Başarısız darbe girişimiyle Gülenin iade tartışmaları yeniden Washington-Ankara hattının en hararetli konusu oldu.
Bu kez ikili ilişkiler etkilenecek gibi görünüyor.
Gülenin iade konusunu uzun süredir izliyorum.
Hükümetin ABD nezdinde bugüne kadar resmi bir başvurusu olmadığını defalarca yazılarımda belirttim.
Fethullah Gülen Cemaatinin ABDde örgütlenmesiyle ilgili kapsamlı bir kitabımda da yazdım. (ABDnin Özel Din Görevlisi- Milenyum Yayınları)
ABDnin en güçlü isimlerine kafa tutan (FBI Başkanı Robert S. Mueller, İç Güvenlik Bakanı Michael Chertoff ve Vatandaşlık ve Göçmen Dairesi Başkanı Emilio Gonzales hakkında dava açıp kazanan) Gülen hakkında çeşitli eyaletlerde açılan davaları araştırdım.
Gülen ve cemaati hakkında bugüne kadar açılan davalarda bir mahkumiyet kararı çıkmadı.
Gülenin geçen pazar günü CBS, CNN ,Rus ve ABDnin Sesine yaptığı konuşmanın videosunu izlerken, Cemaat-AKP ortaklığı yıllarını düşündüm. ABDdeki dayanışma gözümün önüne geldi.
Pensilvanya Eyaletinin doğusundaki Pocono Dağları bölgesinde bulunan Saylorsburg adlı küçük kasabanın dışında bir çiflikte yaşamını sürdüren Gülen kameralar karşısında rahat ancak çok sağlıklı görünmüyordu.
Konuşmasından kolayca iade edilmeyeceğinden emin gibi bir hali vardı.
Başkan Obama, Erdoğanın talebiyle ilgili Gülenin iadesi için harekete geçer mi?
Bugüne kadar konuştuğum Amerikalı yetkililer, Başkan Obamanın Gülenin iadesiyle ilgili harekete geçeceğini sanmadığını söylüyor.
Amerikalılar, Gülenin dosyası Washingtona ulaştığı zaman Adalet Bakanlığının Suçluların İadesi Anlaşması çerçevesinde Ankaraya cevap vereceğini vurguluyor.
ABD ile Türkiye arasında, 12 Eylül Darbesinden hemen sonra, 1980 yılında imzalanmış bir Suçluların İadesi Anlaşması var.
Anlaşmanın 2. maddesi Geri Verme Konusu Olabilecek Suçları kapsıyor.
Türkiye ve ABD yasalarına göre; asgari haddi bir yılı aşan süreyle hürriyeti bağlayıcı bir cezayı veya daha ağır bir cezayı gerektiren suçlar iade talebine konu olabilir.
Darbeye teşebbüs, bir yılı aşan ağır bir cezayı gerektirdiği için; Gülenin iadesi istenebilir.
Anlaşmaya göre; iade talepnamesinde yer alacak en önemli belgeler arasında suçun ispatı için hayati öneme sahip delilleri sunmak gerekiyor.
3ncü madde ise İade Talebini Reddetme Koşullarını kapsıyor.
Buna göre,
• Talebe konu suç; siyasi nitelikte ise veya siyasi suçlarla irtibatlı ise, (Bir devlet başkanına veya hükümet başkanına veya aileleri üyelerinden birine karşı işlenmiş veya işlenmeye teşebbüs edilmiş bir suç siyasi suç sayılamaz),
• Talebe konu suç; sırf askeri nitelikte bir suç ise,
• İadesi istenilen kişi, iade talebine konu olan suçtan ötürü istenilen devlette yargılanarak, kesin ve bağlayıcı bir hükümle beraat etmiş veya mahkum olmuş ise,
• Talebe konu olan suç; istenilen tarafın ülkesinde işlenmiş olup da, yargı yetkisi nedeniyle, onun adli makamlarına intikal ettirilmiş veya intikal ettirilecek ise.
Gülenin dosyası Washingtona ulaştığında ABD yargı sisteminin yanı sıra Kongre de devreye girecektir.
Gülenin iadesi kolay değil. Öyle görünüyor
ABD, iki askeri şehit edip ABDye sığınan Murat Karayılanın kankası PKKlı terörist İbrahim Parlakı bile 1991 yılından beri Türkiyeye iade etmiyor.
ABD Erdoğanın ikinci seçenek olarak sunduğu Güleni deport (sınır dışı) edebilir mi?
Kim bilir belki Kanadaya gönderir.
***
Nüzhet Kandemir
Türkiye kıymetli bir diplomatını kaybetti.
Nüzhet Kandemir Washington Büyükelçisi iken önemli diplomatik başarılara imza attı.
1989da sözde soykırım tasarısını Senatodan geçirmek için yemin etmiş Senato çoğunluk lideri Robert Dole ve ABD Yönetimine karşı verdiği verdiği zorlu mücadele tasarının durdurulmasında önemli bir etken oldu.
Diplomatik başarısı uzun süre konuşuldu.
Nüzhet bey ve Ankara temsilcimiz Nahit Duruyla geçen yaz Ankarada yemekte bir araya geldik.
Siyasi liderlerle ilgili anılarını dinledik.
Özalı çok yakından tanıyan bir diplomattı.
Saygıyla anıyorum.