Gemi

Nuh Peygamber zamanında insanlar yanlış yollara sapınca, Tanrı insanoğlunu cezalandırmaya karar verir.
İlahi bir emir olarak Hz. Nuh’a bir gemi yapmasını iletir.

Hz. Nuh, gemiyi yaparken insanlar başlarına gelecek felakete inanmadıkları için onunla aday eder. Geminin yapımı bittiğinde yeniden gelen ilahi mesaj, gemiye yeryüzün de bulunan bütün canlılardan, erkek-dişi birer çift almasını emreder.

Nuh, ailesi ve ona iman eden yakınlarını da alarak yeteri kadar yiyeceği yüklediği gemiyle hareket eder.

Ailesinden yalnızca bir oğlu “mağaraya sığınırım” diyerek gemiye binmez ki onunla ilgili rivayeti de öğretim üyesi Yavuz Örnek TRT’de açıklamış, Hz. Nuh’un oğluyla cep telefonuyla haberleştiğini açıklamıştı.

Neyse..

Rivayete göre Nuh Peygamber gemiyle yol alırken gök delinir, kırk gün, kırk gece yağmur yağar, tufanlar dağları, taşları denizlerle birleştirir…

Haliyle gemiye binmeyi reddeden insanlar, Tanrı’nın gazabına uğradıkları için ölür.

Yüz elli gün sonra sular çekilmeye başladığında Nuh’un gemisi ansızın, şiddetli sarsıntıyla bir dağa çarpar.

Gemidekiler korkuyla, “Suphanallah” der.

Bu yüzden o dağın adı Süphan Dağı olur…

Bu tehlikeden sonra başka bir yöne dümen kıran Nuh, bu kez başka bir dağa çarpar.

Gemidekiler bu kez korkuyla, “Allahü Ekber” der.

Bu yüzden o dağların adı Allahu Ekber Dağları olarak kalır.

Sular biraz daha çekilmeye başlayınca bu kez gemi büyük bir dağın tepesine oturur.

Gemidekiler ne kadar uğraşsalar da gemiyi kurtaramayınca bu kez hep bir ağızdan,
“Ne ağır dağ” derler.
Bu yüzden o dağa bundan sonra Ağrı Dağı denir.

***

“Tarih tekerrürden ibaret” diye boşuna dememişler.
Şimdi yine gemideyiz.
Evet, kabul edelim aynı gemideyiz. Ama bir farkla…
17 yıldır sürüklendiğimiz tufanda biz dedik ki;
Satmayın
Üretin
Dışa bağımlı olmayın
Tarımdan vazgeçmeyin
Fabrika kurun
Sevin; insanı, hayvanı, ağacı, toprağı, sanatı…
Kirletmeyin, dışlamayın, bölmeyin, öldürmeyin, yakmayın, kesmeyin, dövmeyin…

Evet, aynı gemideyiz… Ama bir farkla

Siz, tövbe haşa Hz. Nuh gibi dolara her tosladığınızda

“Allah” diyorsunuz.

“Bizim de Allah’ımız var.”
“Allah yardım eder.”
“Allah’ın izniyle…”

Biz de diyoruz ki,
“Allah akıl vermiş daha ne yapsın?”

Önünde koskoca İncirlik var,
dolarla yaptığın ihaleler,
bir de asla vazgeçmediğiniz saray israfları…

Nuh gibi ilahi emir bekliyorsanız ne ala!
Beklemiyorsanız o dağ bize girmek üzere.
Daha neyi bekliyorsunuz?