Fikret İlkiz''in Baro''ya yeni bir dinamik getireceğine inanıyorum
"Gelenek ve geleceği buluşturmak için, avukatlığın geleceği, geleceğin ve adaletin avukatlığı için, Baro Başkan adayımız Fikret ilkiz" diye başlayan bir açıklama geldi.
Altında, avukatlar; Bahri Bayram Belen, Gülendam Şan Karabuutlar, Fehmi Demir, Mebuse Tekay, Haluk inanıcı, Gülsün Sop, Kemal Aytaç, Several Ballıkaya’nın imzaları vardı. Avukatların açıklaması özetle şöyle:
“En temel insan haklarından olan adil yargılanma ve savunma hakkının kullanılmaz hale geldiği, bağımsız bir yargıdan, yargıç bağımsızlığından bahsedilemeyen, avukatların, özellikle genç avukatların iş bulamadığı, bulanların çoğunun yoksulluk sınırına mahkum edildiği, hukuka adalete ve ekmek-su gibi adalete ihtiyaç duyduğumuz olağanüstü bir dönemden, zor zamandan geçiyoruz.
Adalet için, savunma için, hak aramanın etkin kılınması için, meslektaşımız Av. Fikret İlkiz’i İstanbul Barosu Başkanlığı’na aday gösteriyoruz.”
1995 yılından beri avukatlığımı üstlenmiş, aynı zamanda dostum, kardeşim olan Fikret İlkiz, dara düşen herkese yardıma koşan adam gibi adamların başında gelenlerdendir.
Fikret İlkiz’e bu açıklama konusunda ne düşündüğünü sordum. Avukat arkadaşlarının uzun süredir başkanlığa aday olması için ısrar ettiği İlkiz’den aldığım yanıt şöyle:
"Adaylığı bu kez kabul etmemin nedeni, avukatlık mesleğine ve savunmanın gücüne olan inancımdır. Bu güce olan inançlarıyla Baro Başkanlığı'na adaylığımı açıklayan meslektaşlarımın, yıllardır aynı mücadelenin içinde birlikte olduğum tüm meslektaşlarımın güveni olarak kabul ediyorum.
İstanbul Barosu Başkanlığı'na aday olmam bağımsız bir karardır.
Bu kararı İstanbul Barosu geleneklerinin geleceğe taşınabilmesi amacıyla aldım.
Geleceği, avukat arkadaşlarımla birlikte kurmak için yola çıkıyorum.
Savunmanın gücü, hukuk ve adalet için tüm meslektaşlarımın ve tüm grupların desteğini isteyeceğim. Arkadaşlarımın mücadelemizin başarısı için destek vereceklerine inanıyorum."
1997 yılında KanalE’de Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Besim Tibuk, arkadaşım ve dostum Cevher Kantarcı ile ben "Haftanın Sohbeti" adı altında bir program yapıyorduk. Programda darbelerin kötülüğünden söz ederken, tüm darbelerden zarar gördüğümü söyledim. Besim Bey, 12 Eylül’ü de kınıyor ama, darbenin, kanın durması için yapıldığını ileri sürüyordu. Ben ise, 27 Mayıs’ı idamlar nedeniyle onaylamama rağmen, 1961 Anayasası'nı getirdiği için sonucunun iyi olduğunu belirtiyordum.
Besim Bey de ben de tüm darbecilerin "Allah cezasını versin” demiştik. Ve hakkımızda “ Askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif” ettiğimiz iddiasıyla ağır cezada dava açılmıştı. Fikret İlkiz, gazeteci olarak beni ve Cevheri savunmuştu ve sadece bizlerin avukatlığını üstlenmişti.
Savunması sonunda, bizimle birlikte Besim Tibuk da beraat etmişti.
Fikret, herkesin savunmasını üstlenmeyen, parayı hiç düşünmeyen, hak ve hukuk arayan bir avukattır.
Fikret İlkiz’in Baro Başkanlığı’nın da hakkını vereceğine ve Baro’ya yeni bir dinamik getireceğine inanıyorum.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.