Prof. Dr. Muammer Aksoy ve tam bağımsızlık
23. Adalet ve Demokrasi Haftası izlencesinde, ölüm yıldönümü olan 31 Ocakta saygın hocamız Prof.Dr. Muammer Aksoyun anılması da vardı. Cebecideki (Ankara) gömütünün başındaki anmanın ardından Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezinde anısına bir açık oturum düzenlenmişti.
Kurucusu olduğu ADD, başkanlıklarını yaptığı Ankara Barosu ve Türk Hukuk Kurumunca ortak olarak düzenlenen bu açık oturumun başlığı Muammer Aksoyun Anısına-Uğursuz Yıllarda Hukuk idi. Uğursuz sözcüğü ile Uğur Mumcuya da bir yollama mı yapılmıştı? Her üç kuruluşu da kutluyoruz. Cefa ve sefa ikileminde sürüklenip giden toplumumuzda vefayı elden bırakmamak gerek.
31 Ocak 1990 günü Ankarada katledilen M. Aksoy aslında bir hukuk uzmanıydı. Ama buna karşın yaşamın tüm alanlarına bütünsel bakabilen bir anlayışa sahip bir aydındı. Z kuşağının (hatta kimi Y kuşağı bireylerinin de) pek fazla tanımadığı Muammer hoca kimdi sahi?
1917 doğumlu olan hocamız, Türkiyede hukuk okuduktan (1939), sonra Zürihde yaptığı doktora çalışmasının ardından Türkiyedeki akademik yaşamına başlamış. Daha sonra 1957 yılında üniversite yasası değişikliklerini protesto etme bağlamında, bir süreliğine üniversiteden ayrılıp CHPde siyasete girmişse de yine üniversiteye dönmüş. 1960 Anayasasının yapımında etkin bir rol alarak komisyon sözcülüğü yapmış. Türk Hukuk Kurumu ve Ankara Barosu başkanlıkları da yapmış. 12 Mart döneminde tutuklanıp sonra aklanan M. Aksoy, 1989 sonlarında kuruluşu tamamlanan Atatürkçü Düşünce Derneğinin kurucu genel başkanlığını yaparken, ertesi yılın başında öldürülmüş.
M. Aksoyun ölümüne ilişkin çeşitli savlar ileri sürülmüş. Tesettür vb. laiklik konusundaki tutumları nedeniyle dinci odaklar tarafından öldürüldüğü (İslami Hareket adlı bir örgütün adı geçmişti) söylenmişse de Kontrgerilla (Gladio) tarafından öldürüldüğü savı da ileri sürülmüş. İkinci sav daha açıklayıcı gözükmekle birlikte birincide belirtilen odaklar tetikçi olarak kullanılmış da olabilir.
Örneğin, aşağıda verilen ve Onunla yapılmış bir söyleşinin görsel kaydındaki konuşmalarını izleyince M. Aksoya kimlerin kızacağı da net biçimde ortaya çıkıyor.
Okurların ilgisini çekebilecek bir karşılaşmaya değinelim. Muammer Aksoy, Zürihte okurken, ilerde Enerji Bakanı olacak İhsan Topaloğlu ile tanışır ve dost olur. Daha sonra 1960ların başında yabancı petrol şirketleriyle anlaşmazlıklar olduğunda Topaloğlunun hukuk desteği istem ve yönlendirmesi ile Aksoy, petrol ve giderek madenlerin sömürülmesi konularına girmiş oluverir. Hatta M. Aksoy bu konuda yayınlar (kitaplar ve makaleler) hazırlar. 1980li yılların sonunda Türk Petrol Kanunu gündeme geldiğinde yasaya Aksoyun çok sert eleştirileri olur. Örneğin M. Aksoyun bu karşı çıkışı Gladionun hoşuna gitmemiş olabilir mi?
M. Aksoy, M. Kemal Atatürkün tam bağımsızlık yaklaşımı konusunu özel olarak incelemiş. Hoca önce, A.Ü. SBF Yayını Yavuz Abadana Armağan adlı kitapta Atatürkün Işığında Tam Bağımsızlık İlkesi adlı bir makale çıkarmış. Daha sonra onun devamı niteliğinde olan Atatürk ve Tam Bağımsızlık adlı çalışmasını yapmış (kitap olarak Gündoğan Yayınları tarafından 1990da basılmış).
Okurlarımıza bu kitabı bulup okumalarını salık veriyorum. Bu kitap çalışmasında M. Aksoy, M. Kemal Atatürkün çeşitli zaman ve yerlerdeki ifadelerinden yararlanarak bağımsızlığa bütünsel yaklaşımını ele almış. Alt yapıda da (eşdeyişle iktisadî olarak) bağımsız olunmadıkça üst yapıda (eğitim, hukuk vd. alanlarda) bağımsızlığın yeterli olup olmayacağı işlenmiş ve olamayacağı sonucuna varılmış.
M. Aksoy, ayrıca, tam bağımsızlığa giden yoldaki en önemli tuzaklardan birinin ekin yayılmacılığı (kültür emperyalizmi) ve bunun getirdiği bağımsız düşünme yeteneğinin yitirilmesi olduğunu vurgulamış.
Işıklar içinde yat, sevgideğer Muammer Hocamız…
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.