Prof. Dr. Sait Yılmaz | Yeni Rusya; Ayı’ya gül vermek..

Prof. Dr. Sait Yılmaz

Rusya, devasa toprakları ile Moğol ve Türk istilasını yutmuştu. Tatarlar, Batı sınırlarına geçmeye cesaret edemedi ve kendi doğalarına çekildiler. Böylece Ruslar hayatta kalmış oldu. Bu coğrafyada yaşayabilmek için inisiyatif almak zorunda kaldılar. Kendine özgü bir yaşam biçimi onları Hristiyanlığa yaklaştırırken, yabancılaştırdı da. Kiliselerin bölünmesi, Rusları Avrupa’dan ayırmıştı. Bu sebeple, dünyayı sarsan önemli olayların dışında kaldılar. Diğer taraftan kendi kaderlerini kendileri belirlediler. Sembolü Ayı (Mişa) olan Rusya, pek çok millet ve etnik grubu yutarak büyüdü. Sovyetler Birliği’nin içinden pek çok devlet çıkmış olsa da, hala daha midesinde eritemediği devlet adayları, ayının çatlamasını bekliyor.

Ruslar, her zaman güvensizlik içinde, yalnız ve çevrelenerek yokluğa mahkûm edilmek istenen ülke. Asya’nın irili ufaklı bütün devletleri gibi dünya sahnesinde çok önemli bir yerlerinin olduğunu düşünüyor ve takdir edilmeyi bekliyorlar. Gorbaçov gibi Putin de Rusya’nın imajını değiştirmek ve ülkeye yeni bir yön vermek istiyor. Buna zorlayan nedenlerin başında Rusya’nın çürümekte olan devlet yapısı ve çok güvendikleri enerji kartının artık koz olmaktan çıkmaya başlaması geliyor. Ama asıl beklenti başka ve Putin, bu dönüşümün kaçınılmaz olduğunu çok iyi biliyor. Rusya, nasıl bir dönüşümün içinde, makalemizin konusu bu.

Rus devlet yapısı..

Putin’den önce (1990-2000) Rusya’da, üç-beş oligark Yahudi’nin ülkeyi soyduğu  “yağma devleti” vardı. Hakkını vermek lazım, Putin gelince ülke dağılma sürecinden toparlanma sürecine girdi ama mafya, hırsızlık ve rüşvet artık devletin içinde kaldı, resmi hale geldi. 1990’larda ABD’nin enjekte etmeye çalıştığı Soyguncu Kapitalizm’den Putin’in Devletçi Kapitalizm’ine geçildi. Aslında 2000’lerden sonra sadece oligarkların geldiği istikamet değişti, eskilerin yerini Putin çetesinin adamları aldı. Onlar da hırsız ama halka da 3-5 kuruş dağıtarak rızalarını alıyorlar. Halk ise “paramızı hep hırsızlar yiyeceğine devlet de kalıyor” diye düşünüyor. Rus halkı aç kalsa da ülkenin süper güç olma hevesi onlar için çok daha önemli. Bu yüzden, Ukrayna ve Suriye’deki gibi Rus müdahaleleri her zaman rağbet görüyor. Ruslar milliyetçilik ve gururla yaşar. Tarih boyunca hep aç kalmış ve bastırılmış bir milleti yıllardır Batılıların yapmaya çalıştığı gibi açlıkla tehdit edemezsin. Batının istediği demokrasinin alt yapısı yok, özgürlükler ülke güvenliğine tehdit olarak görülüyor. İşin aslı halkın böyle bir beklentisi de yok.

Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in küresel görevi; Rusya’daki rejimin değiştirilmemesi. Angela Merkel’in dediği gibi; Putin, ülkesine karşı komplolarla dolu başka bir dünyada yaşadığını sanıyor. Sanki bütün dünya ona karşı imiş gibi bir düşünce yapısını bütün Rus toplumuna yansıtıyor. Sürekli bir düşman göstermesi gerekiyor ve her zaman uygun bir düşman buluyor. Bu güçlü ama uzak bir düşman olmalı. Böylece ona düşman deseniz bile endişe duymanıza gerek kalmıyor. Bu yüzden, Suriye ve Ukrayna gibi zaferlere ihtiyacı var. Önce bir sorun yaratmak istiyor, sonra bu sorunları sadece kendisinin çözebileceği bir duruma sokuyor. Suriye bilinçli olarak yaratılan problemlerden biri. Böylece başka bir şeyle değiştirebilecek. Suriye ve Ukrayna’yı pazarlık kozu olarak görüyor. “Vladimir sen kazandın” diyecek bir hükümete ihtiyacı var. Kazandın, her şeyi doğru yaptın.” “Yeni dünya düzenini seninle kuracağız. İşte Trump ile burada örtüşüyor.

Putin’in yeni Anayasası..

10 Mart’ta kabul edilen Anayasa değişikliği Putin’e hem 2024’de seçilme hakkı hem de altışar yıllık iki dönem daha başkanlık hakkı veriyor. Anayasa değişiklikleri 22 Nisan’da halk onayına sunulacaktı ama COVİD-19 tedbirleri nedeni ile ertelendi. Rusya’da muhalefetin yaşama şansı olmadığı için referandum sadece teknik bir gereklilik. 20 yıldır ülkenin başında olan Putin, böylece hem Rusya’nın büyük güç olma statüsünü sürdürecek hem de yeni bir liderin geçiş döneminde ortaya çıkarabileceği sosyo-ekonomik istikrarsızlıklar önlenecek.

Putin’in öngördüğü Anayasa değişiklikleri ilk bakışta Başkanlık yetkilerinin bir kısmının Parlamento’ya (Duma) devredilmesi ile Batıdan gelen Rusya’nın bir diktatörlük olduğu iddialarının gem vurulmaya çalışıldığı akla geliyor. Anayasa değişiklikleri, hem çeşitli yürütme organlarına sınırlamalar ve ilişkilerinde dengeler getirirken, özellikle ekonomi ile ilgili hükmet kadrolarına atamalar, Duma ve başkanın güvenlik ve dış politika ile ilgili atama yetkileri konusuna yeni düzenlemeler getiriyor. Putin’in Devlet Konseyi başkan yardımcılığını Medvedev’e önerdiği söyleniyor. Medvedev, Ruslar arasında Batı yanlısı ya da Rus jargonu ile Atlantikçi olarak biliniyor. Rus finans sektörü içinde de Batı yanlıları var ve bazıları onları Batının beşinci kolu olarak görüyorlar. Duma artık daha etkili olacak; başbakan ve kabineyi onlar seçecek ama son karar gene Başkan’ın olacak. Yurt dışında yaşayan Ruslar için ülkede belirli bir süre yaşama mecburiyeti getirilerek, başkan olmalarının önüne geçiliyor. Putin sadece Başkanlık sistemi yerine Parlamento’nun daha etkin olduğu bir sistem istiyor.

Rus enerji kartı geçersiz hale geliyor..

Rus bütçesinin dengelenmesi için petrolün en az 42 dolar civarında satılması gerekir. Rusların yıllık enerji geliri 300 milyar dolar civarındadır. Ruslar, petrolden çok doğal gazdan kazanıyorlar. Rusya’nın bugüne kadar ucuza çıkardığı petrol rezervleri bitiyor, henüz hiç petrol çıkarılmamış bölgelere yatırım yapmak, rezerv alanlarını genişletmek zorunda. Bu ise ne kolay ne de ucuz bir iş. Önümüzdeki 10-20 yıl içinde Rusya, bugünkü ihracat seviyesini muhafaza edebilmek için petrol çıkarılması daha zor bölgelere kullanmak zorunda kalacağı için maliyetleri artacak. 2000’li yılların ortasında Rus ekonomisine can veren Batı Sibirya’daki rezervlerdi.  Petrole olan küresel talep artarken Ruslar buradan ucuza petrol çıkarıyordu.  15 yıl sonra bu rezervlerde duraklama ve gerileme başladı. 2030’lu yıllara kadar yeni alanlar işletilmeye açılmalı ama bunlar pahalıya gelecek. Peki, bunlar nerede? İki kategoride değerlendiriliyor;

  1.  Çıkarması zor rezervler; Hazar, Karadeniz, Arktik bölge ve Doğu Sibirya alanları. Buralardaki rezervler büyük yatırımlar ve okkalı vergi indirimleri gerektiriyor. Arktik bölge halen Batı yaptırımlarına tabidir.
  2.  Kaya (petrol/gaz) rezervleri; Bazhenov ve Domanik bölgeleri başta olmak üzere Rusya’da oldukça bulunmakta. Ancak, Rusların bunları çıkaracak aletleri yok ve yaptırımlar nedeni ile etkin olarak çıkaramaz. Günde, etiket fiyatına, iyi kötü 15 bin varil çıkarabilir.

Rusya, bu yeni rezerv bölgelerine geçiş konusunda pek iyimser değil. 2035 Enerji Stratejisi’ne göre iyimser senaryo petrol üretimi değişmeyecek, kötümser senaryoya göre ise %12-40 azalma olabilir.

Anayasa değişikliklerinin arkasında bütün anlattıklarımızdan çok daha önemli bir şey var. Şu anda Rusya’yı yönetenler 60-70 yaşlarındaki Sovyet döneminden kalan son jenerasyon. Bu jenerasyon oldukça küçüldü ve ülkeyi yönetmeye aday yeni bir nesil arayışı var. Daha da açıkçası Putin, rejimle uyumlu çalışacak yeni insanlar arayışında. Yönetici olabilecek yeni kişilerin önünü açmak, denemek istiyorlar. Rusya yönetimi, eski Sovyet jenerasyonunda başka ve modern bir yönetime iş devretmek için geleceğini hazırlamak istiyor. Rus Başkanlık sistemi, Türkiye ile kıyaslanamaz.

Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;