Yaşamının büyük bir kısmını su altında geçiren bir canlı düşünün. Solungaç benzeri organlarıyla nefes alır; sonunda sudan karaya çıkar ve yeni bir dönüşüm sonrasında da kanatlanarak uçar. Suda dikkat çekici bir özelliği olmayan bu kahverengi küçük yaratık başkalaşım sonrasında iri, göz alıcı muhteşem bir güzelliğe sahip olur.
Gövdesindeki canlı kanatlarındaki yanardöner renkleriyle tanıdığımız, bir çoğumuz için de uğur sembolü olan bu olağanüstü evrim ‘Yusufçuk’ böceğinin öyküsüdür. Görsel çekiciliğinin yanı sıra doğayı yaklaşık bin ayrı petek gözü sayesinde gören yusufçuklar aşırı duyarlı ve algılaması yüksek canlılar olmasıyla da insanoğlunu şaşırtırlar.
Yusufçuğun hayatındaki, bu olağanüstü değişim sanatçı, tasarımcı ve akademisyen Ayşe Fıçıcıoğlu’na ilham kaynağı olur, böceğin su altındaki ve üstündeki yaşantısını tasarımlarıyla anlatmak için yola çıkıyor. Fıçıcıoğlu, küçük canlının su altındaki ilk hayatını betimlerken geleneksel Türk el sanatlarından ‘’yorganlama’’ ile ‘’keçeleme’’ tekniklerini kullanırken, yusufçuk için ise uçuculuk hissi vermek için yine geleneksel Türk sanatlarından ‘’iğne oyası’’, örme, boyama ve çeşitli giysi süsleme tekniklerini kullanır.
Aynı yusufçuk böceğinin dönüşümü gibi sanatçı da artık tozlu raflarda yer alan unutulmuş el sanatlarını kullanarak giyilebilen, modern sanatsal tasarımlarıyla bizi mucizevi bir dönüşüm yolculuğuna çıkarır.
Sanatçı sizleri bu görsellerin şahitliğinde kendi başkalaşım yolculuğunuzu esinlenmeye ve yaşamın mucizelerine tanıklık etmeye davet ediyor.