1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda alınan Magusa’nın Maraş bölgesinin açılması yeniden gündemde.
Geçen Haziran ayında KKTC Başbakanı Ersin Tatar’dan babam Polat Paşa adına Lefkoşa’da şeref madalyası aldıktan sonra 28’nci Tümen’in kontrolünde bulunan Maraş bölgesini gezdim.
Harekatta ‘Maraş’ın alınmasının çok önemli bir yeri vardır.
Öncelikle şunu belirteyim: 7’nci Cumhurbaşkanı 12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren'in, "Maraş bölgesinin Rumlara pazarlık karşılığında verilmek için alındığı" yolundaki görüşleri ve benzer
iddialar gerçeği yansıtmıyor.
Polat Paşa, Genelkurmay Başkanlığı ile Kolordu Komutanlığı'nın Mağusa'nın sadece Türk kesimine girilmesi, planın dışına çıkılmaması gerektiği yönündeki emirlerine rağmen, Maraş'ı kendi komutanlık inisiyatifini kullanarak aldı.
Harekât planında olmamasına karşın Maraş, 28’nci Tümen Komutanı Tümgeneral Osman Fazıl Polat tarafından emre itaatsizlik yapılarak stratejik önemi olduğu için alındı.
11 Ağustos. 1974 yılında Kıbrıs'ta Kolordu karargâhında komutanlar toplantı halinde. Cenevre görüşmelerinden sonuç çıkmıyor, her an ikinci bir harekât başlayabilir. Karargâhtaki toplantı muhtemel Magosa harekâtı için. Kolordu Komutanı Korgeneral Nurettin Ersin, Genelkurmay Harekât Başkanı Tümgeneral Hasan Sağlam, 28. Tümen Komutanı Tümgeneral
Osman Fazıl Polat, 39. Tümen Komutanı Tümgeneral Bedrettin Demirel, harekât plan seçenekleri üzerinde tartışıyorlar. Tümgeneral Polat'a verilen emir Magosa'nın "Türk kesimiyle" birleşmesi. Ancak Polat Paşa, karargâhta itiraz ediyor. Maraş da dahil kentin tamamının alınmasını teklif ediyor ve bunu da uyguluyor.
O sırada ‘Gazi radyo’ Kıbrıs’ın Sesi’nde muhabir olarak izlediğim ve Kıbrıs Barış Harekâtı'nda 28. Tümen Komutanı olarak görev yapan babam Tümgeneral Osman Fazıl Polat'ın ‘Harp Günlüğünde’ yer alan Maraş’ın alınmasının gerçek hikayesi şöyle:
"Tümenimize Mağusa'nın Türk kesimi ile birleşmesi hedef olarak verilmişti. Bu şehrin yarısının ele geçirilmesini emniyet bakımından yeterli görmedim. Maraş kesimi dahil bütün şehrin ele geçirilmesini teklif ettim ve bu planı kendi inisiyatifimi kullanarak teklif ettiğim şekilde uyguladım. 15 Ağustos saat 15.00'te Mağusa varoşlarına vardık. Bizim Mağusa'ya yaklaştığımızı gören Rum Milli Muhafızları, sivil halkı, özellikle zenginleri, 'Türkler geliyor' diye Maraş kesimini boşaltarak Mağusa ve Maraş'ı savunmak için tertiplenmişlerdi. Maraş'taki zengin dükkân ve evlerdeki altın, inci, pırlanta, saat, para gibi kıymetli eşyaları yağma etmişlerdi. Maraş'a ilk girdiğim zaman bu manzaraları bizzat gördüm. Bu arada bir kısım Barış Gücü askeri de bu yağmaya katılmışlardı. 'İnisiyatif kullandım' Bizim zamanımızda yakalananlar var. Maraş'ı yasak bölge ilan ettim. Türk ve Rum kimseyi bırakmadım. Bu suretle her türlü yağmacılık ve talanın önüne geçtim. Bu hususu Rum temsilciler Meclisi Başkanı Klerides de televizyondan Rum halkına ilan etti. Maraş'ı zengin turistik bölge olduğu için almadım. Her seviyedeki komutan kendisine üst komutanlıkça
verilen hedefi ele geçirip bu hedef üzerinde kalmamalı. Bu hedeflerin savunulması için gerekli olan yakın arazi kesimine kadar ilerlemeli ve süratle bu hedefi uzaktan emniyet altına almalıdır."