Yenikapı sahtekarlığı buraya kadar!

'Yanikapı ruhu' denilen sahtekarlık çöktü. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Artık Yenikapı ruhunun yanında değiliz'' dedi. Erdoğan da ona, bütün oyunu deşifre eden bir yaklaşımla, "Olsan ne yazar, olmasan ne yazar" diye,...

'Yanikapı ruhu' denilen sahtekarlık çöktü. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Artık Yenikapı ruhunun yanında değiliz'' dedi. Erdoğan da ona, bütün oyunu deşifre eden bir yaklaşımla, "Olsan ne yazar, olmasan ne yazar" diye, asgari nezaket kurallarını bile bir yana bırakan o bildiğimiz üslupla karşılık verdi. Olayın buraya geleceği belliydi. Zamanında ilgili çevreleri uyararak, "Darbecilerin eski ortağı olan, Cemaatle birlikte Cumhuriyeti boğazlayan AKP'ye bu destek verilmemeli" dedik. Geç de olsa gerçek anlaşıldı.

Çünkü AKP iktidarı, bir yılı aşkın süredir tıpkı partinin amblemindeki ampul gibi boşlukta asılı duruyor. AKP’yi iktidarda tutan anlamlı hiçbir sınıfsal, ulusal ve küresel güç yok. AKP, Türkiye’nin yaşadığı yeni fetret döneminin kararsız dengelerine ve çok özel koşullarına dayalı bir iktidar sürdürüyor. Yalana, hileye ve riyaya yaslanıyor. Paradoksal olarak gücünün zirvesinde sanıldığı bir dönemde gerçekte yıkılmaya en yakın yerde duruyor. 

Örneğin; bu partinin çekirdeğini oluşturan yüzde on civarındaki İslamcı ekibin dışında, kararlılıkla bu iktidara sahip çıkacak, onun için çıkarlarını ve toplumsal konumunu riske edecek bir kesim bulunmuyor. Bu anlamda AKP iktidarı, artık tarihsel ömrünü doldurmuş ve fakat siyasal yaşamını uzatmaya çalışan bir hükümetten ibarettir. Biz bunu 15 Temmuz günü açık şekilde gördük. 

Bu nedenle Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti, 15 Temmuz darbesinden sonra parti genel merkez binasına dev Mustafa Kemal posterleri asarak, birden bire "Atatürkçü" kesildi. CHP ve MHP ile ittifak kurmaya, kendisine yeni bir meşruiyet alanı yaratmaya çalıştı. Buna karşılık çözüm süreci ortağı HDP ile diyaloğu keserek, milliyetçi oylara da göz kırpmaya başladı.

Oysa, Erdoğan başta olmak üzere siyasal İslamcı iktidarın en yetkili ağızları, 15 Temmuz darbesinden daha kısa bir süre önce, AKP'ye oy vermeyen toplum kesimlerini “milli irade" ve “millet'' kavramının dışında görüyordu. Öyle ki, neredeyse AKP'ye oy vermiyorsan bu millete de mensup değildin!

Ancak, yanlış bir hesap yaptıkları ortaya çıktı. Bir avuç seçkinin rejimi sandıkları cumhuriyetin toplumsal temeli, kitle desteği, tarihsel derinliği ve geri alınamayacak kazanımları tahminlerini çok aşan bir büyüklüğe, derinliğe ve güce sahipti. Cumhuriyetin milletin değerlerine yabancılaştığını ve hatta düşman olduğunu tezinin dinci bir palavradan ibaret olduğu ortaya çıktı. Özellikle Gezi/Haziran Direnişi bu bakımdan bir milat oluşturdu.

Erdoğan-AKP iktidarı bugün ülkeyi ancak OHAL ilan ederek yönetebiliyor. AKP, krizi bir kez daha fırsata çevirerek, ömrünü uzatmak, eğer yapabilirse rejim değişikliğini tamamlayarak geri dönüş eşiğini aşmaya çalışıyor. Ancak bunun için bir zamana ihtiyaç duyuyor. Bu amaçla şu tehlikeli günleri kazasız-belasız aşmak için bir dizi manevra yapıyor.

İşte adına “Yenikapı Ruhu'' denilen sahte uzlaşma çabalarının anlamı budur. Çünkü, Erdoğan-AKP kliği, iktidardan düşmenin eşiğindeyken ancak CHP’ye tutunarak bu dönemi atlatabileceğini gördü. Can havliyle CHP’ye tutundu. CHP yönetimi de, büyük bir siyasal hata yaparak AKP'ye olumlu yanıt verdi ve İslamcı iktidarın ömrünü uzattı. 

Öyle anlaşılıyor ki, CHP darbelere karşı olduğunu göstermek ve bunu kanıtlamak gibi gereksiz bir kompleksle hareket etti. Belli ki, kendisinin ne söylediğinden çok, rakibinin, liberal ve dinci yazıcıların ne dediğini önemseyen CHP yönetimi, saçma bir kaygıyla kendisine “darbeci'' denmesinden korktu. Değilse, durum daha vahim demektir.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu –çok gecikerek de olsa- nihayet “Artık Yenikapı ruhunun yanında değiliz'' diye partisinin pozisyonunu yeniden tanımladı. Bu açıklamaya Erdoğan’ın yanıtı gecikmedi. Bu Cumartesi günü Rize’de konuşan Erdoğan, şunları söylüyordu:

"Yenikapı buluşmasını biz düzenledik. İktidar partisi davet ettik, tereddüt etmedi evet dedi. Sayın Bahçeli de kabul etti. Kılıçdaroğlu önce kabul etmedi, son günden bir gün önce olumlu cevap verdi. (Şimdi) Böyle bir Yenikapı ruhundan yana değilim diyor. Olsan ne yazar olmasan ne yazar. Senin olup olmaman bir şeyi değiştirmez. Oradaki 5 milyon ne diyor bizim için o önemli. Aynı anda tüm Türkiye de ekranlardan izledi, 10 milyon. Bizim için o önemli."

İşte bu kadar!.. Belli ki, Erdoğan, kendileri için altın değerindeki zamanı kazanmıştı. AKP her kritik eşikte takındığı tutumu tekrarlamış, yine takiye yapmıştı. İki yüzlü bir tutumla şartları kendi lehine çevirinceye kadar gerçek niyetini gizlemiş, sonra asıl tutumunu ortaya koymuştu; “Olsan ne yazar olmasan ne yazar''! 

Erdoğan ve AKP’ye, bu ülkenin ilericileri, cumhuriyetçileri ve solcuları ile bir daha böyle alay etme ve onları aşağılama fırsatını tanınmamalıdır. Bilinmeli ki, bu fırsatı tanıyanlar sittin sene iktidar olamazlar.

Keskin Kalem

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri

Kamu çalışanlarının dikkatine: Servis kalktı, fazla mesai yasaklandı ve izinler kullandırılacak!
Dünya'dan onay aldı: İşte Türkiye’nin en iyi hamur lezzeti!
Özel'den Tokat'taki patlama ile ilgili açıklama
Özgür Özel'den Tokat'taki patlamaya ilişkin açıklama geldi!
Ünlü peynir markasında bakteri tespiti, tüketicileri alarma geçirdi! Ürünler raflardan toplanıyor!