Bir paşanın kariyeri
Osmanlı İmparatorluğu tarihinde otuz üç padişahın yanısıra, bazılarının şöhreti padişahların ekseriyetininkini aşan nice sadrazam ve vezir paşalar vardır. Örneğin Pargalı İbrahim, Sokollu Mehmet, Barbaros Hayrettin paşalar popüler kültürde onyedinci-onsekizinci asırların padişahlarından daha şöhret sahibidir.
Bunlar kadar ‘bilbort paşası’ sayılmayacak, ancak yaşadığı dönemde epey tanınan, iktidar oyunlarının ortağı olan, kendi hizbi veya kapı halkı tarafından yere göğe konamazken, o hizbin dışındakiler (yani muhalifleri) tarafından nefret edilen pek çok siyasi figür vardır. Bunlardan biri de III. Murat (s. 1574-1595) ve III. Mehmet (s. 1595-1603) dönemlerinin müzmin sadrazamı Koca Sinan Paşa’dır.
1520 civarında bugünkü Arnavutluk sınırları içinde doğmuş olup çocuk yaşta devşirilerek, devşirmelerin geçtiği yollardan geçti. Yani önce Müslüman-Türk bir aile tarafından yetiştirildi, sonra da acemi ocağından saraya, yani Enderun mektebine alınarak padişahın yakın çevresinde devlet hizmeti gördü. Muhtelif sancakbeylikleri ve 1560'larda Halep ve Mısır beylerbeylikleri yaptı. 1570’de Yemen fatihi oldu. 1571 İnebahtı mağlubiyetinden sonra İspanyol eline düşen Tunus’un geri alınmasında rol oynadı. Tüm bu başarıları onun, II. Selim’in doğal sadrazamı Sokollu’nun devrinin bitmesinden sonra siyaset arenasında başı çekecek figürlerden biri olacağını müjdeler gibiydi.
Sokollu 1579’da failimeçhule kurban gittikten sonra yerine göreve gelen Semiz Ahmet Paşa da bir seneye varmadan hakkın rahmetine kavuşunca Sinan Paşa o zamana kadar edindiği nüfuzu kullanarak 1580’de mührü almaya başardı. Ancak III. Murat, babası II. Selim’in aksine kontrolü bir sadrazama bırakarak köşesinde kalmak niyetinde değildi. Sefere çıkmayan ve harem sefasına düşkünlüğüyle bilinen padişah yine de otoritesini gölgeleyecek figürleri uzun süre iş başında tutmayarak, sarayı merkeze alan bir idareyi tesis etmeye çalıştı. Sinan Paşa’yı ilk kez 1582 sonunda azlederek Malkara’ya sürgüne yolladı. Paşa’nın azledilip sürgüne yollanması olayı vefat ettiği 1596’ya kadar üç kere daha yaşanacaktı.
Sinan Paşa, vezirlerin boynunun gerçekten kıldan ince olduğu bir dönemde dört kere azledilmesine rağmen kellesini kurtarmayı başarmıştı. Halit Serkan Simen araştırmasında onun padişahın dilinden çok iyi anladığını, üstelik kendi adamlarını önemli görevlere getirerek devlet içinde etkisini artırdığını belirtir. Bu yolla Sinan Paşa’nın azli durumunda isyanlar çıkabilmekte, yerine geçen sadrazamlar için işler yolunda gitmemekteydi. Padişah belki de paşanın sadaret koltuğuna tutkallanmasını istemediğinden onu her fırsatta azletti. Ama Sinan, vazgeçilmezliğini kanıtlamayı her birinde başararak makamına dönmeye muvaffak oldu.
Koca Sinan Paşa Kanunî Süleyman döneminde yetişmişti. II. Selim-Sokollu iktidarında gücünü pekiştirerek Sokollu sonrası Osmanlı kurtlar sofrasındaki en dominant figür olarak -Süleyman Demirel misali- dört kere gidip beş kere geldi. Dostlarını ve akrabalarını önemli görevlere getirmeyi, düşmanlarının ayağını kaydırmayı iyi bilirdi. Mesela Katip Çelebi’nin Fezleke’sine göre rakibi Ferhat Paşa’yı iftira yoluyla başından etmişti. Siyavuş Paşa sadâretinde kapıkulu sipahileri sonunda Sinan’ın göreve geleceği bir isyan tertip etmişlerdi. III. Murat’tan sonra III. Mehmet de onu devreden çıkarmayı umdu. Ama yerine getirdiği Lala Mustafa Paşa eceliyle ölünce Sinan bir kez daha göreve geldi. Yıldızlar bile ondan yanaydı.
1593-1606 arasında cereyan eden Habsburglarla Uzun Savaş’ın onun harisliğinin marifeti olduğu o dönemin Sinan’ın iktidarına muhalif tarihçileri tarafından yazılageldi. Dönemin önde gelen entelektüellerinden Gelibolulu Mustafa Âli, Sinan Paşa yönetiminin sıkı bir muhalifi iken, saray tarihçisi Tâlikizade, paşanın 1594 senesindeki zaferlerini öve öve bitiremeyen Şehname-i Hümayun’u kaleme aldı.
Kardeş katlinin devam ettiği, paşaların birbirinin sadece ayağını kaydırmaya değil, başını da gövdesinden ayırmaya yönelik hamlelerle satranç oynadıkları, devletlerin birbirine savaş ve fetih yoluyla üstünlük sağladığı bir zaman diliminde siyaset, bugünkünden daha az kompleks, ama epey daha kanlı bir oyundu. Sinan Paşa bu oyunu iyi oynadı ve seksen küsür yaşında eceliyle ölene kadar hem kellesini korudu hem de vazife başında -muhtemelen bu durumun verdigi iç ferahlığıyla- bu dünyadan göçtü.
Kaynaklar ve Tavsiyeler:
Zeynep Aycibin, "Kâtib Çelebi Fezleke: Tahlil ve Metin. I-II" Doktora Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalı, 2007.
Cornell H. Fleischer, Tarihçi Mustafa Âli: Bir Osmanlı Aydını ve Bürokratı, trc. Ayla Ortaç, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996.
Mehmet İpşirli, "Koca Sinan Paşa", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/koca-sinan-pasa (11.05.2024).
Kadir Purde, "Savaşın Yazımı: XVI. Yüzyıl Osmanlı Kroniklerinde Savaş Olgusuna Bakış (Uzun Savaşlar Örneğinde)", Yüksek Lisans Tezi, Istanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, 2013.
Halit Serkan Simen, “How to Survive and Thrive in the Ottoman Court The Political Maneuvers of Koca Sinan Pasha (d. 1596) in the Midst of Factionalism”, Annual of Medieval Studies at CEU 27, 2021.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.