ABD ve AKP'ye boyun eğmeyen lider

Yılmaz Polat

'Galiba 17 Temmuz'du. Sayın Ecevit'ten kısa bir mesaj geldi. Sayın Denktaş endişe etmesin, hükümet konjonktürü hazırlamaktadır. Rüyamda Atatürk'ü Kıbrıs'ta görmüştüm. Atatürk'e yalvarıyorum. ‘Aman bizi kurtar, artık dayanamıyoruz.' Atatürk gözlerini gözlerime dikerek, 'Konjonktüre dikkat et Denktaş! Konjonktür çok önemlidir' dedi.

Mesajı okuyunca ayağa fırladım. 'Bu iş tamamdır, müdahale yapılacaktır' dedim.

Bu sözler KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş'a ait.

(Barış için Oradaydılar/ Yılmaz Polat/2007)

Kitabımın önsözünü bu satırlarla başlayan Sayın  Denktaş kaleme aldı.

Harekata babam Tümgeneral Osman Fazıl Polat 28'ci Tümen komutanı olarak katılırken, ben de genç bir gazeteci olarak Kıbrıs'ın Sesi Radyosu'nda (gazi radyo) harekâtı izledim.

Denktaş'ı yakından tanıma imkânım oldu.

ABD'de yapılan Kıbrıs görüşmelerinin hemen hepsini gazeteci olarak takip ettim.

Kendini Kıbrıs Türk'ünün özgürlüğüne  adamış Türk Mukavemet Teşkilatı’nın  (TMT) ‘Toros’ kod adlı iki kimlikli büyük bir Türk liderdi. (KKTC ve TC kimlik kartı vardı.)

Denktaş’a kumpaslar kuruldu. Entrikalarla başkanlıktan uzaklaştırılmak istendi. Suikastler düzenlendi.

Kıbrıs davasından asla taviz vermedi.

Richard Haas, Nelson Ledsky, Tom Miller, Thomas Weston ve Richard Holbrooke gibi ABD başkanlarının Kıbrıs özel temsilcileri karşısındaki dik duruşunu izledim.

Başkan Clinton'ın Bosna anlaşmasıyla 'Dayton Kaplanı' diye şöhret yapan  Kıbrıs özel temsilcisi Richard Holbrooke'u müzakere stratejisiyle ilk görüşmesinde perişan etti.

Londra'da zehirlenerek  öldürülmek istendi. Suikast son anda önlendi.

İngiliz-ABD ortak yapımı bir operasyonla Amerikalı Koordinatör Ledsky'nin  Londra'da yaşayan Kıbrıslı iş adamı Asil Nadir'i Denktaş'ın yerine getirme çabaları Nadir'in reddetmesiyle boşa çıktı.

Nadir'in ticari hayatı sonlandırıldı,  tutuklandı.

(

Dışarıda bunlar olurken, içeride AKP Hükümeti'nin hedef tahtasına oturtuldu.

BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın bir planla Kıbrıs Türk'üne kurduğu tuzağa karşı bir avuç yurtseverle direndi.

Erdoğan Hükümeti, iş çevreleri, yandaş basın ve KKTC'deki iş birlikçilerle yürütülen  'Yes be annem' politikasına karşı amansız bir mücadele verdi.

Karalanmaya çalışıldı.

AKP Hükümeti davasını anlatmak için Türkiye'ye gelmesine izin vermedi.

Ne ABD'ye ne de AKP'ye boyun eğmedi.

Rauf Denktaş'ın Kıbrıs'la bütünleşen ismi tarih boyunca Kıbrıs Türk'ünün özgürlük anıtı olarak daima hatırlanacak.

Emperyalizmin baskısına boyun eğmemiş, halkını satmamış, onurlu bir devlet adamı olarak tarihteki yerini aldı.

Denktaş'ı son kez Ankara'da GATA Rehabilitasyon Merkezi'nde ziyaret ettim.

Onu her zaman özleyeceğiz.

Barış Harekatı'nın 45'üncü yıldönümü kutlu olsun.

Şehit ve gazilerimizi minnetle anıyorum.