Rusya Devlet Başkanı Putinle Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında devam eden Türkiyenin IŞIDden kaçak petrol alıp almadığına ilişkin söz dalaşı ikili arasında adeta kişisel meseleymiş gibi bir hal aldı.
ABDde sosyal medyada tartışmaya ilişkin çok sayıda görüş var ve Putinin iddiası daha fazla onay alıyor.
Sosyal medyada kaçak petrol sevkiyatına Erdoğanın oğlu Bilalin adının karıştığına ilişkin iddialara yer veriliyor.
Türkiyenin IŞİD terör örgütünden kaçak petrol aldığı yolundaki iddialar yeni değil.
İddia ilk kez ABD tarafından ortaya atıldı.
New York Times Gazetesi geçen yıl Türkiyenin IŞİDden petrol aldığını yazmıştı.
Erdoğan Katar ziyareti dönüşü New York Timesi eleştirerek, IŞİDden Türkiye petrol alıyor ifadesi çok çirkin ve kesinlikle yalan. Bu ifadeleri ortaya koyanlar adice bir ifade ortaya koyuyorlar" demişti.
Obama Yönetiminden de bugüne kadar Türkiye IŞİDden kaçak petrol almıyor şeklinde bu tür iddiaları yalanlayan net bir açıklama yapılmadı.
Üstelik, ABDnin finansal istihbarat ve terör finansmanıyla mücedeleden sorumlu Hazine Bakanlığı Müsteşarı David Cohen, geçen yıl Carnegie Endowment adlı düşünce kuruluşunda yaptığı konuşmada, IŞİDin Türkiye bağlantılı kişiler aracılığıyla Iraklı Kürtler üzerinden petrol kaçakçılığı yaptığını söyledi.
Bir kaç kez Türkiyeye de gelen Cohen, kaçakçıların, petrolü büyük tankerlerden daha küçük konteynerlara kadar değişik yollarla taşıdıklarını anlaşmıştı.
Cohen, petrolün izlediği rota konusunda "IŞİD, bu petrolü ciddi bir iskontoyla Türkiyede çeşitli aracılara satıyor. IŞİDin faaliyet gösterdiği bölgelerden çıkarılan petrolün bir kısmı Iraktaki Kürtelere satılıyor, sonra oradan Türkiyenin içine yeniden satılıyor" demişti.
Türkiye kaçakçılık yapan bir ülke konumuna düşürülmemeli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Putinle ispat edersen ben istifa ederim, yoksa sen eder misin gibi karşılıklı atışmayı bir kenara bırakıp bir an önce uluslararası toplumu ikna etmek için eteklerde ne kadar taş varsa dökmeli.
Obama Yönetimi de susmamalı, eteğindeki taşları dökmeli.