Sayekten beklenen açıklama

Türkiye kaynıyor, terör, her gün gelen şehit ve sivil ölümleriyle ilgili haberler, öte yandan, pahalılık halkımızı vuruyor. Ancak gündem bu değil. CHP aşağı, CHP yukarı.

CHPnin sürekli gündemde olması insanın aklına üç ihtimal getiriyor. 

Birincisi CHP günden güne güçleniyor, iktidarı zorluyor, yani çok iyi yönetiliyor. 

İkincisi, CHP kötü yönetiliyor. Üçüncüsü ise, iktidarın ve onun yalakaları gündemi unutturmak için CHPyi sürekli öne sürüyor. Bu üçüncü olasılık her zaman geçerli, ancak ilk iki madde daha önemli gibi.

Şimdilerde, bir CHP milletvekilinin Atatürkün fotoğrafını indirmesinin ardından, CHPye "lider" arayışı da başlamış görünüyor. Olağandır, CHPliler genel başkanlarını değiştirmeyi düşünebilirler. Ancak ABDnin CHPye "lider" aradığı iddiasını kabul etmek mümkün olabilir mi? 

CHPye genel başkan seçme yetkisi herkesin bildiği gibi kurultay delegelerindedir. O delegeler de bugüne kadar, özgür iradeleri ile oy vererek genel başkanlarını seçmiştir. 

Yani CHPye genel başkan aramak, hatta genel başkanını değiştirmeye kalkmak ABDnin haddi değildir.

Basında yer alan, ABDnin CHPnin başına düşündüğü ismin halen bu partinin genel başkan yardımcısı ve sözcüsü Selin Sayek Böke olduğu, bunun için ABDye çağrıldığı iddiası hala yalanlanmamıştır.

Sayek Böke, kendisini DYPnin sonunu hazırlayan partinin başına bir günde paraşütle gelen Tansu Çillere benzetenlere kısmen karşı çıkıyor ve şunları söylüyor:

"...Çillere benzediğimi söylüyorlar. Siyaset tarzımız hiç benzemiyor. Ancak Çillere benzemek güzel bir şey. Sonuçta bu ülkeye bir kadın olarak başbakanlık yapmış biri. Ancak ben yine de Selin Sayek Böke olarak anılmak istiyorum, Tansu Çiller olarak değil

Selin hanımın ABD seyahati sırasında bu konunun gündeme getirildiği, görüşmelerde ABDnin Ankara büyükelçisinin de bulunduğu haberlerine de hala bir açıklık getirtmemiştir.

Selin Sayek Böke, konu ile ilgili iddiaları yalanlamamıştır. Ancak Selin hanım, DYPyi batırmış Tansu Çillere yalnızca ilk kadın Başbakan olduğu için benzetilmesine karşı çıkmamış, siyaset tarzlarının aynı olmadığını söylemekle yetinmiştir. 

Selin hanım ABDdeki temaslarını açıklamak, iddiaları yanıtlamak zorundadır. ABDde kendisine CHP "liderliği" önerilmiş midir, önerilmemiş midir? Varsa bu önerilere ne yanıt vermiştir. 

Selin hanımın ABD ziyaretini Cumhuriyet gazetesinden Işık Kansu kardeşim gündeme getirdi. Üç dört gün önce de, abcgazetesi.comun Washington Temsilcisi sevgili Yılmaz Polat da Selin hanımın bu seyahatinden CHPnin ABD temsilcisi Yusuf Özcannın haberi olmadığını yazdı ve bu gezinin neden gizlendiğini sordu.

Selin hanım sessiz kalmayı tercih etti ve hala bir yanıt vermedi. 

Hanımefendinin bir açıklama yapması gerekmez mi?

Bir defa şa çok iyi bilinmelidir.  CHPnin lidere değil, olsa olsa bir genel başkana ihtiyacı vardır.  Bu kararı da CHP kurultay delegeleri verir.

Lider bir günde olunmaz kuşkusuz. Günü kurtaran, işi günlük polemiklerle götüren kişilere lider denilmeyeceği bir gerçektir. Lider, ileriyi görebilen, ona göre politikalar  üreten, söylevleri ve söylemleri ile geleceği şekillendiren kişidir.
CHPnin, ve  Türkiyenin tek önderi, dünya liderlerinin önünde saygı ile eğildiği büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürktür. 

Atatürk, kendisinden sonra CHP genel başkanlığı, cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık yapmış CHPlilerin de Önderi olmuştur. Onlar iktidarları döneminde Atatürkün yarım kalan devrimlerini tamamlamaya çalışmışlar, ilkelerine sadık kalmışlardır. 

Bu nedenle de, CHPye ABDnin telkini ile genel başkan seçtirmek, seçmek hiç kimsenin haddi olmamalıdır.

CHP Mustafa Kemal Atatürkün, bağımsızlık ilkesini kabul etmiş, bu ilkeyi hep korumuş  İsmet  İnönünün, Bülent Ecevitin genel başkanlığını yapmış bir parti olarak böyle bir telkini asla kabul etmez, edemez.

Tekrarda yarar var...

CHPnin önderi vardır ve onun adı Mustafa Kemal Atatürktür. Olsa olsa, CHPnin önderinin devrimlerini tamamlayacak bir genel başkana ve kadrolara gereksinimi bulunmaktadır.  Buna karar verecek olanlar da, ABD yetkilileri değil, CHPnin kurultay delegeleridir.

Kanımca CHPnin iyi yönetilip yönetilmediği konusuna karar verecek olan da halktır.