Ya vatan ya sultanlık!
Mustafa Kemal ve arkadaşları, emperyalistler tarafından paylaşılmaya ve sömürgeleştirilmeye çalışılan, çürümeye yüz tutmuş Osmanlı İmparatorluğundan, anti-emperyalist bir kurtuluş savaşı vererek ve cumhuriyet devrimlerini gerçekleştirerek yeni bir vatan çıkardılar, Türkiye Cumhuriyetini kurdular.
Tayyip Erdoğan ve şürekâsı ise emperyalistlerin güdümündeki operasyonlar eşliğinde yıkmaya çalıştıkları cumhuriyetten gerici ve İslamcı bir Tayyipistan Sultanlığı çıkarmaya uğraşıyor. Başkanlık anayasası ile bu devletin adını koymayı hedefliyorlar.
Mustafa Kemal ve arkadaşları, sömürgeleşmenin eşiğine gelmiş bir coğrafyadan bağımsız bir vatan çıkardılar. Erdoğanlar ise bu vatanı yıkmaya çalışıyorlar; vatan yıkıcılığı yapıyorlar.
Mutafa Kemaller ortaçağda kalmış padişahlıktan bir cumhuriyet çıkardılar. Erdoğanlar ise tam tersine cumhuriyetten bir sultanlık çıkarmaya çalışıyorlar.
Mustafa Kemal ve arkadaşları, padişahın tebaası durumundaki bir ümmet toplumundan bir ulus çıkarmaya çalıştılar. Ağanın, paşanın, şeyhin, tarikat şefinin kulunu, müridini, cariyesini, özgür ve çağdaş bireye, yurttaşa, özgür kadına dönüştürmeyi hedeflediler.
Erdoğanlar ise tam tersine, yurttaşı yeniden kula, ulusu yeniden ümmet toplumuna dönüştürmenin, kadınları yeniden kafes arkasına yollamanın peşindeler.
Mustafa Kemal ve arkadaşları, Türküyle Kürtüyle, Alevisiyle Sünnisiyle tüm toplumu emperyalist tahakküme karşı birleştirdiler; birleştiriciydiler. Ortak vatanın bağımsızlığının ancak laik, demokratik bir cumhuriyet zemininde korunabileceğinin bilincindeydiler.
Erdoğan ve şürekâsı ise Türkü Kürte, Sünniyi Aleviye, dindarı laiğe kırdırmanın pususundalar. Bölücüdürler! Bu toplumdan bir sultanlık çıkarmanın ancak toplumu bölerek ve çatıştırarak olanaklı olduğunun bilincindeler onlar da.
Mustafa Kemal ve arkadaşları, kurtuluş savaşına kongreler toplayarak, meclis açarak başladılar. Cumhuriyet tarihinin en demokratik meclisiydi bu. İsteyen bu meclisin tutanaklarını inceleyebilir; orada (hem de savaş şartlarında) özgürce yapılan tartışmalar bugün dahi çoğu kişinin gözlerini yuvalarından fırlatacaktır. O meclis Osmanlı hanedanını tasfiye eden, Halifeliği kaldıran meclistir.
Erdoğan-AKP iktidarı ise, başkanlık anayasasıyla, mevcut meclisi etkisizleştirip, parlamenter rejimi rafa kaldırıp, tek adam diktatörlüğü dayatıyor. Yasamanın, yürütmenin, yargının, bütçenin, güvenlik güçlerinin, ordunun tek kişiye bağlanması, emrine verilmesi… Resmi ve toplumsal tüm denetim mekanizmalarının ortadan kaldırılması… Kısacası Tayyipistan Sultanlığı ve sultanın kullarından oluşan bir ümmet toplumu…
Ve hedeflenen bu Tayyipistan Sultanlığının, Suudi Arabistandan, Kuveytten, Ummandan bir farkı olmayacaktır. Oralar ne kadar vatan ise bu sultanlık da o kadar vatan olur. Oralar ne kadar bağımsız ise bu sultanlık da o kadar bağımsız olabilir.
Referandumda neyin oylanacağını netleştirelim: Tayyipistan Sultanlığı mı, Cumhuriyet Türkiyesi mi? Herkes aklını başına alacak ve ona göre oyunu verecektir.
Başkanlık dayatmasına Evet oyu vermek, dedelerimizin ve ninelerimizin canları pahasına verdikleri kurtuluş savaşını ve cumhuriyet devrimlerini çöpe atmak anlamına gelir. Bu dayatmaya Hayır diyelim, bu karanlık ve gerici girişimi başımızdan defedelim, sonra özgürce ve kardeşçe, dumura uğratılan toplum sözleşmemizi yeniden oluştururuz.
***
Başta Erdoğan olmak üzere AKP yöneticileri ikide bir İkinci Kurtuluş Savaşı verdikleri söylemini tekrarlıyorlar. Akılları sıra Türkiye Cumhuriyetinin kökenindeki kurtuluş savaşının mirasından -çarpıtarak- yararlanacaklar.
Bazı aymazlar da Erdoğan önderliğinde bir vatan savaşı verildiğini söyleyerek bu iddiaya çanak tutuyorlar. Bir vatan savaşı verilirken, demokrasiyi, özgürlüğü, kardeşliği, laikliği, cumhuriyetçiliği vurgulamak, diktatörlük tehlikesine dikkat çekmek, Erdoğanı eleştirmek, ABDnin oyununa gelmek anlamını taşıyormuş, vatan hainliğiymiş…
Demokrasinin, kardeşliğin, laikliğin, bilimin, cumhuriyetin, meclisin olmadığı bir vatan, nasıl bir vatandır? Böyle bir vatan yukarıda anlattığımız sultanlık olabilir ancak. Erdoğan işte bu vatanın savaşını veriyor. Erdoğanın verdiği savaş, sultanlık savaşıdır. Buna çanak tutanlar da sultanlık mevziinde yer almış oluyorlar.
Ya vatan ya sultanlık! Referandumda bu oylanacak. Gerçek vatan savaşı, sultanlık girişimlerine karşı hayır diyerek verilebilir ancak.
Kimse kimseyi kandırmasın; bu toplumun hafızası o kadar da kötü değil. Bilumum terör örgütlerini besleyip büyüten ve hem ülkemizin hem de komşularımızın başına bela eden, memleketi her türlü emperyalist girişim karşısında zayıf düşüren bizzat 15 yıllık Erdoğan-AKP iktidarıdır.
Tekrar yazıyorum: Erdoğan iktidarı, Türkiyenin, emperyalist girişimler ve terör örgütleri karşısındaki zayıf karnıdır. Vatanı terörden kurtarmanın yolu da sultanlık dayatmasını bir kez daha tarihe gömmekten geçmektedir.
***
Bu yazı için notlarımı toplarken, yeni bir KHK ile yine çok sayıda değerli akademisyenin üniversitelerinden ihraç edildiklerini öğrendim. Toplumumuzun aydın birikimine, bilime, akla saldırının yeni bir örneği daha. Biliminsanlarımıza sahip çıkıyoruz. Göreceksiniz, bu toplum onları bağrına basacaktır.
Saldırının boyutlarını görelim, ama iyimser olalım. Zorluyorlar ama Türkiyeyi Modernite öncesine döndüremezler. Bizim ülkemizde, laik cumhuriyetçilik ile vatan kurtarıcılığı ve kuruculuğu özdeşleşmiştir. Sultanlık zorlaması, yeni bir vatan ile sonuçlanacaktır. Bu saldırılara göğüs gere gere, bağımsız, özgür, laik, emekçi, eşitliğin ve kardeşliğin hüküm sürdüğü bir yeni vatan kuracağız.
Bu mücadele içinde eskisinden de daha fazla vatandaş olacağız.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.