Aylardır hükümete “Dar gelirliler geçinemiyor. Tarım sektörü çöktü. Çiftçi battı. Esnaf kan ağlıyor. Memur geçinemiyor. Karakış fonu kurun. Gelirleri artırın” eleştirisi yapan muhalefetin dilini değiştiğini öne süren Öztürk, özetle yazısına şöyle devam etti:
"Türkiye’nin son çeyrekte büyüme rakamı yüzde 7,3. İhracatta yine rekor kırıldı. Bir ayda neredeyse 20 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşıldı.
Üretim çarkları harıl harıl çalışıyor. Faiz artırmamakta direnen bir hükümet var. Ve gerekçesi de “Faiz artırsaydık üretim dururdu. Çarklar durunca büyüme sağlanamazdı.”
Çarkların döndüğü, üretimin devam ettiği bir ortamda enflasyon da azmış durumda. Fiyat artışlarının nedenleri nedir ya da enflasyon nasıl düşer meselesine kafa yoranlar aynı zamanda büyümenin devamına da kafa yoruyor.
Hal böyle olunca, ücretliler ve dar gelirliler dışındakilerin geçim derdinin olmadığını söylesek yalan olmaz.
O halde dar gelirlinin gelirlerini artırma konusunda atılacak adımların desteklenmesi lazım öyle değil mi?”
Bütün kamuoyu araştırmalarında halkın en önemli gündem maddesinin hayat pahalılığı olarak çıktığını yazan Öztürk, yazısının devamında “hükümetin zenginden alıp fakire vermesini” önerisini tekrarladı:
"Her fırsatta dillendirdiğimiz hususu yeniden dillendirelim. Bu dönemde zenginleşenlerimiz oldu. Bu dönemde üretimini artıranlarımız oldu. Bu dönemde büyüyenlerimiz oldu. Aynı şekilde, bu dönemde daha da fakirleşenlerimiz oldu. Bu dönemde geride kalma ihtimali olanlarımızı sayısı arttı.
Bu kervan geride kimseyi bırakmadan da yürüyebilir. Şayet kazancına kazanç katanlarımız elini cebine atarsa, kervan yoluna devam eder. Hükümet de “düzenleyici” olarak görevini yapıp, “zenginden alıp, fakire verirse” Türkiye düze çıkar. Korkarım ki yarın hükümetin bu yönde atacağı adımlara ilk tepki yine muhalefetten gelir. Oysa kervanda iktidarıyla, muhalefetiyle, zenginiyle, fakiriyle hepimiz varız. Yanılıyor muyum?"