Türkiye’nin olası operasyonuna destek vermeyeceklerini açıklamasının ardından ABD Başkanı Donald Trump, Twitter hesabından “Askerlerimizi eve geri getirmenin artık zamanı geldi" dedi.
Bunu, Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütü YPG / PKK’nın “ABD güçlerinin taahhütleri yerine getirmediği ve Türkiye sınırındaki bölgelerden ayrıldığı” açıklaması takip etti.
Gelinen aşamada Suriye için kurulan 150 kişilik Anayasa Komisyonu çalışmalarına başlamışken, askeri olarak iki konunun geleceği önümüzdeki günlerin sıcak gündem konuları olmaya devam edecek;
(1) Suriye’nin kuzeyindeki YPG / PKK varlığının eritilmesi,
(2) İdlib’in terör örgütlerinden temizlenmesi.
Ancak, bunların gerçekleşmesini müteakip ABD, ardından Türkiye, İran ve nihayet Rusya’nın da Suriye topraklarından çıkmasını bekleyebiliriz.
Üzerinden anlaşılan siyasi çözüm ise her seferinde vurgulandığı gibi; siyasi ve toprak bütünlüğü sağlanmış bir Suriye. Ancak, yeni Suriye Anayasası çalışmalarında her etnik grup ya da mezhep arkasındaki ülkenin masadaki gücüne göre belirli imtiyazlar almaya çalışacak.
Bu makalede şu konular üzerinde duracağız; Türkiye’nin operasyonu nasıl olur? Ne kadar sürer? Türkiye ve ABD anlaşmasının arkasında ne var? Rusya’nın konumu nedir? Ve nihayet bu gelişmeler yeni Orta Doğu’nun neresindedir?
Türkiye’nin olası harekatı...
Fırat’ın doğusunda YPG / PKK’nın kontrol altında tuttuğu bölge yaklaşık 400 km. genişliğinde, 80-150 km. derinliğindedir. Bölgede 50-60 bin kişilik YPG / PKK gücü olduğu ayrıca 3-5 bin kişilik Batılı askeri şirketlerin paralı askerlerinin bulunduğu değerlendiriliyor.
Türkiye ise Şanlı Urfa’da Suriyelilerden 10 bin kişilik bir ordu kurulduğunu açıkladı. Bu ordunun harekatın sorumluluğunu alması beklenemez. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni rahatlatmak için kullanılacak olsa da bu tür güçler özellikle Afrin’de çok yetersiz kaldılar.
ABD’nin lojistik destek ve eğitim için 2.200 kadar özel kuvvetler elamanı var ve bunların dönüşü açıklanmış olsa da bunun zamanı belirsiz, üstelik Trump’ın açıklamaları kafa karıştırıyor. Trump’ın ilk açıklamalarında İngilizce olarak “immediate” yani yakın bir bölgeye çekilme iması var. Bu ABD ile yapılmakta olan sırası ile 5, 9 ve 14 km. derinlikteki üç kuşak içinden ABD askerlerinin sınırlarımızdan 5 km.den daha geriye gideceği anlamına gelir ki bu da YPG/PKK açıklaması ile uyumludur.
Kafa karıştıran diğer bir konu Trump’ın açıklamalarında artık IŞİD ile ilgili işlerin Türkiye’ye devredildiği meselesi. Bu bölgede, IŞİD’lilerin kadın ve çocuklarının (toplam 11.700 kişi) toplandığı üç tane sığınmacı kampı var. Ayrıca cezaevlerinde de 3 bin kadar IŞİD’li bulunduğu söyleniyor. Bu kampların en yakını 20 km. güneyde, en büyüğü ise 30 km. derinlikte yani IŞİD, Türkiye’ye ihale edilecekse ABD askerleri gibi YPG/PKK da bu derinliğe kadar çekilecek demektir.
Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik harekatının belirli cepleri hedefleyeceği ve genellikle 5, 9 ve 14 km. derinliğe kadar uygulanacak güvenlik angajmanlarına bağlı kalınacağı anlaşılmaktadır. Hava Kuvvetleri’nin etkin kullanılacağı harekatın kısa sürede bitmesi beklenmemelidir.
Türkiye’nin operasyonları Tel Abyad, Kobani ve belki Fırat’ın batısındaki Menbiç gibi belirli yerlerde küçük çaplı cepler oluşturulmasını öngörüyor. Kasım ayına kadar kamuoyu oyalandıktan sonra harekat zamana yayılacak ve ağırlık siyasi görüşmelere verilecektir.
Suriye’de barış için Esad ile görüşmeliyiz..
Türkiye, askeri harekat yanında bir an önce siyasi çözüme ulaşılmasına ağırlık vermek zorundadır. Beklentimiz yeni Suriye’de bağımsız ya da özerk Kürt bölgesi olmaması. Bazı kaynaklar, ABD ile yapılan anlaşmanın arkasında bunun olduğunu, iki ülkenin “eyalet sisteminin kurulmasını önlemek” konusunda anlaştığını söylüyor.
Türkiye’nin bir an önce Esad ile şu konuları görüşmesi ve anlaşması gerekiyor;
- Suriye’deki YPG/PKK’nın tasfiyesi; Türkiye’den başka sadece Esat, YPG/PKK’yı terör örgütü olarak tanıdığına göre bu konuda hala işbirliği yapmamamız büyük hatadır.
- Suriye Anayasa’nın yazılmasında aktif olmalı, Suriye’nin yeniden yapılanmasında rol almalıyız. Oluşturulacak yeniden yapılanma faaliyetleri için 43 milyar dolara ihtiyaç var, proje var ama para yok.
- Türkiye’de sayıları 5.3 milyona ulaşan Suriyeli sığınmacıların geri dönüşü; bu konu en az PKK kadar Türkiye’nin iç güvenliği ve ekonomisi için önemli hale gelmiştir.
Türkiye’de en çok Suriyeli G.Antep-Urfa-Hatay-Mersin-Konya hattında yaşamakta ve bir Arap koridoru oluşmuştur. Demografik yapımız büyük tehlikededir. Süreç böyle devam ederse 2040’larda Ş.Urfa %47, G.Antep ise %45 Suriyeli olacaktır. Üstelik Suriyeliler geldikçe, Türkler bölgeyi terk etmektedir. Böyle giderse, Hatay’dan sonra Kilis, G.Antep ve Ş.Urfa’nın da konumu hassas hale gelecektir. Özetle Anadolu’nun Türk kimliği tehlikede, Araplaşmaktadır.
Şartlar iyileşse bile Suriyeli sığınmacıların büyük çoğunluğu kendiliğinden ülkelerine dönmeyecektir. Üstelik hükumetin sanki Suriyeliler hep kalacak gibi düşündüğünü, onlar için meslek ve iskan planlaması yaptığını duyuyoruz. Türkiye, sığınmacıların ülkemize olan ekonomik yükünden bir an önce kurtulmalıdır.
Son haberlere göre, Esad ile dolaylı görüşme olacak, aksi takdirde durum içinden çıkılamaz bir hal alır. Batılı ülkeler, Rusya ve İran Ankara’nın Esad ile görüşmeme inadından istifade etmektedir.
Türkiye, ne zaman Esad ile görüşmeye niyet etse, İran’dan Esad’ı zayıf gösterecek bir tutum beliriyor. Hamaney’in en son açıklaması “Esat’ı halkı istemezse, halkın yanında dururuz” oldu. İran, kendisinin Kürtlerle sorunu olmadığını zaten her hakkı verdiğini ve bölücü örgüt PEJAK’ı bitirdiğini düşünüyor. Bu yüzden, Türkiye’ye karşı PKK kartını bir koz olarak elinde tutmak istiyor.
Trump’ın kararının arkasında ne var?
Yeni Orta Doğu’ya doğru..
Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;