Ender Helvacıoğlu
Ender Helvacıoğlu - Her siyasi hareket ölümü tadacaktır, Tayyip!

Her siyasi hareket ölümü tadacaktır, Tayyip!

Her siyasi hareket ölümü tadacaktır. Canlı varlıklar için söylenmiş bir doğa yasasını toplumsal süreçlere uyarladığımızda böyle bir önerme çıkar. Ve kesin doğrudur. Siyasi hareketler de canlı varlıklar gibi doğar, büyür ve ölürler.

Milattan önce 6. yüzyıl civarında yaşamış Çinli bilge Lao Tse, Tao Te Ching (Yol ve Erdem Kitabı) adlı kitabında bu süreci çok güzel özetlemiş:

En yüksekte olan tümüyle bilinmez altta

Sonra gelir saygı sevgi

Sonra korku

Sonra nefret

(Türkçesi ve yorumu: Ömer Tulgan, Yol Yayınları, İstanbul, 1994, s.38)

Lao Tse bu dizelerde sadece süreci özetlemiyor, sürecin aşamalarının kıstaslarını da veriyor. Ama insanlar, özellikle yöneticiler, sürecin aşamalarını pek fark edemiyorlar; fark etseler bile kabul edemiyorlar, kendilerine itiraf edemiyorlar. Sınıflılığın, yöneten-yönetilen, ezen-ezilen çelişkilerinin devam ediyor oluşundan kaynaklanıyor sanırım bu. Yani fark edememek ya da kabul edememek salt bir bireysel zaaf değil, toplumsal bir olgu. Lao Tse da bu dizeleri, dünya işlerinden el etek çekip kayıplara karışmaya karar verdiğinde, bir sınır bekçisinin ricasıyla (Erdiklerini vermeden gitme usta) kaleme almış zaten. Ancak o noktada yazılabiliyor galiba böyle dizeler.

***

Neyse, biz ölüme yaklaşışın belirtileri üzerine yoğunlaşalım.

Yarı şaka yarı ciddi Murphy Yasalarını çoğumuz biliriz ve deneyimlemişizdir. Bu karamsarlık abidesi yasaların dört tanesini buraya alalım:

- Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir.

- Bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir.

- Bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır.

- Bir şeyin olma olasılığı, isteme olasılığı ile ters orantılıdır.

Bir de bunun tam zıddı yasalar var: Yhprum Yasaları (Yhprum, Murphynin tersten yazılışı). Biz bunlara Polyanna Yasaları diyelim de daha anlaşılır olsun. Onların birkaçı da şöyle:

- Bir şeyin olma olasılığı varsa mutlaka olur.

- Çalışabilen her şey, çalışır.

- Çalışamayan sistemler, yine de bazen çalışır.

Hangisi doğru? Murphy mi, Polyanna mı? Bence ikisi de doğru. Tamamen sürecin hangi aşamasında olunduğuyla ilgili. Daha doğrusu ivme ile ilgili. Olasılık (olanak, fırsat) potansiyelinin yüksek veya düşük olması diye de ifade edebiliriz.

Düşüşe geçen bir siyasi hareket Murphy yasalarına tabidir, yükselişte olan ise Polyanna yasalarına.

AKP ve Erdoğan iktidarının Murphy dönemine geçtiği hissediliyor. Böyle dönemlerde her şey ters gidecektir. İzlediğiniz politikalar geri tepecektir. Rakiplerinize yönelik uygulamalarınız bir bumerang gibi dönüp sizi vuracaktır. Yükselişteyken önünüze bin bir olanak açan uygulamalar, aynı şeyi yapmanıza rağmen, bu kez işe yaramayacaktır. Olanaklar tükenmeye, kapılar kapanmaya başlayacaktır. Krizleri fırsata dönüştürme maharetinizin yok olduğunu görüp şaşıracak, eliniz ayağınız acemi politikacılar gibi birbirine dolaşacaktır.

Tıkır tıkır işleyen çarklar -nedenini anlayamadığınız biçimde- tekleyecektir. Daha kısa bir süre önce Allah yağmur gibi lütuf yağdırırken, artık bela yağdırmaya başlayacaktır. Hatta eski lütuflar bile birer belaya dönüşecektir. (Göreceksiniz, Allahın lütfu diye nitelendirdiği şu 15 Temmuz darbe hikâyesi yakında başının en büyük belalarından biri olacak Tayyipin)

MHPye güvenir, yüzde 65i çantada keklik görürsünüz; bırakın MHPyi ikna etmeyi, kendi tabanınızın bile kafası karışıverir. Yenikapı ruhu bir hortlağa dönüşüverir. Eskiden bir one minute ile arkanızda toplanan milli irade, yedi düvele diklenseniz bile aleyhinize tecelli etmeye başlayıverir.

Tarihin tekerleği mi desek, Herakleitosun ırmağı mı, yoksa herkesin anlayacağı biçimde Allahın işi mi… ama Murphy yasalarının etkisi altındadır artık AKP-Erdoğan. Referandumdan evet çıksa dahi, o evet de başının belası olacaktır Tayyipin…

***

Eceli gelen köpek cami duvarına işer demiş atalarımız. Murphy yasalarına son derece uyan bir özdeyiş. Bu yasaların diline uyarlarsak atasözünü şöyle ifade edebiliriz: Eceli gelen köpeğin çişi mutlaka cami duvarının yanında gelir. O da iki dakika tutsun, gitsin az ötede işesin diyebilirsiniz. Yapamaz! Çünkü sorun çişini tutamamaktan kaynaklanıyor zaten.

Yani sorun, cami duvarının yanında olma talihsizliği (ters olasılık) değil, tutamadığı için altına etme mecburiyeti. Daha doğrusu ecelin yaklaşıyor oluşu. Ecel geldiyse, her duvar cami duvarı. Bir adım ötesi de musalla taşı.

Yaşlanan kişi/hareket mecburiyetlerden söz etmeye başlar. Çünkü olasılıkları değerlendirecek güçten artık yoksundur ve mecburiyetlere sığınır; mecburiyetlere mecbur kalır.

Zamanın oku ileriye doğru. Geçmiş değiştirilemez, bir mecburiyettir; ama geleceğe müdahale edilebilir. Gelecek dinamik hatta kaotiktir, olasılıklarla doludur. Örneğin devrim bir mecburiyet değil olasılıktır; o nedenle gerçektir. Mecburiyetler artarsa olasılıklar azalıyor demektir. Mecburiyet ile olasılık arasında ters orantı var. Mecburiyetin mutlak, olasılığın sıfır olduğu nokta ise ölümdür.

Tayyipin mecburiyetleri artıyor, olasılıkları azalıyor; bu nedenle Murphy yasalarına tabi. O halde ona sonul olasılığı (daha doğrusu mecburiyeti) anımsatalım: Her siyasi hareket ölümü tadacaktır, Tayyip!

***

Bir yasa da bizden: Eceli yaklaşanın Azraili bol olur.

Peki, bu bir Murphy yasası mı Polyanna yasası mı? İkisi birden… Eceli gelen için Murphy, Azrail için Polyanna yasası.

Şimdi geldik cıvıl cıvıl olasılıklar dünyasına. Azrail kim olacak? Tanrının yeni lütuflarına kim mazhar olacak? Mesele bu!

Devam edeceğiz… 

Toplam 1081 defa okunmuştur.

Ender Helvacıoğlu diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.