Altın madenciliğinde kullanılan siyanürün tarihçesi 1887'ye kadar uzanmakta olup, modern teknikler ve yöntemlerle 1969'da ABD'de yaygınlaşmıştır. Siyanürün çevresel ve toplumsal etkileri göz önüne alındığında, alternatif yöntemler araştırılmaktadır. Altın madenciliğindeki başarılı uygulama örnekleri arasında Kanada ve Avustralya'nın çevreye duyarlı yaklaşımları ön plana çıkmaktadır. Ancak, Güney Amerika, Endonezya ve gelişmekte olan ülkelerdeki altın madenciliği, ciddi çevresel ve sosyal sorunlara neden olmaktadır.
Altın madenciliği sektöründe kazaların önlenebilmesi için etkin risk değerlendirmeleri, iş sağlığı ve güvenliği prosedürlerine uyum, eğitim, denetimler, kaliteli ekipman kullanımı gibi önlemler gerekmektedir. Çevre dostu teknolojilerin kullanımı mümkündür, ancak geniş kapsamlı uygulanmaları için zaman gerekmektedir.
Siyanür yerine kullanılabilecek alternatif reaktifler arasında tiyosülfat öne çıkmaktadır. Tiyosülfatın kullanımı, çevresel riskleri azaltabilir ve iş güvenliği açısından daha güvenli bir seçenek sunabilir. Ancak, bu alternatif yöntemlerin henüz ekonomik ve yaygın bir şekilde uygulanabilir olmamaları nedeniyle, altın madenciliğindeki siyanür kullanımı devam etmektedir.
Sonuç olarak, altın madenciliği hem ekonomik hem de çevresel boyutlarıyla tartışmalı bir konu olmaya devam etmektedir. Sürdürülebilir madencilik uygulamalarının yaygınlaşması ve çevre dostu teknolojilerin daha fazla benimsenmesi, sektördeki olumsuz etkileri azaltabilir. Ancak, bu noktada dikkatli planlama, yönetim ve düzenlemelerin önemi büyük bir öneme sahiptir.