Ender Helvacıoğlu
Ender Helvacıoğlu - Hayat çıtayı nereye koydu?

Hayat çıtayı nereye koydu?

Önümüzde yakıcı bir sorun var ve Türkiye halkı olarak belirleyici bir mücadelenin arifesindeyiz: Başkanlık anayasasının kabul edilip edilmemesi.

Anayasa önerisinin Meclisten ve referandumdan geçmesi dünyanın sonu değil, mücadele başka aşamalarda devam eder. Önerinin Meclisten veya referandumdan dönmesi ve kabul edilmemesi de tüm sorunların çözüldüğü anlamına gelmez; mücadele daha da keskinleşerek sürecektir.

Bunların ikisi de doğrudur, ama genel doğrulardır. Başkanlık dayatmasına set çekilmesinin önemini yadsımamıza ve duyarsız kalmamıza yol açacak önermeler değildirler. Genel mücadele sürecinin içinde tarihsel bir momenttir anayasa oylaması. AKP-Erdoğan iktidarı için bir kırılma noktasına dönüştürülebilir; bu güçlü bir olasılıktır.

***

Başkanlığa set çekebilmek için halkın yarısından fazlasının hayır oyu vermesi gerekiyor. Bu demektir ki, toplumun en az yüzde 51ini kazanacak politikalar ve söylemler geliştirilmelidir.

Hayır diyeceklerini açıklayanların mevcut durumdaki toplam oyları taş çatlasa yüzde 40 ediyor. En az yüzde 10a daha ihtiyaç var. Ve bu yüzde 10, hâlihazırda AKP ve MHPye oy verenler arasından kazanılacaktır.

Demek ki AKP ve MHP tabanını da etkileyebilecek (en azından tarafsızlaştıracak) politikalara ve söylemlere ihtiyaç var. Yani sadece mevcut hayırcıları değil, tüm toplumu kapsayan ve sarmalayan politikalar ve söylemler geliştirmek gerekiyor.

Bu, tabii ki, AKPlileşmek veya MHPlileşmek anlamına gelmiyor. Böyle yaparak AKP ve MHP tabanından güç devşirileceğini sanmak büyük yanılgı olur ve tam tersine evet oylarını artırır. Mevcut AKPli ve MHPlilerin biraz AKPlilikten ve MHPlilikten uzaklaşmalarını sağlayacak politikalar ve söylemler gerekiyor. CHPli veya sosyalist olmaları gerekmiyor; şimdilik Türkiyeci olsunlar yeter.

Tayyipe, AKPye ve tabanlarına şirin gözükerek, olumlayarak hayır oylarını artıracağımızı sanmayalım. Kimse Tayyipi kandırmadı; ne ABD, ne FETÖ ne IŞİD ne de PKK. Tayyip tuzağa düşmüyor, işini yapıyor. Biz de Tayyipi kandıramayız; ama onun kandırdıklarının gözünü açabiliriz.

***

Bazı arkadaşlar da, bırakın yeni hayır oyları kazanmayı, mevcut hayır oylarını dahi sorgulayan bir çizgi izliyorlar. Hayırcıların hayır deme gerekçelerini beğenmiyorlar, dudak büküyorlar.

Sermaye düzenini sorgulamayan ve sosyalizmi hedeflemeyen bir hayırın kıymeti yokmuş… Cumhuriyeti ve laikliği savunmak için hayır demek de bir yanılgıymış. Savunulacak bir cumhuriyet ve laiklik mi kalmışmış…

Bunlar çok solcu ve çok doğru gibi gözüküyorlar ama aslında apolitik ve nihilist söylemler. Politikada, her zaman doğru olan doğrular doğru değildir. Politikanın, örneğin bilimden ve matematikten farkı budur.

Ben de çoğu kişiye basit ve kaba gelebilecek bir yaklaşım öneriyorum: Hayır de de, ne için dersen de! İster sosyalizm için de, ister demokrasi için de, ister laiklik için de, ister vatan-millet için de. Ama de!

Çünkü bu noktada hayır demek başlı başına bir olumluluk içerir. Bu olumluluğun hangi yöne doğru akacağını sınıflar ve öncüleri arasındaki bilek güreşi belirler.

Politika olması gerekene göre değil, olgulara göre yapılır. Politik mücadelede çıtaları biz (insanlar, partiler) değil, hayat koyar. Buradaki çıta da son derece net: Başkanlık anayasasına evet mi diyeceksin, hayır mı?

Referandumda sosyalizm veya sermaye düzeni oylanmayacak; başkanlık anayasası oylanacak. Bu somut durumda çıtayı daha yükseğe koymak, sadece hareketsizleşmek ve etkisizleşmek sonucunu verir. Dahası, sosyalizmi bir prangaya çevirmek anlamına gelir.

Oysa hayatın koyduğu çıtayı toplum olarak aşma olasılığımız var. Toplumu sosyalizme yönlendirebilmek için de bu olasılığı değerlendirmek, kafayı buna yormak gerekiyor.

Kısacası değerli okurlar, referandum sürecini Tayyipe tuzak olarak nitelemek de Tayyipin tuzağı olarak nitelemek de aynı sonucu verecek olan yanılgılar içeriyor.

Tayyip bu çıtayı aşmak istiyor, İslamcı faşist bir rejimi kurumsallaştırmak için. Biz de çıtayı aşmak istiyoruz, bu gidişatı tersine çevirmek için. Durum bu denli basit ve nettir.

Toplam 770 defa okunmuştur.

Ender Helvacıoğlu diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.