Yıldız Akalın ABC Gazetesi için yazdı...
Dünya bir Korona Virüsü salgınının tehdidi ile boğuşurken, Türkiye sağlık bakanının geç saatlerde vereceği bilgilere odaklanmıştı.
Bu salgın ta baştan, sağlık insanlarınca, tüm dünyayı saracağı uyarısı yapıldı.
Dünya Sağlık Örgütünün, tüm ülkelere önerisi; ‘’TEST TEST TEST’’ oldu.
İktidar, Aralık sonunda bu salgının ortaya çıkmasına rağmen, binlerce insanı Şubat-Mart aylarında Umreye gönderip, dönüşlerinde Virüsü yurda yaymalarına göz yumarak suç işlediler.
Otobüslerle karantinaya götürülen hastaların yolu polis otosuyla kesilip, torpilli bir hastanın polislerce alınıp götürülmesini höt hötçü içişleri bakanının döneminde yaşandı.
Gece yarısı öğrencileri yurtlarından atılarak yerlerine Umrecileri almalarını bu iktidar yapabilirdi.
Cumhuriyet döneminde, ekonomik yokluklara rağmen; verem, sıtma, kolera gibi hastalıkların aşısını üretiyor, dışarıya bile satıyordu.
AKP İktidarı, cumhuriyetin tüm birikimlerini yok etme amacıyla iktidara getirildiği için aşı üretimini ve kurumlarını da kapattı. (Hıfzıssıhha Enstitüsü)
Bütün ülkelerin hükümet başkanları, devlet başkanları bu salgın hakkında yetkili kurullarını ayırım yapmadan sağlık, ekonomik, sivil toplum örgütleriyle önlem ve çözümlerini yurttaşlarına aktararak açıkladılar.
Medya önüne çıkarak vatandaşlarına hem moral hem de güvence verdiler.
Bizde ise her konuda tek karar verici olarak, AKP’li Cumhurbaşkanı, sığınmacıları kar-kış demeden batıdaki sınır kapılarına yığarak AB’den para koparmak gibi devlet adamlığını (!) yeğledi.
AB’den istediğini alamayınca geri döndü, virüsü dert edinmedi.ve Sarayına kapandı.
Her gün bir-kaç kez çıktığı TV’lere çıkmadı, Saray dezenfekte edilerek önlem alındı.
Sonra Cuma namazı reklamına çıktı.
Çarşamba akşamı, virüs korkusuyla Saray yerine, yıllardır kapısından geçmediği Çankaya Köşküne giderek sadece, yandaş iş adamlarını, ATO Başkanını sevindiren devlet desteğini müjdeledi.
İşçiye, öğrenciye, işsize, küçük esnafa evden çıkmamayı, dua etmeyi, isterlerse camilerde namaz kılmalarını önerirken, şehitler döneminde yaptığını tekrarlayarak yandaş iş adamlarını sevindirdi
Kanada Başbakanı yurttaşlarına: ‘’Parayı düşünmeyin, işimi kaybeder miyim diye korkmayın!’’ Dedi.
Erdoğan, ‘’65 yaş üzeri yurttaşlara kolonya ve maske’’ sözü verirken, beş vakit namaz öğütledi.
Bu salgında tek karar verici Partili Cumhurbaşkanı olarak, Tabipler Odasını, Türk Eczacılar Birliğini sendikaları, Sivil Toplum Örgütlerini ve muhalefeti dışladı.
’’İhtiyaç Akçesi’’ denilen, ülkenin çok zor günleri için Merkez Bankasında tutulan parayı Erdoğan ve Damat Berat’ın yetkisindeki Varlık Fonuna aktarmıştı.
Bu para 31 Mart seçimlerinde AKP için harcanırken, bir kısmı aile fonlarına aktarıldı.
O nedenle AKP iktidarı istese de bu salgına yeterli parayı ayıramazdı.
Her zaman yaptığı gibi yine halkı değil, yandaşlarını düşündü.
Muhalefet bu gerçeği bildiği halde vatandaşlarla paylaşamadı. Hep o iyimser tavrını sürdürdü.
Bu salgın felaketinde en doğru tavrı TELE1 ve Merdan Yanardağ göstererek dik duruş gösterdi.
‘’Siyasal İslam, varlığını sürdürebilmek için her türlü insanlık dışı, ahlak dışı yola başvurur!’’. Kuralını unutan muhalefete de yol gösterdi.
Her şeye rağmen, nice badireleri atlatmış Türk Halkı, Koruna Virüsü kadar tehlikeli ve acımasız Siyasal İslam’ı yenecektir.
Siyasal İslamcılara tekrarlamaktan bıkmadıkları bir Arap sözünü anlayacakları dilde hatırlatalım:
Men Dakka Dukka!
Ektiğini mutlaka biçecektir…