1-7 Mart Muhasebe Haftası
Bu haftayı TÜRMOB (TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ) Muhasebe Haftası olarak belirlemiştir. Haftayı muhasebecilerin ve denetçilerin haftası olarak da anmak olanaklıdır.
Muhasebe işi ülkemizdeki kurumsal-büyük şirketleri bir yana koyarsak, uzun yıllardır vergi-sosyal güvenlik vb. işleri sunmak biçiminde yapılagelmiş, halen de büyük ölçüde böyledir. Muhasebeden yönetim süreçlerinde karar verme amaçlı yararlanmak pek yaygın değildir. Bakın İlyas Salmanın oynadığı bir filmde İyi bir muhasebeci nasıl olur? sorusu hangi biçimde yanıt buluyor. Kısa bir bölüm, izleyin lütfen.
İktisadî anlamda muhasebecilerin (bir kurumda bordrolu işçi konumunda) bağımlı çalışan muhasebeci ve denetçiler kısmını kafa emekçisi olarak, bağımsız kendi bürosunda veya şirketinde çalışanlar kısmını küçük kentsoylu (burjuva) olarak, yeminli malî müşavir veya yerli-yabancı bağımsız denetim şirketi ortakları kısmını da küçük veya orta kentsoylu olarak nitelersek yanlış olmaz sanki. Bu bağlamda herkesin sorunları sınıfına göre değişecektir kuşkusuz.
Muhasebe mesleği mensuplarının örgütü olan TÜRMOBun yapılanmasının belirlenmesinde İstanbul Mali Müşavirler Odasının (İSMMMO) ciddî – belirleyici ağırlığı vardır. TÜRMOB şemsiyesi altındaki il odalarında farklı siyasal konumlanmalar gösteren öbekler mevcut. Çağdaş Demokrat Muhasebeciler Grubu, Türkiye Mali Müşavirler Birliği (eski adıyla Ulusal Muhasebeciler Birliği), Demokratik Platform Grubu, Değişim Dönüşüm Grubu, sağ eğilimli muhasebecilerin toplandığı Meslekte Birlik Grubu vd.
Muhasebe Haftasında bu mesleğin mensuplarının önünde duran sorunları ikiye ayırmak olanaklıdır. İlki, özne olarak muhasebecilerin ve denetçilerin sorunları; ikincisi ise muhasebe işinin yapılmasına ilişkin süreçsel sorunlar.
Yukarıda sözünü ettiğimiz öbeklerin bu sorunların neler olduğuna ilişkin saptamaları ve bunların çözümlerine ilişkin yaklaşımları, kimi zaman örtüşse de ayrılıklar gösteriyor. Örneğin, ülkemizde muhasebe-denetim pastasının aslan ve kaplan payları dilimlerini yiyen uluslararası oligopol nitelikli (dört büyük olarak da anılan) muhasebe-denetim ÇUŞlarına ilişkin tutum, ülkedeki yo(lsu)zlaşmış iktisadî-toplumsal-ekolojik yapıya ilişkin tutum, TÜRMOBun yetkilerini alan, hatta TÜRMOBu fazla da ciddiye almadan kararlar alıp, uygulamaya koyan KGK (Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu) adlı kurumun varlığı ve işlevi vb. konularda. TÜRMOBun basın bildirisinin özeti aşağıdaki Ek-1de verilmiştir.
Sonuç
Muhasebecilerin-denetçilerin aralarında oluşan ve gelir yarımlarına dayalı bir kast sistemi nedeniyle olsun, farklı siyasal görüş çizgilerinde olan öbek bağlılıkları nedeniyle olsun, a) muhasebecilere-denetçilere ilişkin olarak, b) muhasebe-denetim mesleğine ve onun bir alt dizge olarak içinde yer aldığı iktisadî üst dizgeye ilişkin olarak saptanan sorunlar ve çözüm önerileri ayrılıklar ve aykırılıklar göstermektedir. Bunları meraklısı, öbeklerin örütbağlarından, toplumsal iletişim kanallarından okuyabilir.
Herşeye karşın kimi şeyleri vurgulamak yerinde olacaktır. Muhasebe – denetim mesleğini icra edenlerin bir angarya dizgesi ile yeni kölelik biçimine sürüklendikleri açıktır. Kamu idaresi organları kendi işlerini muhasebe – denetçilere yaptırtmakta, çoğu muhasebeci – denetçi bunun bedelini alamamaktadır. Bunun getirdiği psiko-sosyolojik sorunlar ve yaşam kalitesi bozulmaları da işin KDVsi!
Muhasebeciler ve denetçilerin örgütsel yapılarında egemen olan dağınıklık ve uzlaşma-diyalog vb. başat görüşler nedeniyle mücadeleleri başarısız kalmaktadır. Umarız İstanbul SMMMOnun 2016 Mayısında yapılacak seçimleri bu kısır döngünün kırılmasında bir dönüm noktası olur.
Muhasebe – denetim mesleği ülkemizde ne yazık ki, hala daha vergi-sosyal güvenlik odaklı bir iş olma niteliğindedir. Mevzuatın çok sık ve net olmayan, kargaşalı biçimde değişimi de muhasebecilere ve denetçilere mevzuatı değişmediği için keşke imam mı olsaydım? sorusunu sorduruyor. Bu aynı zamanda pek de konuşulmayan kalite konusunun bir hastalık olarak süreğenleşmesine yol açmakta, kastlaşmayı da beslemektedir. Teknik bir örnek olacak ama, fiyat sıkışmasının yaşandığı, maliyetlerin ve verimliliğin öne çıktığı, katma değer tartışmalarının olduğu bir iktisadî ortamda, muhasebecilerin ve denetçilerin çoğu, KDV iadesi ya da transfer fiyatlaması raporlarıyla uğraşagelmektedir.
Kaliteye bütünsel bakış çok önemlidir. Eğer hesap verebilirlik ilkesi ışığında ve sürdürülebilirlik raporlaması çerçevesinde, hem iktisadî, hem toplumsal hem de ekolojik kalite üç bacaklı olarak mevcut değilse muhasebe – denetim işlerinin kalitesinden söz etmek de çok yapmacık kalacaktır.
Keşke, İstanbul SMMM Odası, Muhasebe Haftasında ana ve tek panel olarak vergi konulu bir panel değil de ya da yanısıra Hesap Verebilirlik (Accountability) ve Muhasebe ve Denetimde Entegre Raporlama (GRI-V.4): Bir örnekolay olarak Artvin Cerattepe Yatırım Muhasebesi başlıklı bir panel düzenleseydi!
Çok mu şey istedik? Bu konular cıs mı? Bu konulara girilirse, 4 büyüklerin (ÇUŞların) aslan-kaplan payına mı girmiş oluruz? Yönetimle TÜRMOBun uzlaşma ve diyalogu mu bozulur? Açıkları olmayan bir yönetim yapısına sahip olduğumuz, bu nedenle de tedirgin olacağımız bir husus da olmadığını düşünmeli miyiz? Korkunun ecele yararı yok denir. Temel bu dünyadan gitme vakti gelince, yatağa girer, bebek başlığı giyer, ağzına da bir süt biberonu alır, cuk cuk emer. Kandırmayı düşündüğü melek (siz Azrail deyin) gelince, Temele gülümser ve şöyle der: Ula Temel haydi kalk attaya gideyruz, attaya!
*******************************************
(*) EK-1: TÜRMOBdan bu yılki Muhasebe Haftasında yapılan basın açıklamasında dile getirilen sorunlar ve istemleri öbekler ve özetlersek aşağıdaki biçimde toparlanabilir:
Muhasebecilere ilişkin olanlar
İdare, vergi dizgesinin üçayağından biri olan muhasebecilerin istemlerini görmezden gelmemeli; muhasebecilerin konumlarını düzenleyen 3568 Sayılı Yasa gereksinimlere göre gözden geçirilmelidir.
YMMlerin tasdikten, SMMMlerin bildirge ve malî tablo imzalamaktan doğan sorumlulukları yeniden düzenlenmelidir.
TÜRMOBun muhasebeciler için hazırladığı Sürekli Mesleki Gelişim Yönetmeliği yasallaştırılmalıdır.
Muhasebecilerin asgari ücret çizelgesi zamana endeksli duruma getirilmeli, ayrıca kamu kurumlarınca istenen belgelerin herbiri için ücretlendirme yapılmalıdır.
Uzlaşma Komisyonlarında Oda tarafından görevlendirilecek bir muhasebeci bulundurulmalıdır.
Yasal düzenlemelerdeki değişiklikler açıkça anlatılmalı ve sayılmalı, muhasebecilerin uyumu için uygun süre tanınmalıdır.
Muhasebecilerin Mali Tatilden gerçekten yararlanabilmesi sağlanmalıdır. Bu dönemde inceleme ve denetim yapılmamalı; Temmuzda verilmesi gereken bildirge ve bildirimlerin Ağustosda verilebilmesi sağlanmalıdır.
Vergi incelemelerinde muhasebeciyle ilişkide bildirim yöntem ve esaslarına uyulmalı, ayrıca muhasebeciye sorumluluk yüklenirken titiz davranılmalıdır.
Öncelikle vergi yükümlüsü, giderek muhasebeciye malî suça mali ceza ilkesinden vazgeçilmemeli; özgürlüğü kısıtlayıcı cezadan vazgeçilmelidir. Ayrıca ceza dizgesinde kasıt, ihmal, kusur, yarar sağlama vb. hususlar da yer almalıdır. Bu suçlar için mesleki hata, mesleki suç kavramları tanımlanmalıdır.
Bildirge şifresi yalnızca muhasebecilere verilmelidir.
Damga Vergisi çağdaş bir vergi olmaktan uzaklaşmış olup, muhasebecilerin sözleşme yaparak çalışmalarını teşvik etmek amacıyla mesleki hizmet sözleşmeleri damga vergisinden ayrıksı tutulmalıdır.
Serbest meslek giderleri genişletilerek yeniden düzenlenmelidir. Serbest meslek faaliyetlerinde KDV %18den %8e indirilmelidir. Meslekî faaliyette KDVyi doğuran olay tahsilâta bağlanmalıdır. Serbest meslek yıpranma indirimi (beyin amortismanı) getirilmelidir. Bilgisayar ve yazılım giderleri 2 yıl içinde amorti edilmelidir.
Stajyerlerimiz için sosyal güvenlik primi ve vergi muafiyeti sağlanmalıdır.
Eğitim ve öğretim hizmetleri ile sınırlı olmak üzere, Birliğimiz ve Odalarımız gibi kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların iktisadi işletmeleri için, Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi istisnası getirilmelidir.
Muhasebeciler sözleşme imzaladığı yükümlülerin yasal defter bilgilerini her yıl Noterler Birliğinin sistemine girdiğinden ayrıca bu bilgilerin bir kez daha İnternet Vergi Dairesi sistemine girilmesi ciddi bir iş gücü kaybına neden olmaktadır. Bu bilgilerin Türkiye Noterler Birliğinin sisteminden alınması gerekmektedir.
Meslek mensuplarımızın ihale konusu işlerde ve özel bina inşaatlarında asgari işçilik raporu düzenleme hakkı bulunmaktadır. Ancak muhasebeciler, raporda yapabilecekleri hatalar nedeniyle SGK zararına neden oldukları takdirde, oluşan Kurum zararından işveren ile müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaktalar. Ancak gerçeğe aykırılığın saptanmasında kasıt ve kusur ayrımının yapılması gerekmektedir.
Meslek mensuplarımız 4/b kapsamında sigortalı sayılmaktadırlar. 4/b kapsamındaki sigortalılar için en önemli dezavantajlardan birisi emeklilik için 9000 gün prim gün sayısının istenmesidir. Halbuki bu süre 4/a kapsamında sigortalı sayılanlar için 7200 gündür. Sosyal güvenlikte eşitlik ve tek çatı ilkesi doğrultusunda bu ayrımın kaldırılması gerekmektedir.
Ayrıca 4/b kapsamında olan sigortalılar için de aylık 100 TL prim indirimi düzenlemesi yapılmalıdır.
Sosyal Güvenlik Kurumu ve TÜRMOB çalışma yaşamına ilişkin iki önemli paydaş olup, her daim etkin bir işbirliği içinde olmaları vazgeçilmez bir gerekliliktir. Sosyal Güvenlik Kurumunun yapmış olduğu her düzenleme ve aldığı her karar Başkanlığımızı ve muhasebecileri dolaysız olarak ilgilendirmektedir. Bu itibarla mutlak surette 5502 sayılı Kanunda bir değişikliğe gidilerek SGK Yönetim Kurulunda TÜRMOBun da bir temsilci bulundurmasının sağlanması gerekmektedir.
Kurumlar arası işbirliğine gidilerek devlet kurumları tarafından bilgiler yeniden istenmemeli, TÜİK, SGK, Ticaret Sicili ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve diğer kurumlar ile GİB arasında işbirliği etkin olarak sağlanmalıdır. Bilgiye gereksinim varsa muhasebecinin etkin ve verimli kullanılması teminen verilenlerin tek bir merkezde toplanması ve ilgili kurumların bu merkezden bilgileri alması sağlanmalıdır.
Kimlik Bildirim Kanunu gereğince işyerlerinde çalıştırılan personelin en yakın kolluk kuvvetlerine bildirilme zorunluluğunun tüm illerde uygulanacak olması meslek mensuplarının iş yükünün artmasına neden olacaktır. Çeşitli kurum ve kuruluşlara, işyerlerinde çalıştırılan personelin ayrı ayrı bildirilme zorunluluğu 5838 sayılı Kanun ile kaldırılmış olup sadece SGKya yapılan bildirimler yeterli hale gelmiş, ilgili diğer kurumların SGKdan bu bilgileri elektronik olarak almaları sağlanmıştır. Bu sebeple kanuni süresinde SGKya yapılan işçi giriş ve çıkış Kimlik bildirimlerinin kolluk kuvvetlerine de yapılmış sayılması yönünde İçişleri Bakanlığı ile SGK tarafından bir düzenleme yapılmalıdır.
Meslek mensuplarımız 4/b kapsamında sigortalı sayılmaktadırlar. 4/b kapsamındaki sigortalılar için en önemli dezavantajlardan birisi emeklilik için 9000 gün prim gün sayısının istenmesidir. Halbuki bu süre 4/a kapsamında sigortalı sayılanlar için 7200 gündür. Sosyal güvenlikte eşitlik ve tek çatı ilkesi doğrultusunda bu ayrımın kaldırılması gerekmektedir.
Ayrıca 4/b kapsamında olan sigortalılar için de aylık 100 TL prim indirimi düzenlemesi yapılmalıdır.
Sosyal Güvenlik Kurumu ve TÜRMOB çalışma hayatına ilişkin iki önemli paydaş olup her daim etkin bir işbirliği içinde olmaları vazgeçilmez bir gerekliliktir. Sosyal Güvenlik Kurumunun yapmış olduğu her düzenleme ve aldığı her karar Başkanlığımızı ve meslek mensuplarımızı direkt olarak ilgilendirmektedir. Bu itibarla mutlak surette 5502 sayılı Kanunda bir değişikliğe gidilerek SGK Yönetim Kurulunda TÜRMOBun da bir temsilci bulundurmasının sağlanması gerekmektedir.
Muhasebe süreçlerine ilişkin olanlar
TTKya göre (Türk Ticaret Kanunu) bağımsız denetimin tüm iktisadî işlemleri kapsamalıdır. Denetlenecek işletmelerin büyüklüğü ise, yıllık net satış hasılatı 24 milyon TL, çalışan sayısı 50 ve üzeri, varlık toplamı 12 milyon TL. olarak belirlenebilir. Ayrıca, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanması gereken Anonim Şirketler ile Tarım Satış Kooperatifleri ve Üst Kuruluşlarının Denetlenmesine Dair Yönetmelik bir an önce yayınlanmalıdır.
Kayıt dışı ekonominin azaltılması izlencesi kapsamında bildirim dizgesi ile ilgili olarak TÜRMOB Raporu dikkate alınmalıdır.
Vergi idaresi uygulamalarında tekörneklik sağlanması için TÜRMOBun hazırladığı Uygulama Rehberi Maliye Bakanlığınca yasallaştırılmalıdır.
Vergi bildirgelerinin verilmesi ve ödenmesi konularında TÜRMOBun görüşleri alınmalıdır.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.