Asırlık irfan yuvalarımız gitti gidiyooo...
Yazmıştık… Hikâye eski ve uzun solukludur…
Maliye Bakanlığı Teşkilat yasasında Vergi Denetim Kurulu ile ilgili değişikliği öngören kararnamenin içine mutat üzere torba yasa manipülasyonu ile sessiz sedasız bir madde sokuşturulmuştu. Bu madde ile Hazine arazi ve emlaki üzerinde imar yetkisi neredeyse tamamen Maliye Bakanlığına verildi. Maliye, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazları farklı projeler için değerlendirebilecek; plan değişiklikleri belediyeler 3 ay içinde onaylamazsa Milli Emlak re sen onaylayabilecek.
Bir Maliye yetkilisi değişikliğin gerekçesini şöyle izah etmişti: Bugün İstanbulda Boğaza, denize nazır birçok kamu binası bulunuyor. Kamu kuruluşları, bu binalar yerine, yine kent içinde farklı bir bölgede de faaliyetini sürdürebilir. Boğaza nazır kamu binalarının bulunduğu alanların bir bölümü, imar planı değişiklikleriyle otel alanına dönüştürülüp, astronomik bedellerle satışa çıkarılabilir…
İŞTE GÜN O GÜNDÜR…
Darbeciler bu fırsatı, As. Okulların kapatılmasını, Kuvvet K.lıklarının MSB.lığına bağlanmasını öngören 669 sayılı kararname ile altın tabakta rant lobisine vermişlerdir…
Kuzey Ormanları, HESler, kentsel dönüşüm ve "nevi şahsına münhasır" özelleştirmelerden sonra sıra Boğazdaki eğitim-öğrenim, kültür ve aydınlanma yuvalarına gelmiştir...
Geçtiğimiz yıllarda binlerce Wokswagen araba hatalı çıktı. Biraz da komplo teorileri ile açıklanan bu olay sonucu Wokswagen fabrikalarını kapatmadı; hatalı araçlar toplattı; fabrikalar hatalarını gidererek üretimlerini daha da güçlü biçimde sürdürüyorlar…
Gelişen durumlara önlem almada ne zaman öfkeyle kalkıp, zararla oturmamayı ne zaman öğreneceğiz… Ya da çıkan her fırsatı zücaciyeci dükkanına giren fil misali yağmaya dönüştürmemeyi…
*Kapanıştan hemen önce son kez mezuniyetlerinin 50 nci yılını kutlayan "delikanlılar"*
ASIRLIK İRFAN YUVALARI: KULELİ VE DENİZ LİSELERİ…
Gözleri şimdi, tarihi, Şehr-i İstanbulun fethedildiği 1450 li yıllara dayanan, önce kışla, zaman zaman hastane,1845 yılından itibaren de Askeri Lise olarak hizmet veren, 7 asırlık tarihi dokusu, yaklaşık 2 asra yakın eğitim yuvası geçmişiyle Boğazın nadide gerdanlıklarından Kuleli ve 1773 den beri şanlı bahriyemizin yuvası Deniz Liselerinde... Sırada Galatasaray, Kabataş gibi irfan yuvaları da var büyük olasılıkla… Satacak bir şey kalmayınca yıldızları satarlarmış…
Telaşa lüzum yokmuş, nereden çıkıyormuş efendim Kulelinin Brunei Sultanına vs. saray olarak satılması falan… Henüz düşünmekteymiş hazretler… Tartışmanın ne sakıncası varmış, geri kafalı olmamak lazımmış…
Nihayet Savunma Bakanı Fikri Işık, 23 Nisan Meclis Kokteylinde askeri okullar kapatıldıktan sonra ne olacağı merakla beklenen Kuleli Askeri Lisesi hakkında baklayı ağzından çıkardı. Işık, Kuleli Askeri Lisesinin tarihi ön bina kısmının Kültür ve Turizm Bakanlığına verileceğini ve müze olacağını da açıkladı. Kuleli Askeri Lisesinin arazisinin büyük olduğunu söyleyen Işık, kalan kısmıyla ilgili başka bir çalışma yapıldığını belirtti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanın talimat verdiğini ifade eden Işık, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcının da bizzat konuyla ilgilendiğini kaydederek, Biz de gerekli kolaylığı sağlıyoruz dedi. Ön taraftaki tarihi binanın bir kısmının restore edildiğini şimdi, kalan kısmın da Kültür Bakanlığınca restore edileceğini anlatan Işık, okulun bulunduğu arazinin 180 dönüm olduğunu ve tarihi ön binanın dışındaki kısımla ilgili ise ne yapılacağına yönelik ayrı bir çalışma yapıldığını ifade etti. Yani önemli olan arazi…
Müze falan da yapabilirlermiş… Bunlar zaten "Yaşayan Müzeler" beyler... Ne hikmetse, hep böyle başlıyor bu iş bağlamalar... Yöntem bu…"Kurbağayı kısık ateşte pişireceksin"… Asıl niyet, boğazın tümü ile bol yıldızlı otellere, kâşanelere peşkeş çekilmesi. Oralarda bu ülkenin çocukları, halk çocukları okuyor, okumalı beyler… Onlar sizin o bol yıldızlı otellerinize giremezler…
ONLAR ZATEN YAŞAYAN MÜZELER…
Örneğin; İngilterede Eton Kolejini, geçmişi 8nci yy.a uzanan Oxfordu ya da Cambridgei, Fransada Sorbonu, İtalya da La Sapienzayı satmaya, otel yaptırmaya bir kalkın bakalım, değil İngiltere, Fransa ya da İtalya bütün Avrupa ayağa kalkar. Çünkü buraları irfan yuvaları olmaları yanında gelenekleri, tarihsel fiziki mekânları, kokuları, ağaçları, bahçeleri, yemekhaneleri, yemekleri, havuzları, spor alanları ile yaşayıp, giderek tarihi, görsel güzellik ve değerleri olan tıpkı Kuleli, Deniz liseleri gibi "Yaşayan Müzeler"e dönüşmüşlerdir.
KURTLAR SOFRASI…
Ne yazık ki; toplumsal, ulusal, tarihi değerlere saygı ve özen gösterme gibi erdemler gözünü hırs bürümüş rant lobisi için bir şey ifade etmiyor. Fırsat bu fırsat… Birilerine trilyonlarca liralık rantlar sağlayıp, bundan sebeplenmek için bundan elverişli ortam mı olur?
İstanbul gibi tarihi kentlerin kimliğini, fiziki ve sosyal dokusunu oluşturan nostalji, vefa, kadir, kıymet bilirlik gibi duygu ve birikimlerden, tanrı vergisi güzelliklerin ayırdında olmaktan bu denli yoksun olmaktan ne zaman kurtulacağız?
NE YAPMALI?
Kendisini almaya geldiklerinde arkasında kimseyi bulamayan rahibin fıkrasını biliyorsunuz değil mi?
Kabataş Lisesi, Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi ve Yüksek Denizcilik Meslek Okulu, Kandilli Kız Lisesi dernekleşerek, bir platform oluşturmuşlar. Galatasaray Üniversitesi ise zaten örgütlü.
O halde; sesli düşünürsek:
-Başta Kuleli mezunları olmak üzere İstanbul ve özellikle Boğazdaki diğer bilim, eğitim ve kültür yuvaları da, kendi platform ya da derneklerini oluşturmalarından,
-Bunların dayanışma ve işbirliğine giderek güçlü ve yaygın tepki gösterecek kamuoyunu oluşturmak için, bir üst platformda birleşerek demokratik tepki göstermelerinden başka çare yok …
Yazık, aksi takdirde kuzular kurtlara teslim edilmiş, geçmişimiz, tarihi kimliklerimiz kazınmış olacak… Mücadele gerek… Kasım 2016dan beri Beşiktaş meydanında Kuleli Açılsın mücadelesi devam ediyor… Destek gerekiyor…
(1)Umruk;Yaşayan Müzeler, AYDINLIK G. 21.06.2009
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.