İnsanlar için tarihin Sümerlerde yazının bulunması yani M.Ö. 3 binlerde başladığı kabul edilir. Yazının bulunması ile artık her şey kayıt alınmaya başlanmış, bu da tarihin başlangıcı kabul edilmiştir. Tarih öncesinde de insanlar hatta insan çeşitleri vardı. Bu, dünyanın yaratılması ve yaratılış ile ilgili tartışmaları çağrıştırır. Semavi din kitaplarına göre, Tanrı kâinatı (yer ve gök kubbe) ile diğer canlıları ve insanı altı günde yaratmıştı. Eski ve Yeni Ahit’teki kronolojiyi esas alan İrlanda başpiskoposu James Usher’in (1581-1656) yaptığı hesaba göre, dünya M.Ö. 4004 yılında yaratılmıştı. Cambridge Üniversitesi Rektör Yardımcısı Lightfoot, günü ve saati kendisi hesapladı; 23 Ekim günü sabah saat 9’da yaratılış olmuştu. Bu tarihler o kadar önemsendi ki Evrim Teorisi ortaya konulduğunda Protestan İngiltere’deki dini çevrelerin çoğu Usher’in tarihlendirmesini kabul ediyorlardı. Ancak, din kitaplarının kainat ve insanın yaratılışıyla ilgili tezleri, modern bilim açısından değerlendirilebilecek bir içeriğe sahip değildir, Bu makalede, tarih öncesi insanları ve nasıl bir evrimden geçtiklerini geçirecek ve sözü size, bugünün insanına getireceğiz.
İlk İnsan Türleri Nerelerde Yaşadı?
Tarih, dünyanın farklı bölgelerinde farklı halklar için çok farklı şekilde gelişti. Bu farklı tarih yazgısı bugün de devam ediyor, halkların sosyal ve ekonomik hayatına yansıyor. Örneğin Afrika’da hala sömürge dönemi sonrasının etkileri yaşanırken, ABD ve Avrupa’da beyaz üstünlüğünün bilinç altında da olsa hala yaşandığı bir tarih farklı bir tarih hikâyesi devam ediyor. Moleküler (mitokondriyal DNA adı ile ilgili) araştırmalar, başlangıçta çağdaş insanın özellikle Afrika kökenli olduğu yorumuna yol açmıştı, oysa bu moleküler bulguların anlamı hala kuşkuludur. Öte yandan, bazı fiziksel antropologlar yüz binlerce yıl önce Çin’de yaşamış insanların kafataslarının, bugün Çin’de yaşayanlar ile benzerlikler gösterdiğini, bunun Endonezya ve Avustralya yerlilerinde de tekrarlandığını söylüyorlar. Bu doğruysa paralel evrimleşme oldu demektir ve bugünkü insanın tek bir kaynağı yoktur. İnsan, Cennet’ten de değil, çeşitli bölgelerden çeşitli kaynaklardan geldiği tezi ortaya çıkar ama konu henüz çözülememiştir.
Homo Sapiens, etrafını değiştirmeyi öğrenmeye başlayan “İnsansılar” ağacının sadece bir dalıydı. Ağaçta yaşayan Afrikalı insansıların ilk kez iki ayakları üzerinde yaşamayı denemesi, iki milyon yıl önce soğuk ve kuru bir hava onların ormanlarına girdikten sonra olmuştur. Bu süreç, uzun mesafeleri görmelerini sağlayan engin çayırların oluşumu ile koşabilen ve avlanan ilk insan versiyonu Homo Erectus ile sonuçlandı. Neanderthaller ve Asya’daki Denisovanlar diğer insansı maymun türleri idi ve hepsi Homo Sapiens’de birleşti. En azından 15 bin yıl kadar eski bir tarihte (kalıntıları Almanya’daki Neander Vadisi’nde bulunması nedeniyle) Neandertalla olarak adlandırılan Yontma Çağ insan tipi bulunmakta idi. Modern tipteki insanlar (Homo Sapiens) Yontma Taş döneminin sonlarına doğru
Afrika’dan Avrupa içlerine göç etmeye başlamıştı.
Farklı insan topluluklarının daha yavaş şekilde ve dünyanın farklı bölgelerinde ortaya çıktığı iddia edildi. DNA izinin takip edilmesi gösteriyor ki Cro-Magnon Avrupalıları, kuzeye gitmeden önce bugünkü Hindistan’da yaşamış insanlardan türemiştir. Çağdaş insanın tek bir merkezden çıktığı ve yayılarak başka tür insanların yerini aldığına dair en açık kanıtı Avrupa’da görmekteyiz. Avrupalılar arasında Cro-Magnonlar adlandırması, Neandertallerde olduğu gibi, bu kemiklerin 1868 yılında içinde bulunduğu Fransa'daki Cro-Magnon mağarasından gelmektedir. Cro-Magnonlardan bize ulaşan ürünler arasında heykel ve resim gibi sanat eserleri, müzik aletleri de var.
Avrupa ve Batı Asya'daki insanlar çoğunlukla ‘Neandertaller’ olarak adlandırılan Homo neandertalensis'e evrildiler (Neandertal Vadisi İnsanı). Neandertaller, Sapienslerden daha güçlü, daha kaslıydı ve Buzul Çağı'nın Batı Avrasyasına uyumluydular.
Neandertal ve Cro-Magnonların en son ortak anneanneleri 250 bin yıl önce yaşamıştı. Buna göre, Neandertal soyundan gelen bir insanla Cro-Magnon soyundan gelen bir diğerinin mitokondriyal DNA'sında ortalama 25 mutasyonluk fark olması gerekir. Galler'de bulunan en büyük fark 8 mutasyondan ibaretti. Burada eski ve modern insanlardan oluşan karışık bir nüfus yoktu. Fosil kayıtları, 40 bin-45 bin yıl önce Cro-Magnonların Batı Avrupa'ya gelmesinden sonra, Neandertallerin buralarda en az 15 bin yıl daha yaşamış olduğunu açıkça göstermektedir.
100 bin yıl önce bazı Sapiens grupları kuzeye, Doğu Akdeniz'e doğru göç ettiler. Sapienslerle Neandertaller arasındaki bilinen ilk karşılaşmayı Neandertaller kazandı. Sebep her ne olursa olsun, sonuçta Sapiensler o bölgeden çekildiler ve Neandertaller Ortadoğu'nun efendileri olarak kaldılar.
40 bin yıl kadar önce çağdaş iskeletleri, silahları ve ileri kültür özellikleri ile Avrupa’ya gelen Cro-Magonlar, yüz binlerde yıldır Avrupa’da yaşamakta olan Neanderthalleri birkaç bin yıl içinde yok ettiler ya da bir şekilde yerini aldılar. En son Neandertal yeryüzünden kalktığında -muhtemelen yakın zamanlarda iskeletlerin bulunduğu Güney İspanya'da- Avrupa'nın evrim tarihinde bir devrin daha üstü çizilmiştir.
Asya'nın daha doğu bölgeleri ‘Dik adam’ anlamına gelen Homo erectus tarafından mesken tutulmuştu. Bu tür, bu bölgede iki milyon yıla yakın bir süre hayatta kalarak şu ana kadarki en dirençli insan türü oldu. Bu rekorun bizim türümüz olan Homo Sapiens tarafından kırılması oldukça zor görünmektedir. Çünkü bizim türümüzün bin yıl sonra bile ortalarda olacağı şüphelidir, yani iki milyon yıl daha yaşayacağımız kesinlikle olası gözükmüyor.
Çin'in fosil kayıtlarında 100 bin ile 40 bin yıl öncesi arasında bir boşluk vardır. Belki de Homo erectus türü Homo sapiens insanları gelmeden önce tükenmişti. Homo erectııs'un Avustralya ya da Amerika kıtalarına eriştiğini gösteren fosil kaydı bulunmadığı için, bu kıtaların ilk insanlarının Homo sapiens olduğu düşünülebilir.
Amerika yerlilerinin genetiğine dört mitokondriyal klan hâkimdir. Bunların, bugün Sibirya veya Kuzey ve Orta Asya'da yaşayan insanlarla genetik bağları bulunduğu açıktır. Amerika'ya gidiş karayoluyla olmuşsa, bu ancak Alaska üzerinden olabilir. Geçmiş 100 bin yıllık süreç içinde deniz seviyesinde ne gibi değişimler olduğuna dair yeterli bilgiye sahibiz. Sibirya ile Alaska arasında devamlı bir kara köprüsü tarihte iki devirde vardı. İlki 50 bin yıl önceydi ve yaklaşık 12 bin yıl boyunca kaldı. İkincisi ise 25 bin ila 13 bin yıl önce, karanın deniz seviyesinden yüksekte olduğu büyük buzul devrindeydi. Güney ve Kuzey Amerika'nın ilk defa ne zaman kolonileştiği konusunda tartışınalar devam etmektedir.
Kadim İnsan Dünyaları
İnsanlık tarihini anlatmaya başlamak için en doğru tarih M.Ö. 11.000 olabilir. Bu tarih yaklaşık olarak dünyanın birkaç bölgesinde köy hayatının başladığı, Buzul Çağı’nın sona erdiği yani jeologlar tarafından Dördüncü Dönem dedikleri dönemin başladığı tarihlerdir. Yeryüzünde M.Ö. 10.000'de aynı anda binlerce farklı insan dünyası var oldu. MÖ. 2.000'deyse sayıları yüzlerle ifade edilebilirdi. M.S. 1.450'ye gelindiğinde sayıları çok daha azalmıştı.
Makalenin devamı ve daha geniş versiyonu için;
https://www.academia.edu/45164305/Tarih_öncesi_insanlar