Karar yazarı Yusuf Ziya Cömert, çiftçilerin son dönemde artan üretim sorunlarına dikkat çekerek, Tarım Kanunu’nun 21. maddesini gündeme getirdi. Cömert şöyle yazdı:
"Yaptığı Kanunu Yiyen Devlet"
Çiftçiler, aylarca emek verip para harcadıkları domateslerini, kavunlarını, karpuzlarını tarlada çürümeye bırakıyor ya da kamyonlarla araziye döküyor. Neden mi? Maliyetleri kurtarmıyor. Sanayi tipi domatesi 3,5 liradan almayı taahhüt eden tüccar, fiyatı 1,5 liraya indirmiş. Tarımsal girdilerin -gübre, ilaç, tohum, mazot, işgücü- fiyatı ortalama yüzde 68 artarken, tarımsal ürünlerin fiyatı düşmüş.
Bu nasıl düzelir? Doğru bir üretim planlamasıyla. Peki, kim yapacak bu planlamayı? Çiftçi yapamaz. Çiftçi, bu seneki domates fiyatına bakar, domates iyi para etmiş, haydi ekelim domates. Sene sonunda ise domates ihtiyaçtan fazla, fiyat düşer, çiftçi zarara girer.
Bu planlama işini Tarım Bakanlığı yapmaz mı? Sanki ona düşer. Tarım ve Orman Bakanlığında 2020 itibarıyla 65 bin 46 personel çalışıyor. Bakanlık genel toplamında ise 140 bin 786 personel var. O kadar personelin içinden birkaç yüz tanesi tarımsal planlama işiyle meşgul olsa, sorun bu boyutlara varmayabilirdi. Bakanlık bu işle ilgilenmiyor mu?
Devletin ya da TBMM’nin yaptığı kanunla teminat altına aldığı tarımsal desteklerle de çözülür bu işler. Tarımsal üretim önemli; beka meselesi gibi bir şey. Çiftçi ekmezse ne yiyeceksin? Öyleyse, üreticiyi zarardan kurtaralım, üç beş kuruş kara geçirelim diye düşünerek yasama organı kanun yapmış.
Tarım Kanunu madde 21: "Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz." Bu yıl gayrisafi milli hasıla 1,1 trilyon doları geçti. Devlet bu miktarın yüzde birini çiftçiye ödüyor mu? Ödemiyor. Ödemesi gerekenin ortalama yarısını ödüyor. Tarım Kanunu 2006’da çıktı. 2006’dan bugüne kadar hiç uygulanmadı. Bu demektir ki devlet, 2006’dan beri çiftçinin, köylünün parasını yiyor. Kanunla teminat altına alınmış hakkını yiyor. Bir bakıma kanunu yiyor. Kendi anayasasını çiğneyen, kendi kanununu çiğnemez mi? Çiğniyor."