Yeni Şafak yazarınına göre en büyük tehlike: Erkek arkadaşı olmayan kız kalmadı

Yandaş Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan, kadın ve erkeklerin arkadaş olmasını "felaket" olarak niteledirerek, “Tanzimat’tan sonra karşı karşıya

Yandaş Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan, kadın ve erkeklerin arkadaş olmasını "felaket" olarak niteledirerek, “Tanzimat’tan sonra karşı karşıya kaldığımız en büyük tehdit kapımıza dayandı” ifadelerini kullandı.

İktidara yakın Yeni Şafak gazetesinin yazarları Yusuf Kaplan, 27 Aralık'ta köşesinde “Çok yönlü muhasebe yapmamız şart!” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

“Türkiye’de aile kurumunun çöktüğü”nü öne süren Kaplan, “Tanzimat’tan sonra karşı karşıya kaldığımız en büyük tehdit kapımıza dayandı” ifadelerini kullanarak şöyle yazdı:

"Boşanma oranları tavan yaptı.

Erkek arkadaşı olmayan kız kalmadı gibi sanki!

Tam tersi de doğru!

Daha daha vahimi, bunu hatırlattığımız zaman aforozu yiyoruz; taşlamayan, saldırmayan, hakaret etmeyen kalmıyor neredeyse...

Ne kadar kabalaştı, vurdumduymazlaştı ve duyarsızlaştı bu toplum böyle!"

HEDONİZM?!

Kaplan "Hedonizm, benmerkezcilik, vurdumduymazlık tavan yaptı bu ülkede!" derken, uyuşturucu tüketiminin ortaokullarda bile hızla yaygınlaşmasını da hedonizme bağladı.

"Hız, haz ve ayartının kölesi, düşünme ve duyma melekeleri dumura uğramış, toplumun sorunlarına, acılarına karşı taş kesilen, sadece kendi küçük haz dünyasına kapanan, kız veya oğlan peşinde koşturan güruhlar kapitalizmin popüler kültürünün en iyi köleleri olabilirler yalnızca," ifadelerini kullanan Kaplan'ın yazısından bazı satır başları:

"Ülkelerine, kültürlerine, toplumlarına aidiyet bilincini yitiren bu hedonist tipler, ilk fırsatta bu ülkeyi terk etmekte zırnık kadar sakınca görmezler..."

"Farklı kesimler arasındaki nefret ve kin oranları ürpertici boyutlara ulaştı...

İnsanlar, giyim kuşamlarından ötürü, özellikle de çarşaflı, başörtülü, cüppeli insanlar bu ülkede metroda, otobüste aşağılanıyor, saldırıya maruz kalıyor ilk defa!"

(...)

İslâm’la ilişkisi sıfırlanmış bir kuşak geliyor...

İslâm bu toplumun varlık nedeni, yaratıcı ruhu, tarih yapmasını mümkün kılan yegâne kaynağı.

Eğer biz İslam’ı terk edecek idiysek, bu ülke ne diye savaştı Çanakkale’de, İstiklal Harbinde emperyalistlere karşı.

Emperyalistlerin işgal ettiklerinde yapacaklarını biz kendi ellerimizle yaptık, yapıyoruz hâlâ bu ülkede: Toplumu İslâm’dan uzaklaştıracak bütün saldırıları gözünü kırpmadan gerçekleştiriyor laik eğitim sistemi ve mankurtlaştırıcı kültür ve medya rejimi!

Diziler, bütün İslâmî değerleri bombardımana tabi tutuyor, aileyi kurşuna diziyor!

Savaş meydanlarında diz çöktüremedikleri, yok edemedikleri bu toplumu, eğitimle, kültür ve medya rejimiyle biz kendimiz yok ediyoruz: Toplu intihara sürükleniyoruz hep birlikte güle oynaya!

Bir ara, seküler bir kuvvet komutanı, Türk medyasının toplumun değerlerini çökertmek için savaştığını söylemişti!

Bu toplumun en güçlü kurumu aile oysa: Ailenin çökmesi, toplumun çökmesiyle sonuçlanacaktır.

Bu toplumun en güçlü varoluş imkânı, tarihinin, kimliğinin, medeniyet tecrübesinin en köklü kaynağı İslâm’la ilişkisinin sıfırlanması, geleceğinin sıfırlanması anlamına gelecektir Allah muhafaza.

(...)

Bakın toplumu toplum yapan manevî kaynaklarımız kuruyor, manevî dayanaklarımız teker teker sarsılıyor hızla...

O yüzden bütün toplum kesimleri olarak çok yönlü bir muhasebe yapmamız şart!

Muhasebe yapmak yetmez. Çıkış yolları üretmemiz ve geliştirdiğimiz çözüm önerilerini vakit geçirmeden hayata geçirmemiz de şart.

Gençlerini yitiren, değerlerini yitiren, her bakımdan çözülen toplumlar, geleceğe umutla bakamazlar hiçbir zaman!

Vesselâm.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.