Hiç kimse ülkesi uğruna ölerek savaşı kazanmamıştır, savaşı ancak daha çok düşmanın ölmesini sağlayarak kazanabilirsiniz.
General George Patton (1943)
Askerlerden asıl beklenen “savaşmak” değil, “caydırmak” bunun için de gerektiğinde savaşa hazır olmaktır. Güçlü bir ordu bu işe yarar yani savaşmadan karşı tarafı çıkarlarınız aleyhine harekete geçmekten alıkoymak. Caydırıcılık için ülkenin silahlı kuvvetlerinin gerçekten güçlü olduğuna karşı tarafı inandırmış olması gerekir. Silahlı Kuvvetlerinin eğitim, silah, araç ve kabiliyetlerinin nitelik ve nicelikleri ile düşmanın göze alamayacağı bir kapasiteye ulaşmış olduğu görünür hale gelmelidir. Bütün bunlar için askerler genel olarak iki tür hazırlık yaparlar; harekât planları ve kuvvet/kabiliyet geliştirme planları. Bu işleri yapmak için elinizde öngörülen savaşın nasıl cereyan edeceğine dair sağlam bir senaryo hatta senaryolar üzerinde çalışmanız gerekir.
Senaryo, barış döneminden savaşın sonuna tarafların karşılıklı ne yapacağına ilişkin öngörüleri birleştirir. Bu şekilde hem kriz yönetiminde inisiyatif almaya hem de savaş alanında karşılaşacağınız zorlukları öngörerek önceden tedbir almaya çalışırsınız. Örneğin savaş senaryosunda karşı tarafın hava üstünlüğünü ele geçireceğini hesaplıyorsunuz, buna uygun kabiliyetleri edinmeden savaşa başlamak felaket demektir. Geçen haftaya kadar Suriye’de yaşananlar da budur. Askerlerimizin emniyeti Rusların insafına kalmıştı, nitekim uzun vadeli çıkarları gereği daha fazlasını düşünmediler. Suriye’de 2011’de beri yaşananlar, hem siyasi hem de askeri olarak büyük bir hesap hatasıdır. Kriz yönetimini bilmemektir. NATO’da kriz yönetimi uzmanı olarak çalışmış biri bu makalede, savaş senaryoları üzerine sohbet edeceğiz.
Savunma planları ve senaryo..
Savunma planlamacılarının en büyük zorluklarından birisi nasıl bir savaş olacağını öngörmek ve buna göre hazırlanmaktır. Eğer hedef ülke gerçek ise bütün bu hazırlıkların dayandırılacağı senaryolar bizzat gerçek duruma göre yani karşı tarafın coğrafyası ve kuvvet yapısı gibi faktörler dikkate alınarak hazırlanır. Ancak, günümüzde gerek siyasi polemiğe yol açmamak, gerekse gerçek planların gerektirdiği yükümlülüklerden kaçınmak gibi nedenlerle NATO gibi ittifaklarda daha çok jenerik planlar yapılır. Bu amaçla, her plan için hazırlanmış kuvvet yapılarından ziyade jenerik kuvvet/kabiliyet havuzları oluşturarak, gerçek durumun gerektirdiği en uygun kuvvet kombinasyonunu oluşturmak için hazırlıklı olunur.
Örneğin NATO senaryoları 5’inci madde kapsamında ya da haricinde (barış harekâtı vb.) ya da sorumluluk alanı içi ve dışı olmak üzere çeşitli kategorilerde ve komuta seviyelerinde hazırlanmaktadır. 2020 yılının NATO senaryoları aşağıdaki bölgelere odaklanmaktadır;
- İskandinavya ve Baltık bölgesi (Rusya’ya karşı),
- Afrika’da kriz yönetimi (Sudan vd.),
- Karadeniz ve Kafkasya (Rusya’ya karşı),
- Kuzey Afrika, Orta ve Batı Akdeniz (Kriz yönetimi),
- Mega Şehir Senaryosu.
RAND çalışması ile Çin’e yönelik dört analitik senaryo üzerinde duruldu; kısa ve şiddetli, uzun ve şiddetli, kısa ve ılımlı, uzun ve ılımlı. Bu senaryoların ayırt edici iki niteliği yoğunluğu (şiddetli ve ılımlı) ve süresi (birkaç günden bir kaç yıla kadar değişen) oldu.
NATO ile Rusya arasında Baltık bölgesinde yaşanacak bir savaşın senaryosu şu şekilde yazıldı;
“Savaş, Estonya ve Letonya’da bir köydeki küçük bir çiftliğe Rus yeşil adamlarının saldırısı ile başlar. Sebep NATO’nun Rus sınırları yakınındaki tahrik edici faaliyetleridir. Bu ülkeler, NATO üyesi oldukları için ittifak harekete geçer ancak başlangıçta büyük ölçekli bir karşılık verilmemesi düşünülür. Ruslar, hedef bölgesine giriş için şu yöntemleri kullanmaya başlar; siber saldırı kombinasyonları, elektro-magnetik titreşimlerini bozmak için yüksek irtifa nükleer patlamalar, limanlar ve gemilere füze ve hava saldırıları, kara ve denizde seçilmiş özel hedeflere gittikçe artan şiddette nükleer darbeler. Sonraki nükleer silah kullanımı, Rus askeri doktrinine uygun değildir ama askeri seçenekler içinde vardır. NATO, konvansiyonel bir üstünlüğe ulaşmaya başlayınca, Ruslar tırmandırma veya kaybetme seçeneklerini dikkate alarak nükleer silaha başvurabilir. NATO ise başlangıçta kullandığı caydırıcılığın yeterli olmaması üzerine Rus saldırısına karşı ilk direnişi başlatır.”
Geleceğin savaş senaryoları..
Geleceğe bakacak olursak, İran senaryosu Körfez bölgesindeki hareketlenme ile alarm zilleri çalmaya başlamıştır. Sadece Uzak Doğu ve Güney Asya’da değil Avrasya’da büyük güç savaşları veya sistematik çatışmalar yaşanacaktır. Doğu Türkistan, Tibet, İç Moğolistan ve Hong Kong’da çatışmalar Çin’in etrafını kuşatacaktır. Öte yandan, teknoloji ve yumuşak güç üstünlüğüne sahip ABD’nin Rusya’ya yönelik aşındırma stratejisi etkili olmaktadır. 2020 yılı için en yüksek olasılıklı Üçüncü Dünya Savaşı çıkması için muhtemel bölge şu şekilde öngörülüyor;
- İran (Bölgesel Savaş).
- Türkiye (ABD ile muhtemel bir çatışma).
- Keşmir (Hindistan-Pakistan).
- Kore Yarımadası.
- Güney Çin Denizi.
Geleceğin yakın (2030’a kadar beklenen) savaş senaryoları ile ilgili ortak
değerlendirmeler şu şekildedir;
- İran Savaşı,
- Orta Doğu’da (S.Arabistan) büyük bir uluslararası istikrar operasyonu,
- Rusya-Baltık Savaşı,
- Hint-Pakistan Savaşı,
- Pakistan’ın bölünmesi,
- Kuzey Kore,
- Nijerya’da sivil savaş,
- Orta Amerika’da artan kriminal ağlara yönelik operasyonlar,
- ABD içinde büyük bir iç ayaklanma.
Sonuç yerine; Türkiye’nin yazılmayan savaş senaryoları...
Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;