Tek Adam ve Parti-Devleti Modeli

Tek Adam ve Parti-Devleti Modeli

Tek Adam ve Parti-Devleti Modeli Berk YükselBirbirini denetleyen kurumların yer almadığı, hukuk ve adalet kavramlarının içinin boşaltıldığı bir “ben yaptım oldu''; “ben bilirim'' modeli. Kullanılan aidiyetler ve kutsallarla kolay sürüklenebilen cahil bir...

Berk Yüksel

Birbirini denetleyen kurumların yer almadığı, hukuk ve adalet kavramlarının içinin boşaltıldığı bir “ben yaptım oldu''; “ben bilirim'' modeli. Kullanılan aidiyetler ve kutsallarla kolay sürüklenebilen cahil bir kitle de mevcutsa yemeyin de yanında yatın...

Devletin başının bir devleti değil bir partiyi temsil ettiği yapıdır. Hakkını aramanın, farklı sesler çıkarmanın, muhalefet yapmanın, medyada yer almanın giderek zorlaştığı modellerdir. Bir gazeteci çanak sorular dışında bir soru sorunca egemen güçlere, bu mesleği gereği yaptığı normal bir şeyken; bu Ortamda adeta kahramanlık sayılacaktır.

Bu tip modeller genelde gelişmelerin onlara armağan ettiği süreçleri doğru kullanarak kurbağayı yani karşı çıkan ama durduğu yerde konuşmaktan başka bir şey yapmayanları yavaşça haşlarlar. Mutlaka dış güçler ile korkutulur ve kendi kanatlarının arasına gelmeleri beklenir. Dış güçler her dönem olabilir; uluslar arası ilişkiler ve ekonomi politik alanı dikensiz gül bahçesi değildir lakin hegemonlarca bu kamplaşma ve kutuplaşma için kullanılır. Sonucunda kendi menfaatine değişiklikler oylanır ve hegemonik iradeler halkın alkışları ile tahtlarına oturur.

“İnsan; akılla yükselir, bilgiyle büyür ve her ikisiyle itibar görür.'' Kutadgu Bilig

Bu kafada yol alan parti devleti şakşakçıları kurulacak olan hegemon yapıyı kutsarlar ve ondan nemalanırlar. Bu sistemlerde liyakate hiç bakılmaz, düşük I.Q. ve biat esas alınır.  Yaratıcı ile aldatırlar, inanç alanını sahiplenip manayı madde için kullanırlar. Geniş yığına “büyük devlet'' martavalı okunurken, yaşanan hızlı bir çöküş olur. İstihbarat merkezli, bol korku soslu, gerici kafalı, dünyadan bihaber, büyük yalan teorisinin uygulayıcısı, kolay yanlış yapabilen, dolandırıcı sistemlerdir. 

Tek adam sistemlerinde bütün icraat yetkilerini elinde toplamış bir taraflı başkan modeli vardır. Her parti-devletleri ve tek adam modellerinin sonları er ya da geç hazin olmuştur. Tarih bu tip öcüler yaratıp gücü parselleyen çok hegemon güç görmüştür. İşin acısı üç kuruşluk menfaat için yere düşen bir damla bala üşüşen karıncalar misali bu yapılardan geçinen medeni görünümlü lafebesi tırtıkçılardır.

Seçimlere katılmayan kitleler genel itibarı ile büyük çoğunlukla hegemon yapıları desteklemeyen kendini utanmadan aydın olarak da tanımlayabilenlerdir. Seçimlere katılmayıp sonradan söylenmeye kalkmak büyük bir gaflettir. Gelecek oylanırken bilinçsizce “oy vermeme'' tavrını takınanlar yazarın gözünce adeta birer haindir. Oy kullanmamak, “bana her şeyi yapmakta özgürsün'' demektir...

“Dik durabilmenin ön koşulu; bedel ödemeyi göze almaktan geçer.'' H. Gelmiş

Tek adam modellerinde tek adamın en önemli özelliği etliye sütlüye evde yapılacak yemeğe kadar her şeye karışması burnunu sokmasıdır. “Bir bildiren''dir. Bir bilen değil. Bilgi sahibi olmasa da her konuya söyleyecek bir sözü insanlara verecek bir ayarı vardır. Otorite gibi her konuda sallar durur. Her konuya vakıfmış gibi durur. Bu sebepten kimse ile karşılıklı nitelikli bir sohbetin içine girmez. Tüm bu tip modeller gür seslidir, hiddetlenir adeta aynada kendi ile kavga eder, öfkelidir.

Bizim gidişimiz de gidiş değildir; öncelikle bir durum tespiti yapmak lazımdır. Çağdaşlaşma projemiz kitlece desteklenen bir proje olamamıştır maalesef. Ellili yıllardan gelen yapılanların hasadını toplamaktayız. Eğitim dışında güçlü bir eğitim reformu dışında şu an yapabileceğimiz bir şey yok; bir de demokratik tavrımız; fikri şövalyeliğimiz ile sesimizi duyurmamız.

“Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar.'' diyor Platon. Yani doğru zamanda doğru toplumla bütünleşmezse sonucunda despotluğu doğurabilir diyor.  Evrimleşememiş toplumların her adımını anlatıyor yüzyıllar öncesinden... Evrimleşmemiş, çağdaşlaşmamış, toplumsal her kurumun yerini haddini bilip kendi köşesine çekilmediği(din, sermaye, toprak paylaşımı vs...) ve herkesin kendine her şeyi hak bildiği arsız kümelerden oluşmuş yığınların önüne en iyi değerleri bile altın tepside sunsanız kıymetini bilmeyeceklerdir.

“Gökyüzünden söz etmeleri yeryüzünü sömürmek içindir.'' M. Robespierre

Acılar çekilmeden tarih boyu zembille inen kazanımlar geçici olmuştur; oysa yüzyıllarca birbirlerinin gırtlağını sıkan yapılar bir başkasının diğerine haddini bildirmesine gerek duymaksızın kendi haddini bilmeyi öğrenmiştir. Bu noktada temel bakış açısı toplumların ve yönetimlerin evrimidir. Dünya ile korelasyonu 15. yüzyılda kopan ne üretim evrimi, ne ekonomik evrim ne paylaşım evrimi ne dinin reformu ne sanatın güzelliğin yeniden tanımlanması hakkı ile yaşanmamış yapılarda bu süreçler daha zor yaşanacaktır.

Memlekete yazık etmemek için son duraktır bu! Uçurumdan önceki son çıkıştır... Yalnızlaşmış bir ülke, yönetim biçimi Orta Doğu tipi bir model olan bir ülke tehlikelere çok açık demektir. Eğer bir dış tehdit varsa o ne istiyorsa onu yaptıklarının farkına varmaksızın hareket etmektir. Eğer bir sözde üst akıl varsa o neyi buyuruyorsa onu yerine getirdiklerinin farkına varmadan onlara yardımcı olup işlerini kolaylaştırılıyor bilmeden ya da bilerek... Açacağınız kapıdan neyin gireceğini, bir toplumu ne hale getireceğini görüp bilerek düşünerek karar vermek gereklidir. Bir zahmet iki kere düşünün...

Mantıklı düşünme baskılanıp, düşünmeme özendirilip, bolca düşman yaratılıp, “biz ve onlar'' gruplarına ayrılıp, akıl ihalesi de her konuya maydanoz tek adama bırakılınca sonuç vahamet olacaktır.  Unutulmamalıdır ki, bir düşmana ihtiyaç duyanın en büyük düşmanı; karşısındaki değil, kendisidir. İçgüdüler ile hareket eden sayısal yığınlar için artık mantık, akıl ve zekâ yoktur... İşte bu noktada söz konu olan kaybedenlerin koalisyonunun omuzlarında yükselen bir menfaat ağıdır...

“Nerede varsa bir sözde mağdur, asıl sorumlu odur''

Birey olabilmek için "Birlik" içinde bireysellik çokluk içinde kitleye benzeyip sıradanlaşmaksızın özerk ve özel olabilmek gereklidir. Birey olabilmiş insan asla “mağdurum'' demez asla ezik psikolojisine girmez; mağdurluktan bir kazanç beklemez. Umutsuzluktan umut doğurur, zira kendini bilendir o.

“Niteliksiz insan''ı güzelleme, ona yağ çekme, onu anlamaya çalışmak bahanesi ile halk dalkavukluğu yapmak ve ondan geçinmek ile onu hor görüp aşağılamak iki ayrı, tüccar uçtur ve toplun gelişimi için hiçbir fayda sağlamayacaktır. Korku aracılığı ile damıtılmış cehalet ile kitlelere kendinden farklı olana dönük nefret aşılanır.

Devir karnından konuşma devri değildir. Karnınızdan konuşmayın. Yeriniz yönünüz belli olsun. Bir babanın çocuğuna öğütleri ile ilgili bir metinde, en önemli öğüt şudur: "Evladım, insanlar senin "neyin yanında" "neyin karşısında" olduğunu bilsinler, omurgalı yaşa!" Bu öğüt: "Kutuplaş vs..." tipi avam anlayışı ile değil de; "her devrin adamı olma, karnından konuşma, "her açıdan olaya bakacağım" bahanesi ile yanardöner olma, "Ama" ekleyerek söylediğini sürekli kıvırma, hem nalına hem mıhına oynama, söylediğin sözler ile kendini net ifade et, anlaşıl, bir duruşun olsun, saygınlığını yitirme" anlamındadır.

“Büyük adam nerede ve ne zaman küçük adam olacağını bilir. Küçük adam ise küçük olduğunun farkında değildir ve bunun farkına varmaktan da korkar.'' Wilhelm Reich

Yaşamak olduğumuz karanlık ile ilgili Yılmaz Özdil ustanın bir tespiti de çok önemlidir. Gençliğini zamanında yaşayamayan kompleks sahipleri için şöyle der: "Gençliğini yaşayanın bilinçaltında kompleks, içlerinde ukde kalmaz... En vahim gençlik hatası, gençliğini yaşamamaktır... Gençliğini yaşamamış tipler tarafından yönetiliyoruz..." Bu tespitte hiç göz ardı edilmeyecek gibidir.

Seçim olan yerde dikta hiç olur mu? Deniyor bu günlerde. Olur, bal gibi de olur. Gidişimizin o yöne doğru olduğu Orta Doğu diktalarında yönetenler seçimle gelmiyorlar mı? Niye yönümüzü Orta Doğunun bataklığına çevirelim ki? Bilim ile felsefe doğruyu, sanat ile felsefe güzeli, ahlak ve toplum felsefesi ise iyiyi hedeflerken biz neye yönelip neyi hedeflemekteyiz ki?

Şarkıcı bir şarkı söyleyince, bir firma cesur bir reklam verince gazeteci anlamlı sorular sorunca “kahraman'' ilan ediliyorsa demokrasi zaten çoktan tası tarağı o topraklardan toplamış, yola koyulmuş demektir. Kuvvetler birliği hükümet sistemidir, aslında yapılmak istenen ancak unutulmamalıdır ki saraylarda devrim yapılamaz.

Sistemi kandırmak mı bir kişiyi kandırmak mı kolaydır?

Okuyun, bilgi sahibi olun ki; "slogan adamı" değil "fikir insanı" olun!

Her derde deva adeta aspirin gibi bir referandum söz konusu...

Maddelerin içeriğinin konuşulmasının istenmediği...

Bizlere son kez bir şey sorulmuş oluyor; eğer “evet'' denirse bir daha hiç sorulmayacak.

Devletin imkânları, kaynakları yanlış kullanılıyorken parti devletinin omurgası da kuruluyor.

Niye bir parti devletinde yaşamalıyız?

Kim yaşamak ister ki?

Özgürlükler sınırlansın, baskıcı bir rejim olsun niye isteyesin?

Bu gidişin sonu kötüdür...

“Koyunlardan oluşan bir ulus, kurtlardan oluşan bir hükümete yol açar.'' E.R. Murrow

Önce korku, önce güvensizlik varsa, söz söyleyemiyorsan, otosansür varsa nereden geldiği bilinmeyen “yusuf... yusuf...'' sesleri her yönde duyulmaktaysa demokrasi o noktada yok demektir. Söz söyleme hakkı, ifade hürriyeti “ama'' kabul etmez. Korku imparatorlukları yalandan doğar. Şiddetçi şiddet ister; güç karşısına güç çıksın ister. Bu sebepten her daim sakin güç önerilir. Hegemona yapılara karşı fikri şövalyenin kelimeleri keskin, duruşu omurgalı, tavrı ise ölçülü olmalıdır. Gerçek yol alış, kalabalıklara karşı olandır!

Kader gayrete âşıktır...

Tek kişiye biat etmenin gideceği nokta bellidir. Devletin aile işletmesi haline dönüşmesi böyle olur.  Parti devleti modelinin tek bir mottosu vardır: “Asla gücü bırakma''. Seviyenin düştüğü noktada kendini bu kadar “alt akıl'' olarak konumlandıranlar için tüm yapılar “üst akıl'' olacaktır. Ana akım medya denilen şey bu dönemlerde çoktan ortadan kalmıştır. Medyaya baksanız sanırsınız Norveç halkı; herkes mutluluk kusuyor, dert yok tasa yoktur... Yaratılan havuz medyaları ve gazeteci demeye dilin varmayacağı telmaşa tipler yağdanlık fonksiyonlarını sadece yerine getirirler. Havuz medyasının da kalemini, ruhunu satan insanın da ne kendine ne milletine hayrı yoktur...

Devlet-parti rejimi ülkeleri geri götürmekten başka işe yaramayan rejimlerdir. Bir aileyi sınırlı bir kitleyi haksızca kayırmaktan başka bir işe yaramaz. Her koşulda arsızca örneklerle tezin özünü kirletmeye çalışacak demagoglar çıkacaktır; işleri zaten budur. Düşünene, sorgulayana sayıp safları sıklaştırmak... Örneklerle lâfazanlık yapmak idealleri; iyi-doğru ve güzeli kirletmek amaçlıdır. Dilbazlıkla hemen hemen her şeyi meşru gösterebilirsiniz. Tez ya da antitezi savunamayan, lafebeliği ile örnek karmaşası ile topu taca atmak istemektedir.

Şimdi bir de “millet kendi devletini kuracak'' söylemi duyulmakta, “kurtuluş savaşı ile kurduğumuz neydi?'' diye sormak lazım bu art niyetli şaşkına... İşte bu tek adamı merkez alıp onu tanrılaştırma modelinin bir örneğidir. Bu tipler de en büyük tehlikedir... Tek bir kişi kış lastiğine kadar karar veremez. Çevresindekiler onu böyle Tanrısallaştıracaktır. Denildiği gibi bu yetkiyi evliyaya bile versen onu bile azdıracaktır. Böyle denetimsiz bir ülke Orta Doğu diktatörlüklerine savrulacak ve Orta Doğu ligine geri dönecektir. Esas o zaman üzerinde oyun kurmaya açık tamamen savunmasız bir alan olacaktır.

Bir oy her şeydir!

Bir şeyi basitçe anlatamıyorsan hiç anlamamışsın demektir. Yapılacak değişiklikler anlatılmayıp hatta özenle saklanıp, birçok yerde yalana başvuruluyorsa kaçak dövüşüyor demektir. Toleranssız militan demokrasi hedeflenirken unutulmamalıdır ki; dizginleri ne kadar sıkarsanız o kadar daha çok kişi özgürlüğe koşacaktır. Üst akıl pataklayan padişahlık parlatan ahmak diziler ve filmler ile milleti sersemletmeye devam ederken ar damarı çatlamış telmaşa medya istediği kadar kakofoni yapsın... İstenildiği kadar her konuda zeytinyağı gibi üste çıkılsın, istediği kadar önce söyle sonra geri al toplumu alıştır modeli mevcut olsun; istendiği kadar akıllar ile alay edilsin; tüm bu amok koşusunun da bir sonu vardır. Uyarı hep birlikte harap olmadan bitip tükenmeden, duvara toslamadan, uçurumun dibini bulmadan hep beraber nefes almak içindir. Peşi sıra başımıza gelebilecek olumsuzluklardan ciddi çekincelerimle buradan son kez uyarı vazifemi yapıyorum.

Gökkuşağı isteyen ıslanmayı göze almalıdır.

Suriye anayasası adeta hedeflenirken, toplum kin ve öfke ile karpuz gibi ortadan ikiye bölünmüş durumdadır. Bu noktadan sonra kazanan yoktur kanaatimce. Manzara-i umumiye ise felakettir. Yine de asla vazgeçilmemelidir. Devir sadece anlatma devri değildir. “Bana anlatma, göster ne yapmakta olduğunu'' devridir. Söz değil doğru fiiliyat zamanı şimdi. Yağmurdan bahsetme zamanı değil yağdırma zamanı artık. Selden önce damla olmanın zamanıdır.

Tavır olarak oy vermemek kendini yok saymaktır. Var olmamaktır, vicdansız olmaktır.

Karanlığa omuz vermektir. Kendinizi rezil etmeyin, yastığa koyduğunuzda başınızı kalbinizin ağırlığından bir ömür boyu “keşke'' demeyin...

Son kez bizlere soruluyor, ileride yine “bize de sor'' demeniz için; “o bilir'' dememeniz için bilerek düşünerek tartarak oy verin!

Evlatlarınızın gözünün içerisine bakın ve geleceğinizi oylayın...

Her şeyden önce mutlaka oy verin bu mukaddes vazifeyi yerine getirin.

Evlatlarımızın geleceği ve onların güzel düşleri için...

O düşleri gerçekleştirmek için benim oyum HAYIR’dır!

"Tek Adam ve Parti-Devleti Modeli" haberi, 14 Nisan 2017 tarihinde yazılmıştır. 14 Nisan 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Tek Adam ve Parti-Devleti Modeli haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Tek Adam ve Parti-Devleti Modeli 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 19 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 20:53 Hızlı Uyumanın Sırları: Sadece Birkaç Dakikada Uykuya Dalmanın Yolları!
  2. 20:45 Biden Yönetimi İsrail'e 1,3 Milyar Dolarlık Silah Satışı İçin Hazırlık Yapıyor
  3. 20:42 Gaziosmanpaşa'da Toprak Kayması: 14 Gecekondu Etkilendi, 70 Kişi Tahliye Edildi
  4. 20:38 Görsel Zeka Testi: Hızlı Düşünme ve Algılama Becerilerinizi Ölçün!
  5. 20:37 Sağlık Bakanı Koca açıkladı: Randevu alıp gitmeyenler dikkat!
  6. 20:33 AYM'den ifade özgürlüğü kararı alındı: Bildiri dağıtmak için artık izne gerek yok
  7. 20:33 NATO, Ukrayna'ya Askeri Destekte Kararlı: Savunma Kapasitesi Güçleniyor
  8. 20:27 Alerjik Astım: Semptomları, Tanı ve Tedavi Yöntemleri
  9. 20:19 Isparta'da Uyuşturucu Taciri Kaçmaya Çalışırken Yakalandı
  10. 20:14 Tottenham, Fenerbahçe'nin Yıldızı Sebastian Szymanski İçin Hamle Yapıyor
  11. 20:13 Apple, WhatsApp ve Threats uygulamalarını Çin mağazasından kaldırdı
  12. 20:10 Türkiye'de Yüksek Döviz Kuru: macOS mı, Windows mu? İşletim Sistemleri Karşılaştırması
  13. 20:08 ÖSYM tarafından bu hafta sonu 4 sınav yapılacak
  14. 20:03 İzmir'de Meydana Gelen Trafik Kazasında Bir Kişi Hayatını Kaybetti
  15. 19:53 20 Nisan 2024 Günlük Burç Yorumları
  16. 19:49 Türkiye Ekonomisine IMF Değerlendirmesi: Reformlar Ön Planda
  17. 19:38 Prof. Dr. Canan Karatay'dan Sağlıklı Et Pişirme İpuçları!
  18. 19:37 Milletvekillerinin tüm zamları açıklandı!
  19. 19:33 Limonlu Bisküvili Pasta: Lezzetli ve Kolay Tarif
  20. 19:30 Kartlı ödemelerde rekor kırıldı! Geçen seneye göre yüzde 126 artış gözlemlendi
ABC Kritik Haberleri