Mali disiplinin de köküne kibrit suyu: Varlık Fonu…
Milli Piyangodan sonra ÇAYKUR, Ziraat Bankası, BOTAŞ, PTT, Türkiye Petrolleri, Borsa İstanbul, Türksat, Eti Maden(Bor madenleri) gibi Türkiyenin elinde kalan en önemli milli varlıklarının hazine hisseleri bir KHKe dayanan Bakanlar Kurulu kararı ile Varlık Fonuna devredildi.
Söylendiğine göre İş Bankası ve Maliye Bakanlığının denetiminde olan ülkenin en değerli kamu arazilerinin, birilerinin tabiriyle "Kupon Arazilerin" de bu fona devri söz konusu...
Ayrıca bu varlıkların piyasa işlemlerini ve muhtemelen borsada satışını yürütecek bir anonim şirke kuruldu…
Varlık fonları; bir emtiaya ya da bir gelir fazlalığına dayanır. Ülkemizin örneğin petrol, doğalgaz vb. gibi bir emtiayı ihraç ederek elde ettiği gelir fazlası yok….
OHAL koşullarında gidilen Referandum sürecinde apar topar bu kadar büyük bir değişim yapılması son derece şaibeli, yolsuzluk tartışmalarına da yol açacak tehlikeli bir uygulama...
Fonda toplanan kaynağın, bir türlü dış kredi bulamayan Mega Projelerde,bu güne değin yerli bankalarca sağlanan kredilerle işlerini yürüten, bu projelerin müteahhitlerine yapılacak ödemelerde kullanılacağı söyleniyor…
Fonun ,yönetimine Yiğit Bulutun getirilmesi ile aslında kimin tarafından kontrol edileceğini de belirliyor…
Bir varlık fonu kurulmasının genel olarak iki temel amacı vardır:
* Ülke ekonomisinin, konjonktürel etkilerden kurtarılarak istikrarlı biçimde işlemesini sağlamak.
* Gelecek kuşaklara refah aktarabilmek.
Ulusal Varlık Fonları, çeşitli finansal varlıklara yatırım yaparak gelirini artırmayı hedefleyen, devletin sahipliği ve yönetimi altında çalışan fonlardır. Bu fonun geliri genellikle bütçe fazlalarından oluşur. Bir ülke eğer bütçe fazlası veriyorsa bu fazlayı 4 şekilde kullanabilir:
*Harcamalarını artırır.
* Mevcut vergi yükünü düşürür.
*Borçlarını erken ödemeye tabi tutabilir.
*Bir varlık fonu kurarak bütçe fazlalarını buraya aktarır ve bu fonla ulusal ya da yabancı bazı finansal varlıkları satın alıp gelirlerini artırmaya çalışarak gelecek kuşaklara refahı aktarma yoluna gidebilir.
Bu çerçeveden bakınca fonun varlıkları ve getirilerinin karşılaşacağı risklerden yüksek olması gereklidir.
Varlık fonlarının kurumlaşması olarak iki farklı uygulama söz konusudur:
*Varlık Fonları, Merkez Bankası nezdinde kurulabilmektedir. Merkez Bankaları, rezervlerini değerlendirirken benzer işlemler yaptıkları için belirli bir deneyime sahiptirler. Ayrıca Merkez Bankalarının bağımsız yapısı bu tür fonların yönetimini siyasal etkilerden uzak yürütebileceği izlenimi vermekte, dolayısıyla kamuoyu nezdinde güven yaratmaktadır.
* Varlık Fonları, ayrı bir şirket ya da idare olarak kurulabilmektedir. Bu tür bir kuruluşun, kendisini kanıtlayana kadar güven sorunuyla ve eleştirilerle karşılaşması olasılığı yüksektir.
Varlık fonunun temel dayanağı;kaynağı...
Bir varlık fonu kurulabilmesi için her şeyden önce bir varlık ya da kamu elinde oluşmuş bir gelir fazlalığı olması gerekir. Buna göre varlık fonları iki şekilde kurulabilmektedir:
* Bir veya birden fazla emtiaya dayalı fonlar: Bunlar genellikle ihraç edilen emtianın gelirleri nedeniyle oluşan bütçe fazlalarından oluşur. Tipik örnekleri körfez ülkelerinin kurdukları fonlardır. Bu fonların çoğu ihraç edilen petrolden sağlanan gelirlerle oluşturulmuştur. Norveçin kurduğu emeklilik fonu da benzer şekilde Kuzey Denizinden elde edilen petrol gelirlerinin yarattığı bütçe fazlasını gelecek kuşaklara aktarmayı amaçlamaktadır.
*Bir emtiaya dayalı olmayan fonlar: Bunlar ya dış ticaret fazlaları ile ya da emeklilik fonlarında biriken paralardan oluşturulmaktadır. Bu tür fonların tipik örnekleri Çin, Kore ve Hong Kong gibi ülkelerin kurdukları varlık fonlarıdır. ABDnin her iki örneğe de giren birden fazla varlık fonu bulunmaktadır
Türkiye Varlık Fonuna ilişkin eleştiriler;
* Türkiye Varlık Fonu, herhangi bir emtiaya ya da bir gelir fazlalığına dayanmamaktadır. Türkiyenin petrol, doğalgaz gibi bir emtiayı ihraç ederek elde ettiği gelirleriyle yaratabildiği bir bütçe fazlası olmadığı gibi cari fazlası veya fazla veren bir kamu emeklilik sistemi de yoktur. Tam tersine Türkiye, son dönemlerde azaltmış olsa da bütçe açığı ve cari açık veren, kamu emeklilik sisteminin açığını da bütçeden karşılayan bir sisteme sahiptir. Gelir fazlası olan tek kamu fonu İşsizlik Sigortasıdır. O da bu amaç için kullanılamayacak bir fondur. Özetle Türkiyenin bir varlık fonu kurmak için gerekli emtiası da gelir fazlası da yoktur.
*Fonun gelirleri sıralanmış olduğu halde giderlerinin hangi alanlara yöneleceği konusunda yasada hiçbir açıklama bulunmamaktadır. Bu durumda bu yasaya göre yapılacak gider denetiminin neye dayanarak yapılacağını çıkarmak mümkün görünmemektedir.
*Varlık Fonu için yeni bir gelir tanımlanmamakta, sadece bütçeye gidecek gelirlerin bir bölümü bu Fona aktarılmış olmaktadır. Normal olarak bütçeye aktarılan özelleştirme gelirlerinin Fona yönlendirilmesi ve bütçe gelirlerinden Fona pay verilmesi, bütçe gelirlerinin azalmasına ve dolayısıyla bütçe açıklarının artmasına yol açacak bir gelişmedir.
* Bankaların finans sektöründeki egemenliğinin azaltılması, İslami finans uygulamasının artırılması gibi bir Varlık Fonundan beklenmeyen bir takım amaçların bu çerçeveye yüklenmesi zaten sıkıntılı olan düzenlemeyi iyice sıkıntıya sokmuş görünmektedir.
* 1996 – 97 yıllarında Erbakanın koalisyon hükümeti sırasında bir uygulama popülerlik kazanmıştı: Kamu kaynak havuzu. Bütçe dışındaki kamu kesimine ait kaynaklar bu havuzda toplanmaya ve buradan harcanmaya çalışılıyordu. Bu havuza her gün yeni bir kaynak aktarılıyor, bir süre sonra bu aktarımların başka bir alandaki dengeyi bozduğu görülünce yeni kaynak arayışları gündeme geliyordu..
1980li yıllar, bütçe dışı fonların yarattığı çoklu hazine sistemine geri dönüş yılları olmuştur. Çoklu hazine sisteminin en zararlı yönü, merkezi hazinenin gelirlerinin dağılması, gider önceliklerinin kaybolması, belirli gelirlerin belirli giderlere ayrılması nedeniyle zorunlu olan bir takım giderlerin yapılamaması ve bütün bunların sonucunda kamu yönetiminde mali disiplinin ortadan kaybolmasıdır. 1994 ve 2001 krizlerini hazırlayan altyapıda bu fonların olumsuz katkısı önemli yer tutmaktadır.
Bu tür fon yönetimlerinde temel hareket noktası varlıkları risk ve getiri dengesini gözeterek kazanç amaçlı kullanmaktır. Bu işlemleri, bütçe kısıtlamaları ve parlamentonun sıkı denetimi altında yürütmek kolay değildir. Varlık fonu kuruluşunun bir nedeni de bu kısıtlamalardan kurtulmaktır.
Dileyelim bu Kurtulma Operasyonu Yağma Hasanın böreği uygulamasına dönüşmez…
.*Mahfi Eğilmez, Hazine, Remzi Kitabevi, 10. Basım, 2012.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.