Atı alan Üsküdarı geçerken Türkmeneli dramı...
Önce yakın geçmişten bazı başlıklar:
Şeriatçı vahşi katiller Suriyede Türkmenlere de saldırıyor. AKP Hükümetinin ise katilleri besleyip, bakıp silahlandırmaya devam ettiği söyleniyor. Türk halkından toplanan vergiler Türkmenleri öldürenlere gidiyor.
Irakta da aynısı oluyor. Barzani peşmergeleri ABD ordusu eşliğinde Türkmen yerleşim bölgelerine saldırırken Abdullah Gül "Onlar Şii" diyor. Türkmenler öldürülüyor, çöllere sürülüyor. Kerkükte nüfus kayıtları yakılmış, Kürtlerin çoğunlukta olduğunu göstermek için dışarıdan Kürt nüfus yığılmış. Halen de saldırılar devam etmekte. Bu katliamların sorumlularından Barzani, Ankarada AKP Kongresine şeref konuğu ve konuşmacı olarak çağırılıyor, beyinsiz yandaşlar "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye tezahürat yapıyor.
Benzer olay 2013te Diyarbakırda tekrarlanıyor.Dönemin başbakanı, Barzani ve Şivan Perver eller havada, alkışlanıyor, Emine Hanımefendi ağlıyor.
. http://www.dailymotion.com/video/xtztni_barzani-ye-a-k-p-kongresinde-turkiye-seninle-gurur-duyuyor-sloganlari_music
http://www.dailymotion.com/video/xv8n2g_akp-kongresinde-mesut-barzani-ye-turkiye-seninle-gurur-duyuyor-slogani_fun
Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala: "Hataydaki TIRlar Türkmenlere gidiyordu." Diyor…
Buna karşılık;
Suriye Türkmen Meclisi Başkan Yardımcısı Hüseyin el-Abdullah:
"Ankaradan (AKP Hükümetini kastediyor) ne başka bir yardım, ne de silah yardımı alabiliyoruz. " diyor.
Diğer bir Suriye Türkmen Meclisi Başkan Yardımcısı Abdurrahman Mustafa:
"Bakan Alanın demecini gazetelerden gördüm. Benim böyle bir yardımla ilgili bilgim yok."diyor.
Suriye Türkmen Hareketi Sekreteri Rami Karaali:
"Böyle bir yardımla ilgili bilgim yok."diyor.
Gelelim yaşadığımız günlere… Barzani alayişle Ankaraya geliyor… Damat Bey dahil malum zevatla görüşüyor… Kuzey Irak bölgesel yönetimi flaması hava alanında bağımsız devlet bayrağı gibi göndere çekiliyor… Aynı flama T.C. cumhurbaşkanı ve başbakanı ile tarafların büyük memnuniyetini ifade eden görüşme fotoğraflarında yer alıyor…
Binali Bey de "Ne var bunda, ben Irak anayasasına da baktım, kendi parlamentoları falan var, devlet gibi" mealinde bir şeyler söylüyor…
Barzani Erbile dönüyor… Kerkük valisi, Irak anayasasına aykırı olarak, Kürdistan bayrağı asılması talimatı veriyor; yetmiyor " Ankarada, İstanbulda asılan bayrak, Kerkükte niçin asılmasın ki?" deyiveriyor … Sözde Kürdistan bayrağı sözde Kerkük Meclisi kararıyla tüm kamu binalarına asılıyor. Kerkükte her taraf aynı flamalar ile donatılıyor…
Bu sırada T.C. Dış İşleri Bakanı saf saf Nezircan Barzani bize böyle dememişti… diyebiliyor… Yoksa yine mi kandırıldınız be birader…
Barzani, düşük maliyetli, kar marjı yüksek Irak Petrolünün üçte birini oluşturan Kerkük petrol yataklarının tamamen üzerine oturma çabasında bir hayli mesafe almış oluyor…
Türkiyeyi yönetenlerin, bu gelişmelere göz yummakla ne gibi beklentiler içinde olduğunun düşünülmesi gerekiyor…
Öte yandan Rojavayı ilan eden PYD/YPG de ABD desteği ile Münbiçten sonra Rakkaya girmek üzere..PKK uzunca bir süredir, Musuldan Rakkaya giden yol üzerindeki Sincarda hakimiyetini pekiştirdi.
Fırat Kalkanı operasyonu, ABD Dışişleri Bakanının Türkiye ziyaretinin ariefesinde aniden bitiriliveriyor… ABD yetkilileri "Merak etmeyin biz söyleriz, sonra hem Kerkükten, hem Rakkadan, hem Musuldan çıkar giderler, şimdi IŞİDe odaklanalım" falan diyor… Ve de ABD Dışişleri bakanı bu kadar hassas bir dönemde, muhalefetle görüşme gerği görmüyor!..
Atı alan Üsküdarı geçerken, Türkiye, muhteremi abad edecek ucube rejimle yatıp kalkıyor…
Manzara bu… Şimdi gelelim ibret-âlem bir mektuba:
Türkmenler o bölgenin en aydın, en aklı başında, en onurlu topluluğudur… İşte onlardan bir aydının, pırıl pırıl bir aydının, sayın Mahir NAKİPin bir mektubu ulaştı bana, aynen aktarıyorum:
IMPR tarafından Ankarada düzenlenen Kürtler, Barış, Demokrasi ve Çözüm Modellerini Tartışıyor toplantısına katıldım. Burada Iraktan KDP, KYB, Goran ve İslami Kürt Partisinin temsilcilerinin yanında, Suriyeden ve İrandan Kürt siyasetçiler bulundu. Türkiyeden BDPden de katılım oldu. Bu masum başlık altında her ne hikmetse bütün katılımcılar Türkiyedeki Kürt açılımına hararetle temas etti. KDP adına konuşan Hemin Havramani, Türkiyenin Kürtler konusunda daha güçlü ve sürdürülebilir adımlar atmasını, demokratikleşme paketi çerçevesinde yasal ve anayasal değişikliklere daha emin ve hızlı adımlarla ilerlemesi icap ettiğini ve Öcalanın basınla daha rahat ilişki kurmasının sağlanması gerektiğini vurguladı. İbretle dinledim. Doğrusu aklımdan, Türkiyeden AKP, CHP ve MHPnin temsilcileri Erbile gidip orada Irak Türkmenlerinin sorunları konusunda bir toplantı düzenleyerek Kürtlere bazı tavsiyelerde bulunsalar, Erbil Yönetimi acaba bunu nasıl karşılar sorusu aklımdan geçmedi değil. Neyse geçelim...
Derken gündemimize tarihi! Diyarbakır buluşması düştü. Diyarbakırda büyük buluşma... Gün boyu süren töreni adım adım televizyondan izledim. Yetmedi, günlerdir medyada tartışılan bu konuyu takip ettim. Durumdan vazife çıkaranların, kelime ve ifadelerden mana bulanların ve dillerinin altından baklayı çıkaranların haddi hesabı yoktu. Erdoğanın Kuzey Irak Kürdistan Yönetimi demesi, var olan bir realiteyi ifade etmektedir. TBMMnin ilk tutanaklarında da bu kelime var. Bunda bir beis görmeyebiliriz. Ama Diyarbakır Belediye Başkanına göre bu ifade Türkiye Kürdistanını da gündeme getirmiştir, yıllardır Kuzey Irakta yaşayan! Arzu Yılmaza göre de bu, Rojavanın da batı Kürdistan olduğunun kabulü demektir. Nitekim PYD iki gün sonra Türkiye sınır kapısına yakın bir binanın üstüne yine kendi bayraklarını astılar. Daha neler ve neler...
Tabi ki bu gelişmeler Irak Türkmenlerini doğrudan ilgilendiren bir konu olmayabilir. Türkmenler elbette her şeyden önce Anavatanları Türkiyenin huzur ve sükûnete kavuşmasını can-u gönülden arzular. Ama herkes emin olsun ki bu gelişmeler Irak ve Suriye Türkmenlerini ciddi şekilde endişe ve kaygıya sürüklemektedir. Sanki bir yağma var; bölge, kapanın elinde kalacak gibi görünüyor. Sanki bir dağılma olacak, Türkiyenin gözü önünde ve biraz da hoşgörüsü ile Irak, Türkiye ve Suriye topraklarından doğacak büyük Kürdistan kurulacak ve bölgede yaşayan Türkmenler bu hengame içinde unutulup ya da eriyip gidecektir. Diyarbakır buluşmasından bu anlamın çıkarılmasına izin verilmemelidir…
Gelelim madalyonun diğer yüzüne… Erdoğanın konuşmasını dinlerken, satır aralarında Irak ve Suriye Türkmenlerini aradım; bulamadım. Kerkük, öyle bir şekilde telaffuz edildi ki Türkmen unsuru sanki yokmuş intibaını verdi. Herkes barıştan bol bol dem vuruyor. Her yere barışın gelmesi için herkes uğraşırken niye kimse aylardır patlamalarla sarsılan Tuzhurmatuya, Kerküke ve Telafere barışın gelmesini istemiyor? Haburun yanında beş sınır kapısı daha açılacaksa, acaba bir tanesi bile olsa Telafere açılacak mı, yoksa hepsi Kürdistana mı bağlanacak? Bir zamanlar Türkmen temsilcisi Rahmetli Özalın sağında, Barzani ve Talabani ise solunda otururken, bugün Irak Türkmenlerini temsil eden ITC Başkanının esamisi bile zikredilmiyor. Yıllarca Başbakanımız tarafından kabul edilen Iraklı Kürt yetkililerin sayısını bilmiyorum ama neden 2006 yılından beri Türkmen lideri Sayın Başbakanımızın huzuruna kabul edilmemiştir?
UNPOnun Genel Sekreteri Marino Busdachin Avrupa Parlamentosuna gönderdiği şikayet mektubunda Türkmenlerin genel olarak Irakta ve özel olarak da Kerkükte kaçırılmaktan korunmadıklarını, Tuzhurmatunun hedef olduğunu, arazilerinin Kerkük (Kürt) Valiliği tarafından gasp edildiğini ve bilumum Türkmenlerin asimile olmakla karşı karşıya kaldıklarını vurgulamaktadır. UNPO için önemli olan Türkmenler, Türkiye için önemli değil midir? Bu sorular, daha doğrusu buruk kaygılar sanırım bütün Türkmen aydınlarının içinden geçiyor. Bugün Tuzhurmatu iki yıldır süren patlamalar neticesinde bir hayalet şehre dönüşmüş; böylece Kerkük etrafındaki son Türkmen kalesi de düşmüştür.
Bütün bu sitemleri dile getirirken Türkiyenin güçlü bir ülke olduğundan da emin olduğumuzu unutmamaktayız. Eğer Başbakanımız, ağırladığı Barzaniden Türkmenlerin Kerkük ve Tuzhurmatuda korunmalarını istese, ya da açılacak beş sınır kapısından birisinin Telaferden geçmesini talep etse, Barzaninin hayır demesi mümkün değildir.
Türkiye önemli bir sorununu çözmeye çalışırken bir başka sorunun doğmasına sebep olmamalıdır. Dimyatın pirincine giderken, evdeki bulgurdan olmamalıyız. Her ne kadar nüfusları ve nüfuzları azsa da Irakta ve Suriyede Türkiyeye gönülden ve samimiyetle bağlı tek topluluk Türkmenlerdir. Diğerleri hep geçici çıkarları için bugün Türkiyeden yana görünüyorlar. Türkiye Demokratikleşme Paketini açarken ve açmaya devam ederken; Kuzey Irak Kürt Yönetimi ile her türlü siyasi ve iktisadi ilişkiyi kurarken, Türkiye içinde yaşayan Kürtlere barışı sağlayacak bazı haklar verebilir. Ama bu haklar ne Türkmenlerin Türkiye tarafından unutulması pahasına, ne de Barzaninin de içinde parmağının olduğu, yok olmalarına sebep olmalıdır. Türkiye, ister Bağdat yönetimiyle ister Kürt yönetimi ile ilişkilerini düzenlerken Türkmenleri kaale almak zorundadır. Türkmenlerin vebali Türkiyenin boynundadır.
Türkiye, Irak ve Suriyede yaşayan Türkmenlere önem ve rol verdiği ölçüde, merkez ve yerel yönetimler tarafından önemseneceklerdir. Türkiyede kim iktidarda olursa olsun bu tarihi realite akılda tutulmalıdır… Mahir NAKİP
Sonuç:
Gelin de Yüce önderin Sadabat Paktı ve Balkan Antantı gibi bölgesel politikalarını hatırlamayın…
Görülüyor ki; ısrarla izlenen yanlış politikaların tam tersine, bölgede Türkmeneli dramı dahil her alanda daha etkin olabilmek için Irak ve Suriye yönetimleri ile yeniden sağlıklı ve tutarlı ilişkiler kurmak gerekiyor …
İşte böyle… Takdir siz sevgili okurlarımın…
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.