Önceki hafta iktidarın uygulamalarını eleştiren "Akademisyenler Bildirisi" ne imza atan öğretim üyelerinden Esra Mungan, Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy'un tutuklanmasıyla imza polemiği tekrar gündeme geldi. Tutuklamaların ardından, ''Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı yeni bildiriye imza atan emekli profesör Baskın Oran, “Onur diye bir şey var'' diyerek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a dava açtı.
“Bu ağır hakaretleri ne bir şahıs olarak kaldırabilirim, ne de bir bilim insanı olarak'' diyen Oran dava açmasının nedenini, “Erdoğan imzacıları terörizme destek vermekle suçladı, Yargı başta olmak üzere çeşitli yerlere hedef gösterdi ve değil bir cumhurbaşkanının ağzına, hiç kimsenin ağzına yakışmayacak laflar kullandı'' şeklinde açıkladı.
Dava dilekçesinde de "Erdoğan’ın, hukuka aykırı sözleri ve imzacı akademisyenlere yönelik idari ve cezai yaptırımlar uygulanması konusundaki talimatlarının davacının ifade özgürlüğü ve kişisel özerklik hakkının ihlal edildiği, kişilik haklarına haksız saldırıda bulunulduğu" savunuldu.
Oran, tazminat olarak Erdoğan’ın dört konuşmasının her biri için 2 bin 500 TL’den toplam 10 bin TL istendi. Halen Mülkiye’de lisansüstü dersi veren Oran’a göre göre bu bir ilk.
Bilindiği gibi; aralarında Baskın Oran'ın da bulunduğu bir kısım liberal ve sol liberal aydınlar, "askeri vesayete son verdiği ve ülkeyi demokratikleştirdiği" gerekçesiyle Erdoğan'ı ve AKP iktidarını desteklemişlerdi. Bu kesim, 12 Eylül 2010 Anayasa referandumunda, "Yetmez ama evet" sloganıyla simgelenen bir kampanya yürüterek iktidara oy verilmesi yönünde çağrı yapmışlardı. Toplumsal direniş refleksinin kırılmasında ve Erdoğan-AKP diktatörlüğünün kurulmasında önemli payı olan, çoğu sol kökenli liberallerin faydasız son pişmanlıkları ise, muhalif kesimlerde hem komik bulunuyor hem de tepki çekiyor.