Türk Sanat Müziği'nin en büyük yorumcularından Zeki Müren'in yaşamı film oluyor. "Ayla", "Müslüm", "Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu" ve "Kesişme: İyi ki Varsın Eren" gibi yapımlara imza atan yapımcı Musta Uslu, hazırlıklara başladığını duyurdu.
Uslu, Zeki Müren’in yeğeni Özlem Güner ile anlaştıklarını belirtti.
Güner'in "Masal Tadına" kitabından yola çıkılarak Mustafa Uslu ve Özer Feyzioğlu tarafınca senaryo yazılmaya başlandı. Yapımın ilk tanıtım fragmanı 29 Eylül’de Bodrum Film Festivali’nde gösterilecek.
KİM CANLANDIRACAK?
Zeki Müren’in yaşamını kimin canlandıracağı şimdilik açıklanmazken, filmde sürpriz isimlerin olması bekleniyor. Zeki Müren’in yeğeni Özlem Güner, büyük bir mesuliyet aldıklarını söyleyerek “Herkes için ‘Sanat Güneşi’ olabilir fakat o benim güneşimdi. Onu en güzel şekilde tanıtmak, yansıtmak, gerçekleri sevenlerine aktarmak istiyorum" ifadelerini kullandı.
Türk müziğinde, unutulmaz sesi ve yorumuyla iz bırakan Sanat Güneşi Zeki Müren, Üsküp'ten Bursa'ya göç eden Kaya ve Hayriye Müren çiftinin tek çocuğu olarak 6 Aralık 1931'de dünyaya geldi. Zeki Müren, ilk musiki nağmelerini sesinin güzelliğiyle tanınan büyükbabası Şehadet Camisi müezzini Bıçkıcı Mehmet Efendi'den duyarak, 3 yaşında şarkı söylemeye başladı.
Türk sinemasında 17 filmde başrol oynayan sanatçı, sektörde en yüksek rakamlı sözleşmelere imza attı, 1955'te Arena Tiyatrosu'nun "Çay ve Sempati" adlı oyununda da başrol oynadı. Müren'in oynadığı filmlere genellikle, Berduş, Hayat Bazen Tatlıdır, Altın Kafes, Bir Yaz Yağmuru gibi, kendi bestelerinin adı verildi. Dönemin en popüler, aranılan sesi ve yüzü olan Müren, ilk sahne konserini 26 Mayıs 1955'te verdi. Sanatçı, aynı yıl Manolyam şarkısıyla Türkiye'de ilk kez verilen Altın Plak Ödülü'nü kazandı.
Zeki Müren, gördüğü ulusal ilginin yanında uluslararası alanda da dikkati çekerek, 1976'da Londra'daki Royal Albert Hall'da konser verdi ve bu salonda sahne alan ilk Türk sanatçı oldu.
Müren, 1980'de Kuşadası'nda kalp spazmı, ardından da 1983'te Paris'te kalp krizi geçirdi. Sahnelerden uzaklaşarak Bodrum'a yerleşen sanatçı, son konserini ise 1984'te geliri antik tiyatronun restorasyonuna harcanmak üzere, Bodrum Kalesi'nde verdi.
Mal varlığını Türk Eğitim Vakfı ile Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı'na bağışlayan usta sanatçı, Ajda Pekkan, Muazzez Abacı ve Muazzez Ersoy'la düetlerin yer alacağı 7 şarkıdan oluşan yeni kasetini tamamlayamadan, TRT'nin İzmir Radyosu Stüdyolarındaki canlı yayında, 24 Eylül 1996'da kalp yetmezliği sonucu hayatını kaybetti.