Size nasıl inanacağız?
"Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim."
Bu metin milletvekillerinin göreve başlarken ettikleri yemin. İsmail Kahraman da göreve başlarken bu yemini etmiş biri, hem de bir kaç kez...
Ne için yemin etmiş, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, yukarıda verdik metni... Ancak şu sözcükleri çok önemli yemin metninin.
" ...laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma..." diye başlayan ve "büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim"
İsmail bey laik cumhuriyete bağlı kalacağına yemin edip sonra laikliğin anayasada bulunmaması gerektiğini savunup neler diyor, okuyalım:
"Ama Anayasa inanca göre tasnif edildiğinde, bu 82 Anayasası da, 61 Anayasası da dindar anayasalardır. Neden? Resmi tatiller, Kurban Bayramı, Ramazan Bayramıdır. Din dersleri mecburidir ve inanca dayalı bir yapısı vardır. Yani seküler değildir, dindar anayasadır. Laiklik tarifi de ona göre olmalıdır. Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır. Dünyada üç anayasada laiklik var. Fransa, İrlanda, bir de Türkiyede var. (1)Tarifi de yok. İsteyen, istediği gibi bunu yorumluyor. Böyle bir şey olmamalıdır. Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım. Dini olarak bahsetmesi lazım."
"... Bir İslam ülkesiyiz. Ladinilik olmamalı yeni anayasada ve dindar bir anayasa olmalı"
Doğru da söylemiyor, çünkü Türkiye Cumhuriyeti bir İslam ülkesi değil, yalnızca halkının büyük bölümü müslüman olan bir ülke...
Tepki gelince çark etti İsmail bey ve "şahsi görüşümdü" dedi.
TBMM Başkanı Kahraman, "Yeni Türkiye Konferansları"nın altıncısına, vatandaş İsmail olarak mı çağırıldı?
O konferansa TBMM Başkanı olarak çağırıldığına göre, kişisel görüşlerini açıklaması söz konusu değildir Kahramanın.
Kaldı ki, TBMM başkanları ve devleti yöneten diğer kişiler "şahsi görüşlerini" açıklarken bile, temsil ettikleri makamın sorumluluğuyla hareket etmelidir.
Ayrıca bazı kişiler, yalnız kendilerinin değil, herkesin dinini özgürce yaşamasını sağlayan laiklik ilkesine neden karşıdır, hiç düşündünüz mü?
Neden ikide bir lailkik ilkesini gündeme getirirler. Gerçek amaçları nedir?
Bunlar Atatürkün kurduğu cumhuriyete karşıdırlar. Ne var ki, bunu açık açık söyleyemezler. Sürekli Atatürke İsmet Paşa üzerinden saldırdıkları gibi.
Ancak, en önemli gerçeği bir türlü görmezler, göremezler... Atatürk, İsmet paşa ve arkadaşları olmasaydı, şimdi hangi kilisede ibadet edecekleri gerçeğini...
Yemininize sadık kalmıyorsunuz, hiç değilse bırakın herkes inancını özgürce yaşasın.
(1) abcgazetesi.com yalnızca üç ülkede laiklik olduğu iddiasının doğru olmadığını da harita ile size sundu.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.