Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı ile ekibinin mal varlığına tedbir konuldu

Çete lideri Fırat Sarı ve şirketi Medisense'e bağlı kişilerin mal varlıklarına önlem koyuldu. Tedbir kararı "örgüt suçu"ndan yargılanın sürmesi nedeniyle alındı.

İstanbul'da, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) üzerinden haksız kazanç elde etmek amacıyla yeni doğan bebek acil hastalarını önceden anlaşma sağladıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk eden ve bu süreçte ölümlerine yol açtıkları iddia edilen Yenidoğan Çetesi'ne yönelik açılan dava devam ediyor. 18 Kasım’da başlayan ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran davanın duruşmaları, 10. gününde de sürdü. Toplamda 22’si tutuklu olmak üzere 40 sanığın yargılandığı davada önemli bir gelişme yaşandı.

Davanın kilit isimlerinden olan ve çetenin lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı, mahkeme sorgusunda, aylık gelirinin 400 bin TL olduğunu beyan etti. Ancak bu beyan, soruşturmayı yürüten mahkeme heyetinin dikkatinden kaçmadı. Fırat Sarı’nın yönetimindeki şirket olan Medisense ve ona bağlı kişilerin mal varlıklarına mahkeme kararıyla el konuldu. Aynı zamanda, Sarı ve ekibinin tüm banka hesapları donduruldu. Mahkeme, yargılama süreci boyunca bu tedbir kararlarının uygulanmaya devam edeceğini duyurdu.

Mahkeme kaynaklarından alınan bilgilere göre, bu tedbir kararları, sanıkların "örgüt suçu" kapsamındaki yargılamalarından kaynaklanıyor. Soruşturma kapsamında sanıkların haksız gelir sağladıkları ve SGK’nın yanı sıra sağlık hizmeti alan aileleri de maddi ve manevi zarara uğrattıkları iddiaları ciddi şekilde inceleniyor. Çete üyelerinin, yeni doğan bebeklerin sağlık durumlarını manipüle ederek acil tedavi gerekliliği yaratmaya çalıştıkları ve bu doğrultuda belirli özel hastanelerle iş birliği yaptıkları iddia ediliyor. Ayrıca, bu süreçte bazı bebeklerin tedavi sırasında yaşamını yitirdiği ve bu ölümlerden çete üyelerinin sorumlu olduğu savunuluyor.

Davada sanıkların savunmaları devam ederken, mahkeme heyeti olayın tüm detaylarını ortaya çıkarmak için kapsamlı bir inceleme yapıyor. Bu yargılama, yalnızca tıbbi etik ihlalleri ve yasal suçlar açısından değil, aynı zamanda toplumun sağlık sistemine olan güvenini derinden sarsan bir vaka olarak dikkat çekiyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.