Ender Helvacıoğlu
Ender Helvacıoğlu - Ellerini bırakamadılar…

Ellerini bırakamadılar…

Yıllar ve yıllar önceydi…

Beş-altı gündür Dersimin dağ köylerinde geziyordu. Gerillalarla röportaj yapacaktı, buluşmak için haber bekliyordu.

Son iki gündür mihmandarı, Dersim kökenli genç bir kadındı. Onu dağ köylerine götürüyor, köylülerle tanıştırıyor, kalacak yerini ayarlıyordu.

Konuşkan olduğu söylenemezdi. Birlikte uzun vakitler geçirmelerine karşın pek fazla sohbet etmemişlerdi. Özel bir güzelliği olduğu söylenemezdi; her genç kadın kadar güzeldi işte…

Ama farklı bir çekiciliği vardı. Neydi? Dersim gibiydi galiba. Sert, sarp, ele geçmez… Ama duru, saf, bozulmamış… Bu niteliklerin ne çekiciliği var? Vardı… Belki de buna ihtiyacı vardı.

Altıncı günün sabahı yola çıktılar. Başka bir köye gideceklerdi, üç-dört saatlik bir yolculuk yapacaklardı. Dersimin o güzelim doğasını seyrederek, yine fazla konuşmadan yürüdüler, yürüdüler…

Varacakları köy gözükmüştü. Köyün girişine 100-150 metre kala küçük bir dereden geçmeleri gerekti. Üzerinden atlayıp geçebilecekleri kadar küçücük bir dere.

İlk kim kimin elinden tuttu, bilinmez. El ele tutuşarak birlikte akan suyun üzerinden atladılar. Ama bilinen bir şey var ki, ellerini bırakamadılar.

Utanç içindeydi, ne zaman sert bir tepki gösterecek diye bekliyordu. Ama ellerini bırakamadılar…

Avucunda sanki bir serçe tutuyordu, sıcacık… Korkudan mı, ayıp bir şey yapıyor olmanın verdiği heyecandan mı, o küçük dere kadar doğal bir biçimde titreyen bir serçe… Ellerini bırakamadılar…

Ama serçeyi zapt etmemişti ki… Sıkmıyordu, sadece değiyordu, hissediyordu. Serçe uçup gitmedi, ellerini bırakamadılar…

Hiçbir şey konuşmadan el ele yürüdüler köyün girişine kadar. Dilleri tutulmuştu sanki. Yüz metre, birkaç dakika, ne diller konuştu ne gözler, sadece eller… Eller konuştu… Eller birbirine aşklarını ilan ettiler…

Yaşamının belki de en temiz, en naif aşkıydı bu. Yüz metrelik bir aşk… El ele bir yüz metre…

O akşam gerilladan haber geldi, gece bir ekip gelip onu karargâha götürecekti. Bir daha o kadını hiç görmedi. Ama o yüz metrelik yolculuğu hiç unutamadı.

***

Yıllar ve yıllar sonra, akşam bir haber düştü. 10 Ocak 2013te Parisin göbeğinde üç kadın hunharca katledilmişti.

Ağladı, ağladı, ağladı…

***

Ellerin milliyeti yoktur. 

Toplam 870 defa okunmuştur.

Ender Helvacıoğlu diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.