Cumhuriyetin yüzüncü yılına beş kala
II. Meşrutiyet döneminde iki kez Maarif Nazırı olan Emrullah Efendi, eğitim tarihimizin önemli şahsiyetlerinden biridir...
Onun İlmin, devlet himayesinde elit bir kadro yetiştirilerek yukarıdan aşağıya geliştirilebileceğini ileri süren Tûbâ Ağacı Nazariyesi yıllarca siyaset ve eğitim hayatımızın önemli tartışma konularından biri olmuştur.
Ne var ki; Emrullah Efendi asıl şöhretini, şaka olarak söylediği Ah şu mektepler olmasa, maarifi ne güzel idare ederdim sözcüklerine borçlu.
Şaka olarak söylenmiş bu sözler, ne yazık ki zamane iktidarınca toplumsal yaşamın her alanında dehşetli ciddiye alınmış durumda…
Tıpkı ekonomide olduğu gibi…
Üretimsiz, sadece ranta dayanan ekonomi
Ar-Gesiz, özgün teknolojisiz sanayi,
İthalatsız olamayan reel üretim,
Markasız ihracat,
Akıl almaz ölçüde Net hata noksan kaleminden beslenen ne idüğü belirsiz ödemeler dengesi,
Sınırsız cari açık,
Eşitsiz bölüşüm,
Kör tuttuğunu halleder misali dolaylı vergi maliyesi,
İhalesiz kaynak kullanımı,
İşsiz gençlik,
Sendikasız emekçi,
İş güvenliğinden yoksun çalışma yaşamı,
Tarım sız topraklar,
Samansız inekler…
Tıpkı siyaset ve kamu yönetiminde olduğu gibi…
Milletsiz devlet,
Güvensiz yargı,
Liyakatsiz, ehliyetsiz bürokrasi,
Katılımsız demokrasi,
Önüne gelenin kandırdığı fütursuz ve denetimsiz iktidar,
Muhalefetsiz siyaset,
Takipsiz kalan bel altı hayâsızlıklar,
Tek adama mahkûm, dirayetsiz, inisiyatifsiz kamu yönetimi
Sayıştaysız, denetimsiz mali yönetim,
Sınırsız örtülü ödenek,
Tıpkı Ulusal güvenlik ve Diplomaside olduğu gibi…
Siyasete bulaştırılan bir ordu ve emir-komuta birliğini yitirmiş yetkisiz komutanlar,
Amiralsiz donanma,
Pilotsuz jetler,
Sahipsiz denizler, adalar
Teröristsiz bölücü terör,
Başına Osmanlı tuğlası düşmüş basiretsiz nazırlar,
İradesiz vekiller,
Diplomatsız diplomasi,
Müttefiksiz, sınırları kevgire dönmüş bir Türkiye…
Ne idüğü belirsiz milyonlarca sığınmacı,
Ve de sonuç: Çaresiz ve onursuz uluslar ilişkiler ve ulusal güvenlik politikaları…
Tıpkı medyada ve gündelik yaşamda olduğu gibi…
İlkesizleştirilen, gazetecisiz medya,
Birbirinin kopyası, tek merkezden yönetilen gazeteler, televizyon kanalları,
Ülkenin tek adam yönetiminde bölünmesinin ne kadar iyi bir şey olduğunu her akşam beyinlere kazımaya çalışan uğursuz açık oturumlar,
Her derde deva, her bi şeyi bilen sevimsiz bazı nöbetçi yorumcular,
Akılsız akil adamcıklar,
Teksas usulü gelişen, plansız, meydansız, parksız, yeşilsiz, AVM ve sefertası gibi gökdelenlerle tıkış tıkış doluşturulmuş, beton yığınına dönüşmüş ya da eciş bücüş yapılaşmış siluetsiz çirkin kentler,
İnsansız meydancıklar,
İnsafsızlaştırılan kolluk güçleri,
Fütursuz palalı, sopalı paramiliter saldırganlar,
Failsiz cinayetler,
Kıllı, kılsız her şey içinde taşımalı mitingler,
Güvensiz iletişim, yatak odalarına kadar dinlenen telefonlar,
Sanatsız toplum,
Sayısız çocuk,
Tezahüratsız maçlar,
Rakısız balık…
Tıpkı milli eğitim de olduğu gibi…
Kararsız, içeriksiz, millî siz, yazboz tahtasına dönüştürülmüş, ben yaptım olducu, her yeni gelen bakanın bir öncekini topa tuttuğu, paramparça bir eğitim sistemi,
Eşitsiz ve canına okunmuş parasız eğitim,
Bilimsiz, çocuklarımızda disleksi (öğrenme özürü) yaratan ders kitapları,
Derhal yayın yasağına uğrayan envai çeşit ahlaksızlıklar…
Matematiksiz ilköğretim,
Felsefesiz liseler,
Din dersleri hariç öğretmensiz seçmeli dersler,
Sayısız, kalitesiz ve sessiz üniversiteler,
Sporsuz gençlik, kitle halinde dopingli milli sporcular,
Ve kifayetsiz ihtiras… Tercihimiz bu mu ola…Layik miyiz bizler buna… Cumhuriyetin yüzüncü yılına beş kala!!!
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.