büyük başlangıcını ve bizi bekleyen en kötü senaryoyu anlatmaya çalışacağız. Ama önce koronavirüsü ve aşılar ile ilgili gelişmelere kısaca değinelim.
Koronavirüsü ve PCR testeleri ile ilgili az bilinenler..
Koronavirüsü (COVİD-19 veya SARS-CoV-2), tıpkı grip gibi viral bir hastalık. Zaten geliştirilen aşılar da grip aşısı için yapılan çalışmaları esas alıyor. Ancak, aşı tedavi etmez sadece virüsü önlemeye yarar. Grip aşılarının etkinliği %20-50 arasında idi. İlaç yani tedavi olarak, bakterilerin çaresi bulundu, anti-biyotik alıyoruz ama virüslerin çaresi bulunamadı. Çin ve Küba’nın sıtma ilacı olan hidroksiklorokin kullanarak geliştirmeye çalıştığı bir ilaç var. Bunun dışında yapılacak şey bağışıklık sisteminizi güçlendirecek vitaminler almak ve diğer şeyler.
Virüs gerçek ama elde bir örneği yok. Virüsün gerçek bir resmini gördünüz mü? Öte yandan, koronavirüsünün kanıtı da yok yani virüsün orijini nedir? Viral parçacıklar mı, hücre döküntüleri mi, saf mı bozulmuş mu, hangi tür parçacık? Saf olmayan bir virüs izole edilemez ve RNA özellikleri belirlenemez. Yapılmakta olan klinik deneyler, virüs RNA’sının hastalığın nedeni olduğunu gösteren kanıtlar da sunmuyor. Özetle, koronavirüsü, bir gerçeğe değil, inanca dayanıyor.
Aşılar gelecek olursak, normal olarak günümüzde üç şekilde aşı üretilebilir;
(1) Klasik aşılar, ölmüş virüsleri izole ederek, buna göre vücudun antikor geliştirmesi ve bağışıklık kazanması esasına dayanır. Geçmişteki grip aşıları buna örnektir. Ölmüş virüs parçaları aşı ile enjekte ederek, vücudun mikrobu tanıması ve mücadele etmeyi öğrenmesi sağlanır.
Çin’den alınan Sinovac aşısı ölü virüs yani aktif olmayan aşı kategorisindedir. Bu aşının nasıl geliştirildiği belli değil, gerekli fazlardan geçtiği de söylenemez. Aktif olmadığı için koruyuculuğu yüzde 50-70 yani düşük ama avantajlı yanı ikinci gruba göre riski de oldukça düşük. Öte yandan, yeni mutasyonlu virüse koruması yok.
(2) COVİD-19 aşılarının büyük bir bölümü genetik özelliliği değiştirilmiş ürünler. Müşteri oranı düşmesin diye kamuoyuna resmen açıklanmıyor. Bu genetik ürünler öncelikle bağışıklık sistemimizi olumsuz etkileyebilir. İnsan hücrelerine gönderilen farklı genetik bilgiler DNA veya RNA olarak adlandırılır. Yeniden yapılandırılmış bu RNA insan hücresine karıştığında genetik sürecimizi de değiştirir. Daha da açıkçası olduğunuz aşı, vücudunuzun doğal gen dizilimine zarar verebilir ve bu sadece sizi değil, gelecek nesillerinizi de etkiler, kalıtımsal olur.
İlk onaylananlar aşılar Pfizer/BioNTech ile Moderna’nın aşısı. İkisi de DNA'lara, nasıl protein üreteceğini öğreten mRNA aşısı. mRNA aşısı özellikle kansere karşı geliştirildi ve başarısız oldu. Moderna'nın açıkladığı gibi, mRNA aşısı sadece iki günde Covid-19'a uyarlandı. Şimdi Pfizer/BioNTec ve Moderna'nın kasaları doluyor. Basitçe söylemek gerekirse bu şirketler tarafından geliştirilen ve mRNA (messenger RNA) teknolojisi kullanılan aşılar, sizin genlerinizi değiştirecek özelliklere sahip. Bu tür aşı daha önce insanlar üzerinde hiç denenmedi. Son günlerde Avrupa’daki uygulamalarından ölüm haberleri geliyor.
(3) Bu türdeki aşı virüse yakalanmış ve atlatmış kişilerden antikor alarak, aşı üretme prensibine dayanıyor ama koronavirüsü şartlarında pek uygulanabilir değil.
Büyük Plan..
COVİD-19 ile başlayan dönem büyük planın ilk adımı. Kırılmış ve bölünmüş, ekonomisi çökmüş ve korku içinde bir dünyaya hükmetmek istiyorlar. Teknolojileri bir araya getirerek fiziksel, dijital ve biyolojik sınırları ortan kaldırmayı hedefliyorlar. Robotlaşmış bu dünyada kalpler çalışmayacak, sevgi kaybolacak. Ne yaptığımız değil, kim olduğumuz da değişecek. Bütün bunların çip takılmış, beyninden internete bağlı insandan (insan 2.0) makine takviyeli insana yani insan-makine statüsüne geçeceğiz (insan 3.0).
Özetle, korona krizinin tetiklediği küresel darbe, yeni bir çağı, insan özgürlüklerini yok eden yeni bir uluslararası ekonomik düzeni temsil ediyor. Dünya Ekonomik Forumu içindeki teknoloji devi bu tiranlar, kendi gündemlerini Dördüncü Sanayi Devrimi içinde hayata geçirmek için dijitalleşme anahtar unsur olarak görülüyor ve altı ayrı alanda çalışıyorlar;
(1) Yapay zekâ.
(2) Uydular.
(3) Robotlar.
(4) Drone’lar.
(5) Eşyaların İnterneti.
(6) Sentetik yiyecekler.
On yıllardır hazırlanan, çok geniş kapsamlı ve inceden inceye düşünülmüş bir plan var. Yeni dünya düzeninde sınırlar olmayacak ve tek bir hükümet olacak. Yapay zekâ; işimizi, yiyeceğimizi, paramızı ve özel hayatımızı kontrol edecek. Özgürlüğümüz sonsuza kadar elden gidecek. Yıllar geçtikçe sistem derinleşecek, geçmiş unutulacak ve dünya bir web sitesi haline gelecek.
Büyük Başlangıç..
“Büyük Başlangıç” yani 2030’a kadar eski olan her şeyin sıfırlanacağı ve yeni bir düzenin kurgulandığı dönemdeyiz. Bu dönem temel özgürlüklerin sürekli olarak yasaklandığı, kitlesel izlemenin meşrulaştığı, ilaç şirketlerinin hegemonyasının öne çıktığı, büyük datayı kontrol eden ileri teknoloji şirketlerinin sahneyi düzenlediği bir dönemi temsil ediyor. Öte yandan, küresel tedarik zincirlerinin ve dijital ödeme sektörlerinin önem kazandığı, biyoteknoloji ile ilgili endişelerin arttığı bir karanlığın içindeyiz.
Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;
https://www.academia.edu/44922944/Karanlık_zamanlarda_yaşamak_