Prof. Dr. İ. Melih Baş
Prof. Dr. İ. Melih Baş - 10/12 Uluslararası İnsan Hakları Günü

10/12 Uluslararası İnsan Hakları Günü

1948de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin Birleşmiş Milletler tarafından kabul edildiği gün olan 10 Aralık tarihi, 1950den bu yana Uluslararası İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır. Bu sözleşmenin kabulü çok tartışmalı olmuştur. Örnekse, eşit doğmayan ve eşitsizlik içinde boğulan insanların insan hakkı veya özgürlüğünden söz edilemeyeceği vurgulanmıştır.

Anılan bu sözleşmeye dayalı olarak, 16 Aralık 1966da iki sözleşme çıkarılmış: (1) Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve (2) Medenî ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi (2 adet ek ihtiyari protokol sözleşmesi de var). Bunların ve insan haklarıyla ilgili daha sonraki sözleşme ve bildirilerin metinlerine TBMMnin web sitesinden ulaşmak olanaklıdır.

İşte bu iki sözleşme ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisine yani üçüne topluca International Bill of Human Rights denilmektedir.

Birleşmiş Milletler bu yıl 10 Aralıktan başlayan bir yıl boyunca (1966dan bu yana geçen) 50. Anma Yılı olarak bir kampanya planlamış ve bu kampanyanın sloganını ise şöyle saptamış: Bizim Haklarımız. Bizim Özgürlüklerimiz. Daima.

Bu yılki kampanya ile ilgili olarak, BM Yüksek Komisyon açıklamasında şunlar vurgulanmış: Özgürlük, uluslararası insan haklarına ilişkin yasal düzenlemelerin haklarımızı korumasının ve güvence altına alınmasının altının çizilmesi bağlamında ideal kavramdır. Bu yıl 1966da çıkarılan iki sözleşmenin 50. Yılını kutluyoruz. Bu iki sözleşme, Evrensel İnsan Hakları Bildirisi ile birlikte insanların doğuştan gelen evrensel hakları olan, medenî, kültürel, ekonomik, siyasal ve sosyal haklarımızı düzenlemektedir. Bu metinlerde düzenlenen özgürlükler evrenseldir. Bu özgürlükler temelde şu dörtlüdür: Korkudan özgürlük, isteklerden özgürlük, konuşma özgürlüğü ve de düşünce-vicdan-din özgürlüğü. Elbette dünya 1966dan bu yana değişti. Sözleşmeler ve bildiri geçmişteki on yıllar boyunca önemli rol oynadılar. Bu sözleşmeler, karşı karşıya olduğumuz dijital gizlilik, terör karşıtı önlemler ve iklim değişikliği konularına çok az bir ışık tutuyor. Ama özgürlüklere olan saygının barış, güvenlik ve gelişme için temel oluşturacağına inanıyoruz.

Dünyada bir insan hakları emperyalizminden haklı olarak söz edilmektedir. ABD ve AB yayılmacıları, vahşi veya ılımlı kapitalizmleri bağlamında, demokrasi ve insan hakları maskeleriyle, ülkelerin doğal sermayelerini, beşeri sermayelerini, sosyal ve kültürel sermayelerini talan etmektedirler.

Ne yazık ki, ülkemiz de dahil, ezilen kimi ülkelerde kimi insan hakları örgütleri de bu talana alet olmakta, çanak tutabilmektedir. Hatta bu çanakçılık, profesyonel bir iş haline gelerek, para ve ün de sağlayabilmektedir.

Bu nedenle insan haklarına toplumcu biçimde yaklaşmak için başka bir bakış, başka amaç ve özgöreve sahip örgütler gerekmektedir.

İnsan hakları konusu ele alınırken, genelde hakların ekonomi-politik olarak evrimi açısından üç kuşak insan haklarından söz edilir. Hukuk devleti bağlamında birinci kuşak insan hakları, refah devleti bağlamında ikinci kuşak insan hakları, ulusal kalkınmacı devlet bağlamında üçüncü kuşak insan hakları. Üçüncü kuşağa örnek vermek gerekirse çevre hakkı, barış hakkı, insanlığın ortak malvarlığına saygı hakkı, gelişme hakkı.

BMin de bu yılki açıklamasında vurgulanan gelişmeye yani gelişme hakkına nasıl bakmalı acaba? Onu bir sonraki yazıya bırakıp, bu yazıyı, ortalıklarda dolaşan ülkemizin G20de olduğu biçimindeki kasaba efsanesine Küresel Haklar Endeksi penceresinden bakalım.

Örgütsel amaç, yapı ve işleyişine ilişkin köktenci eleştirilerimizi saklı tuttuğumuz Uluslararası Sendikalar Konfederasyonunun (ITUC) 2015 Küresel Haklar İndeksi Raporunda 141 ülke incelenmiş. Ülkeler iyiden kötüye doğru 6 öbeğe bölünmüş: Haklar düzensiz olarak çiğneniyorsa 1, hakların çiğnenmesi yineleniyorsa 2, haklar düzenli biçimde çiğneniyorsa 3, haklar sistematik biçimde çiğneniyorsa 4, hakların çiğnenmesine ilişkin bir garanti yoksa 5 ve hakların çiğnenmesi yasaların ötesinde hukukun da dışına çıkarak oluyorsa 5+ olmak üzere.

Türkiyenin girdiği öbek hangisi dersiniz? 5+ mı, yok canım ne kadar kötümsersiniz, tabii ki 5!                               

Toplam 1100 defa okunmuştur.

Prof. Dr. İ. Melih Baş diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.