15 Ekim 1984 tarihinde PKK terör örgütü, Şemdinli ve Eruh’taki saldırılar ile çatışma dönemini başlattığında, Eğridir Komando Okulu’nda komando eğitimindeydik. O zamanlar komandolar “Rambo” gibi yetiştiriliyordu. 9 aylık eğitim içinde düşman gerisinde sabotaj, patlayıcı kullanma gibi eğitimler yanında, dağa tırmanıyor, aç bırakılıyor, kayakla baskın yapıyor, su altı eğitimi görüyor, paraşütle atlıyorduk. Bölücü terörün ölçeği anlaşılınca komando eğitimi iç güvenlik yani terörle mücadele eğitimine dönüştürüldü. O dönemlerde yetişmiş subaylarımız bugün de olduğu gibi on yıllarca terörle mücadelede isimsiz kahramanlar oldular, pek çok arkadaşımız şehit oldu. Aradan geçen 38 yılda terörü pek çok kez askerler bitirme noktasına getirdi yani terör örgütünün beli kırıldı ama terörizmle mücadele yani siyasi, ekonomik ve kültürel alandaki gayretler eksik kaldığı için terör örgütü ve uzantıları hala yaşıyor. Üstelik yapılan siyasi hatalar nedeni ile Irak’ın kuzeyindeki ucube Barzani ve Talabani bölgesinden sonra bir de Suriye’nin kuzeyinde yeni terör örgütü uzantıları ortaya çıktı. Bugüne baktığımızda terörle mücadelenin Pençe-Kilit operasyonlarına ve Türk SİHA’ları ile ilgili abartılı hikâyelere indirgenmiş olduğunu görüyoruz. Doğruları söylemek pek çok ülkede olduğu gibi gene emekli askerlere kalıyor. Bu makalede terörle değil ama terör örgütü ile mücadelede gelinen aşamayı ve yapılması gerekenleri bir kez daha değerlendireceğiz.
PKK Terör Örgütü’nde Son Durum
Halen PKK terör örgütü, Suriye’de Esat’a entegre olmakla dış güçlere sadık kalmak arasında bir yerdedir. Irak ve Türkiye’de ki varlığı büyük baskı altında ve eylem yapamamaktadır. Dış güçler terör örgütünü İran cephesine nakletmek istemektedir. Büyük kayıplar veren örgüt, az sayıda teröristle mümkün olduğunca meşgul edici eylemler yapmak, bu esnada yeni militan bulmak arayışındadır. Yıllardır söylediğimiz gibi örgütün en hassas yerinin lider kadrosu olduğu ortaya çıkmıştır. Özellikle örgüt liderlerinin bertaraf edilmesi için teknoloji kadar insan istihbaratına önem verilmelidir.
PKK, Irak’ın kuzeyinde Sincar’da yeniden yapılandı. Kandil’de önemli bir yapılanması var. Mahmur’da eğitim kampları var. Dağlık bölgelerde terörist kampları var.
Sincar’ın PKK’nın elinde olması Kandil ve ABD için çok önemli. ABD bu bölge üzerinden petrol kaçakçılığı yapıyor, iletişim ve ulaşım hatları bulunduruyor, İran’dan gelen silahlar Erbil ve Sincar üzerinden Suriye’ye gidiyor, ABD bu bölgeden yeni terörist buluyor.
DEAŞ’ın Irak’ta kalıntıları var ama kontrol ettikleri bir bölge yok. DEAŞ; ABD, Kürtler ve İran tarafından ele geçirecekleri bölgede sözde güvenlik sağlamak için manken olarak kullanılıyor.
Irak’ın istikrarı ve PKK’nın geleceği, Suriye’de kurulacak barış ile yakından alakalı.
Pençe-Kilit Operasyonu
Pençe 1 Harekâtı 27 Mayıs 2019’da başladı. Pençe Harekât zincirinin son halkası olan 'Kilit' operasyonu sürerken Irak ordusu da PKK işgalinde olan Sincar’a operasyon başlattı. Ancak TSK, 1980’li yıllardan beri Irak’ın kuzeyine Mart aylarından itibaren büyük çaplı operasyonlar yapar. Bu dönemdeki operasyonun amacı, kış dönemi boyunca Kandil ve Irak’taki kamplarında dinlenen, yeni elemanlar temin eden terör örgütünün mensuplarının inlerinden çıkarak Türkiye’ye sızma girişimlerini ülke dışında iken önlemektir. Pençe-Kilit operasyonun hedefi olarak açıklanan Metina, Zap ve Avaşin-Basyan bölgeleri Türkiye sınırının yaklaşık 40 km. güneyinde iyi bilinen PKK kamp bölgeleridir.
Terör örgütü büyük çoğunluğu ile Suriye’nin kuzeyinde ABD’ye paralı asker yazılmışken, Türkiye; Irak’ın içlerinde ise Kandil ile Suriye arasındaki irtibatı koparmak için çevreleme harekâtı sürüyor.
PKK terör örgütünün ağırlık merkezi Suriye’ye kaydı, komuta kademesi PKK’nın dağ kadrosundan oluşuyor Hedef Suriye’deki PKK olmalı ama şu an için konjonktür uygun değil. Ekim’de öngörülen ama ABD ve Rusya’nın yeşil ışık yakmaması nedeni Suriye’ye dördüncü harekât rafa kalktı.
Barzani yönetimi (KBY) Türkiye’nin operasyonunu desteklerken bu desteğin iki hedefi bulunuyor;
(1) Uzunca bir süredir rekabet halinde olduğu PKK’nin bölgedeki askeri varlığını tehdit olarak görmesi,
(2) Ankara ile enerji konusunda (Kerkük ve Musul’daki petrol ve doğalgazın Türkiye üzerinden pazarlanması) işbirliğinin devamı için.
ABD, Türkiye ile Kürt Bölgesi Yönetimi (KBY) arasındaki işbirliğinin geliştirilmesini kendi bölge politikası bakımından destekliyor.
Sincar, hem Irak ve Suriye arasında bir kavşak olması ve hem de Musul ve Kerkük’teki enerji kaynaklarının denetlenmesi bakımından bölgedeki egemenlik mücadelesinin en stratejik noktalarından birini oluşturuyor.
Ankara-Barzani ilişkisinin perde arkası
Türkiye’nin son 30 yılda Irak politikasının parametreleri Barzani, İran ve Sünnilik oldu. Irak’ın kuzeyindeki Kürt yapılanmasından;
- Barzani bölgesi Türkiye ile,
- Talabani bölgesi ile İran ile işbirliği yapıyor.
Türkiye’nin Barzani’yi seçmesi, İran’ı PKK’ya yaklaştırıyor, Türkmenler kaybediliyor.
Sünnilik nedeni ile yakın görülse de Barzani’nin kendine göre hesapları var. Barzani, PKK’yı kendine rakip görüyor ancak bölgedeki Kürt gruplar nezdinde PKK’nın ezilmesine göz yumamaz.
Barzani’nin tek çıkış kapısı Türkiye, biraz da Suriye sınırını kullanabiliyor. Ama asıl neden parasal ilişkiler. Kerkük’teki kuyular her ne kadar Bağdat Yönetiminin kontrolünde olsa da kuzeye giden petrol boru hatlarından petrol çalınıyor. Çalınan petrol çok ucuza Türkiye ve İran’a satılıyor. Tabii Türkiye üzerinden aktarılanlar İsrail’e de satılıyor.
Irak genelinde petrol, silah, uyuşturucu kaçakçılığı vb. illegal yollardan yıllık 35 milyar dolarlık bir para elde ediliyor ve bunun yaklaşık 20 milyar doları Barzani’ye gidiyor.
Barzani’nin resmi gümrük kapısı dışında Türkiye ve İran sınırında 12-14 gizli kapısı var ve buralardan hiçbir kayıt yapılmadan her türlü mal kaçak girip-çıkıyor.
Türkiye’den giden bir TIR önce Barzani bölgesinde sonra aşağı doğru Bağdat’a kadar tüm bölgelerdeki örgütlere geçiş parası ödemek zorunda. Bu para TIR başına 500-1500 dolar civarında. Her bölgenin kendi otoritesi kendi militan grubu ve buna göre bir tarifesi var.
Irak Merkezi Yönetimi de PKK’dan kurtulmak istiyor ama İran faktörü engelliyor. Irak Ordusu kuzeyde çok küçük göstermelik operasyonlar yapıyor. İran yanlısı Haşti Şabi, sözde Irak Ordusunun resmi bir parçası ama söz dinlemiyor, kuzeyde PKK’yı destekliyor.
Barzani bölgesini by-pass edecek Ovaköy sınır kapısının açılmasını ABD, İran, Barzani istemiyor.
Yapılması Gerekenler
2015 sonrası PKK terör örgütü için Türkiye ve İran tali, Suriye ve Irak asli askeri faaliyet alanı oldu. Bu sınıflandırma PKK’nın eylem tipi, ölçek ve yoğunluğu üzerinde belirleyici idi. İsrail ve ABD’nin Irak ve Suriye’nin kuzeyinde İsrail’e müttefik birer Kürt devleti kurma planları şimdiye kadar işlemedi. Bundan sonra PKK terör örgütü ile mücadelede yapılması gerekenleri stratejik bağlamda şu şekilde sıralayabiliriz;
(1) Kandil’de Türk askeri kalıcı olmalıdır; Kandil’e Türk bayrağının dikilmesi PKK ile mücadelede bir dönüm noktası olacaktır. Kandil harekâtının kapsamı, bölgedeki terör örgütü kalıntıları temizlenene kadar denetimi sürdürmek yanında bu harekât ile Irak’ın kuzeyindeki siyasi ve idari yapı yeniden düzenlenmek, Türkiye’nin güvenliği ile ilgili istikrarlı bir ortam sağlanana kadar tampon bir bölgede kontrolü devam ettirmek olmalıdır.
(2) Irak’ta öncelik merkezi yönetim ile işbirliği olmalı, Barzani oyun dışında bırakılmalıdır. Irak’ın kuzeyini bölücüler ve eşkıyadan temizlenmesi ancak Bağdat Yönetimi ile ortak hareket ile mümkün olabilir. Barzani’nin tüm illegal para kazanma yolları yani yaşam damarları kesilmelidir. Ovaköy sınır kapısı açılmalıdır. Irak Ordusunun disipline dilmesine yardımcı olunmalı, Sincar birlikte temizlenmelidir.
(3) Türkmen demografisi onarılmalıdır; Bölgede siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel yönleri ile tam bir dönüşüm sağlanabilmesi için Irak’ın kuzeyinin askeri kontrol altına alınması ve ardından yeniden yapılanmanın sağlanması için gerekli alt yapı ve yumuşak güç kurgusu hazırlanmalıdır. Bunun için Türkmenlerden yararlanılmalı ve Barzani tarafından yok edilen Türkmen demografisi onarılmalıdır.
(4) PKK terörü ile mücadelede öncelikle Suriye’deki YPG/PKK tehdidine odaklanılmalıdır. Suriye ve YPG/PKK’nın geleceğini ABD ve Rusya’nın insafına bırakmak yerine, Esat yönetimi ile anlaşmalıyız.
Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;
https://www.academia.edu/78141895/Pen%C3%A7e_Kilit_Operasyonu_ve_Terörle_Mücadelenin_Neresindeyiz