Kıbrıs: Yumuşak karnımıza vurmanın tam zamanı...
Neden tam zamanı?
Çünkü ülke, terör, yolsuzluk, hukuksuzluk, toplumsal kamplaşma ile karnına yumruk yemiş boksör gibi devlet krizi içinde kıvranmakta…
Ekonomik gidişat hiç açıcı değil. Türk lirasındaki devalüasyon %40’a varınca kredi faizleri katlandı; Kredi Derecelendirme Kuruluşları ile başımız belada… Devlet krizi ve Trump’ın çok uluslu sermayeyi Amerika’ya çağıran söylemleri, FED’in faiz politikaları ile kuruyan sıcak para muslukları “ekonomik sorunu” büyütmekte ve ülkeyi iyice köşeye sıkıştırmakta…
Üç dört cephede mücadele veren askerimiz bir de bunun üzerine bir tuhaf yeni askerlik yasa tasarısı eklenince moral ve disiplin, donanmamız ise bunlara ilaveten yetişmiş personeli açısından deprem yaşamakta…
Böylesine yumuşatılmış boksöre kim vurmaz?
İşte, tam bu sırada Kıbrıs’ta liderler, en kısa sürede, 'her konuda uzlaşı sağlanmadan, hiçbir konuda uzlaşı yoktur' ilkesi çerçevesinde anlaşmaya zorlanmakta…
Yumuşak karnımız üzerine oyunlar…
Yumuşak karnımız güneyimiz… Kıbrıs ve 932 km. lik sınırı ile güneydoğumuz…
Güneydoğu sınırımız sorunlar yumağına dönüştürüldükten sonra şimdi de Kıbrıs’a yüklenmekteler ..
Bölgenin sınırlarını yenileme stratejilerine hala engel olabilen taşları büyük ölçüde temizledikleri kanısındalar…
Şimdi sıra Kıbrıs’ta …
Neden Kıbrıs…
Kıbrıs Doğu Akdeniz’de devasa bir uçak gemisi olması nedeniyle küresel güçler için stratejik açıdan, doğal gaz potansiyeli ile ekonomik açıdan çok önemli…
Ama Türkiye için, yumuşak karnına bir hançer gibi uzanan konumu ve küresel güçlere karşı ulusal onur duruşu olması nedeniyle hem stratejik, hem de moral açıdan daha da önemli.
Ancak, başka bir büyük önemi daha var, Kıbrıs Türkleri ve Türkiye için…
D. Akdeniz’deki ciddi doğal gaz ve petrol yatakları… Cadı kazanına dönüştürülmüş D. Akdeniz’in doğal gaz yataklarında Kıbrıs Türklerinin hakları göz ardı edilerek, Kıbrıs Rum kesimi ile müşterek tatbikatlar yapan başta İsrail olmak üzere bazı sahildar ülkeler çok uluslu şirketlerle fink atabilmekte…(1)
Kıbrıs’ta ABD’nin de kullandığı iki İngiliz Üssü var. Dikelya ve Ağrotur (Akrotiri).1960 Anayasası ve Anlaşmalarına göre tam bir “Bağımsız Devlet” statüsünde bu üsler. CIA’in yayınladığı “World Factbook 2005”e göre(2) Akrotiri tanınmış bağımsız bir devlet. Bu devletin şimdi bir de “Kıta Sahanlığı” oluşturuldu.“1960 Anlaşmalarında olmayan bu kıta sahanlığı, enerji yatakları fark edilince ortaya çıkıverdi. Anlaşmalarda üslerin kara suları ve “Münhasır Ekonomik Alanı” olduğuna dair bir not yok. Ama bunu çağrıştıran bir bölüm var. Bundan sonraki adımda İngilizler, Akrotiri Devletinin kıta sahanlığı ve “Münhasır Ekonomik Alanı” olduğu iddialarını pekiştirecek ve sonunda kabak biz Kıbrıslı Türklerin başında patlayacak. ‘Münhasır Ekonomik Alanın’ varlığı konusunda Rumlarla İngilizler sıkı bir pazarlığa girişecekler ve adanın tümünde Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin egemenliğinin geçerli olabilmesi için İngiltere hükümetinin Rumlara destek vermesi karşılığında Rumlar bu hakkı İngilizlere verecekler.”(3)
“* İskenderun, Hayfa, Kıbrıs, Meis dörtgeni yeni doğal gaz ve petrol bölgesi. Doğu Akdeniz’in yeni siyasi ve iktisadi haritası böyle.
*İsrail açıklarında da çok zengin doğal gaz yatakları bulundu.
* Kıbrıs Rum Yönetimi Amerikan şirketleri ile birlikte önemli rezervlere ulaştı.
*İskenderun Körfezi ve çevresi enerji nakil yollarının yoğunluk kazanacağı bir alan oluyor.
*Suriye’ye sahip olan Doğu Akdeniz yataklarını, nakil yollarını ve Irak’ın Akdeniz’e çıkışını denetimi altında tutacak.
- Ayrıca Irak petrolü için K.Suriye’den Akdeniz’e çıkış yolu gerekiyor.”(4)
Yeni sürece eski sorular…
Şimdi gelin, yeni anlaşma taslağın bazı sorularla somutlaştıralım:
* KKTC devletliğinden, Kıbrıs Türk halkı milletliğinden vaz geçirtilip, “azınlık” statüsüne düşürülüyor mu?
*İki federe devlet, iki federal parlamento yerine başkanlığı dönüşümlü bile olmayan tek parlamento ile soydaşlarımızın konumunun, 1974 öncesi gibi korumasız sığıntı statüsüne dönüştürülmesi nasıl önlenecek?
* Türkiye, 1960 anlaşmaları ile elde ettiği hayati önemdeki garantörlük haklarından vaz geçirtiliyor mu?
* Jeolojik kopuşun sonucu İskenderun körfezine bir hançer gibi uzanan Dipkarpas’ın, ayrıca Maraş ve Güzelyurt’un Rumlara teslimi öngörülüyor mu?.
*Ege’de 19 adacık sessiz sedasız işgal edilmişken, harita olarak mevcut durumda adanın yüzde 36’sı Türk tarafına aitken, Annan Planı’nda bile yüzde 29 olan bu oran daha geri gidilerek, Türk tarafının toprak pozisyonu, yüzde 25’ e çekiliyor mu?
*Ayrıca anlaşma gerçekleşirse, Rumların 1974 öncesi mülkiyet haklarının tanınarak, mahkeme niteliğinde özel komisyon kurulması kararı ile KKTC’deki 30 bin dönümün tazminat ve takas yöntemiyle el değiştirmesi sureti ile 1 milyon 520 bin dönümü ise doğrudan Rum sahiplerine iade edilirken, bu günümüzdeki KKTC topraklarının yüzde 76’sının Rum uyruklulara iadesi anlamına gelirken, bu durum topraklarının yüzde 80’i eski Rum mülkü olan KKTC’de kaosa yol açarken, muhalefet milletvekilleri, Rum ve Türklerin mülk konusunda karşı karşıya gelmesinin iç savaşa yol açacağı uyarısı yaparken, yabancılar da dahil Kuzey Kıbrıs’taki mülk sahipleri endişeye kapılırken sizler neler yaptığınızın gerçekten farkında mısınız?
*Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yatakları üzerinde Kıbrıs Türklerinin Deniz Hukukundan doğan hakları gözetilip, sağlam esaslara bağlanıyor mu?
*Annan Planını referandumda onaylayan Türk tarafına söz verilmesine rağmen uygulamaya geçirilmeyen mali yardımın anlaşmaya varılması halinde başlatılması ve Kıbrıs Türklerinin sadece 200.000 kişilik bölümü için Avrupa vatandaşı sayılma havuçlarını hepimiz için küçük düşürücü bulmuyor muyuz?
*Ve de Türklerin can güvenliğinin yegane teminatı olan Türk askeri adadan çıkartılıyor mu?
Sonuç: Ucuz kabadayılıkların ciddi tavırlara dönüştürülmesi zamanlarındayız…
İşte size gerçekten ciddi bir sınav…
(1)Umruk; “Ege ve Kıbrıs sorunlarının perde arkası”, Aydınlık G., 01.09. 2011ve “Doğu Akdeniz cadı kazanı” Aydınlık G., 08.09. 2011
(2) CIA’in yayınladığı “World Factbook 2005”e göre (3) Prof. Dr. Ata ATUN,
(4) Erol Manisalı. “Suriye’de Perdenin Önü ve Arkası” Cumhuriyet G, 20.2.2012
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.