Gazeteci Yusuf Kaplan, bugünkü “Hem kendimizle hem de Batı’yla yüzleşmeden asla!” başlıklı yazısında “Türkiye’nin kendisiyle ve Batı’yla yüzleşmeden bir arpa boyu yol alamayacağı” görüşünü savundu.
Başka toplumların veya medeniyetlerin taklit ederek tarih yapılamayacağını yazan Kaplan, şöyle devam etti: "Kuşakları aşağılık kompleksiyle malul, sığ, ezberci ve hedonist çıkmaz sokaklara sürüklenen, postmodern küresel popüler kültürün ve ayartıcı, hiçleştirici zihin kalıplarının kölesi hâline gelen bir toplumun çocukları, bırakınız dünyaya bir şey verebilmelerini, varlıklarını bile sürdüremezler. Türkiye’nin en temel sorunu sığlıktır: Bütün kesimler birbirlerine karşı inanılmaz bir husûmet ve nefretle yaklaşıyor! Her kesim kendisini ve kendi yerini koruma savaşı veriyor. Hak, hukuk, adalet, kardeşlik, dayanışma, paylaşma, acıda ve kederde bütünleşme, sevinçte ve kıvançta birlik olma, birlikte coşma hasletleri buharlaşıyor, yok oluyor hızla…”
Türkiye’nin Batı ve İslâm’la ilişkisinin “simülatif ve konjonktürel!” olduğunu yazan Kaplan, “Simülatif yani sığ, sahte ve yüzeysel. Konjonktürel yani esen rüzgârlara göre şekil alıyor. O yüzden Batılılaşma sorunu ile yüzleşemedik biz. O yüzden Müslümanlığımızın kalitesini konuşmadık, tartışmadık hiçbir zaman” görüşünü savundu.
Kaplan, Türkiye’de yaşanan şeyin Batılılaşma değil, “sosyal mühendislik projesi” olduğunu belirterek “Uygarlaşma, laikleşme, Batılılaşma, çağdaşlaşma denen projelerin hiçbirinin reel karşılığı yoktu; tepeden mühendislik projesi olarak dayatılmaya çalışılmıştı. Bunun için de eğitim kurumları laikleştirildi, zihinleri sömürgeleştirici ürpertici bir sosyal ve kültürel mühendislik projesi harekete geçirildi” diye ifade etti.