'Zaman tedavi etmez' demişti, gazeteci Cebenoyan hayatını kaybetti

'Zaman tedavi etmez' demişti, gazeteci Cebenoyan hayatını kaybetti

'Zaman tedavi etmez' demişti, gazeteci Ceben... Konya'nın Seydişehir ilçesindeki trafik kazasında gazeteci Cüneyt Cebenoyan yaşamını yitirdi, eşi Ayşegül Cebenoyan yaralandı...

Konya'nın Seydişehir ilçesindeki trafik kazasında gazeteci Cüneyt Cebenoyan yaşamını yitirdi, eşi Ayşegül Cebenoyan yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Birgün gazetesi köşe yazarı Cüneyt Cebenoyan yönetimindeki 34 ZE 9553 plakalı otomobil, Seydişehir-Konya kara yolunun 5. kilometresinde sürücüsü henüz belirlenemeyen BA 975 TJ yabancı plakalı otomobille çarpıştı. Cebenoyan'ın kullandığı otomobil daha sonra refüjdeki bariyerlere çarptı.Kazada, sürücü Cüneyt Cebenoyan olay yerinde hayatını kaybetti, araçta bulunan eşi Ayşegül Cebenoyan yaralandı. Yaralı, ambulansla Seydişehir Devlet Hastanesine kaldırılarak, tedavi altına alındı.

Cebenoyan 18 Ağustos 2015’te “Zaman tedavi etmez” başlıklı yazısında kayıplarını anlatmıştı. Ablası Yasemin Cebenoyan’ı The Marmara Oteli’ndeki kafeye düzenlenen bombalı saldırıda, annesi, babası ve oğlunu 1999 depreminde Yalova’da kaybeden Cebenoyan’ın kayıplarını anlattığı yazısından bir bölüm şöyleydi:

"Ayşegül’le 1989’da evlendik. Çocuk yapmak çok büyük bir karardı ve biz cesaret edemiyorduk bir türlü. Sonra 30 Aralık 1994’te bir bomba patladı. The Marmara Oteli’ndeki Opera Pastanesi’ne Deniz Demir adlı bir PKK militanı bomba koymuştu. Onat Kutlar eşi Filiz’le buluşacaktı o pastanede o gün. Ablam da arkadaşı Beyza’dan doğum günü hediyesini alacaktı. Yasemin bomba patlar patlamaz, Onat abi 11 gün yaşam mücadelesi verdikten sonra hayatını kaybetti.

Yasemin’in ölümü ailemizi darmadağın etti. Annem bir daha eskisi gibi olmadı. Yasemin için şiirler, kitaplar yazdı, anma toplantıları düzenledi. Eskisi gibi olmak istemiyordu zaten. Yasemin o gün evden çıkmayı hiç istemiyormuş ve annemden Beyza’ya telefonda “Yasemin evde yok” demesini istemiş. Ama ya o söylemekte geç kalmış ya annem yalan söylemeyi becerememiş ve Yasemin, Beyza’yla konuşup randevu vermek zorunda hissetmiş kendini. Ama bu hikaye yaşanmış olmasa da bir yakınını kaybedenler bilir hayatta kalanın suçluluk duygusunu. Bu duygunun mantıklı bir nedeni olması gerekmez. O ölmüştür ve siz yaşıyorsunuzdur. Demek ki yapmanız gereken bir şeyi eksik yapmışsınızdır. Ya da siz de onunla birlikte ölmemişsinizdir. Niye?

Ölüme yaşamla cevap vermek Yasemin’in ölümünün ardından aklımıza düştü Ayşegül’le. Ve iki çocuk yapmaya karar verdik. Şansımız yaver giderse bir erkek, bir de kız çocuğu istiyorduk. Ali böyle oldu. Ve Ali doğacak gün olarak 30 Aralık’ı yani Yasemin’in öldüğü günü seçti. 1997’nin 30 Aralık’ında annem ve babam Yasemin’in anma toplantısındayken Ayşegül Ali’yi doğuruyordu. Kaderin çok acayip bir tesadüfüydü.

Ali… Mavi gözlü, siyah saçlı, gürbüz bir bebek olarak doğduğunda, ağladım. Yine de baba olma fikrine alışmak o kadar kolay değildi. Ama Ali gülücüklerle uyanan, daha 1 yaşındayken bile çevresine empati gösterebilen özel bir çocuktu. Her görenin aman nazar boncuğu takın dediği bir çocuk güzeliydi.

Doğacak çocuğumuzla Yasemin’in geri gelmesini bekleyen annem Ali’ye alışmakta çok zorluk çekti. Bütün ultrasonlara rağmen son ana kadar bir kız çocuk beklemeyi sürdürmüştü. Erkek çocuk onu hayal kırıklığına uğratmıştı. Ayrıca yasından çıkmak da istemiyordu. O günlerde çekilen fotoğraflarda annem Ali’yi zoraki tutan, severmiş gibi yapmaya çalışan bir haldeydi. Ama Ali kendisini sevdirmeyi bildi. Babam zaten Ali’yle hemen aşk yaşamaya başlamıştı. Ali de dedesine çok düşkündü.

Ben, Ali doğduğunda bir yandan Roll ve Ekspress’te yazıyor bir yandan da Açık Radyo’da program yapıyordum. Paramı ise rehberlikten kazanıyordum. Ali doğunca yaşam biçimimi değiştirmeye karar verdim ve CNN-Türk’te yazar olarak çalışmaya başladım. Ayşegül de IBM’de çalıştığı için Ali gündüzleri evde bakıcıyla kalıyordu. Ağustos ayında annemler Fethiye’ye tatile gitmek istediler Ali’yle birlikte. Ama arabalarının arka koltuğunda emniyet kemeri yoktu. Öyle olunca da bebek koltuğunu bağlamak mümkün değildi ve bu riskli bir şeydi. Biz, emniyet kemeri olmadan yola çıkmalarına itiraz edince onlar Fethiye seyahatinden vazgeçtiler ve Yalova’da, Yüksel Sitesi’ndeki yazlıklarına gitmeye karar verdiler. 14-15 Ağustos’ta Ayşegül’le ben de Yalova’daydık. Annem artık yasından çıkmış ve Ali’yle o da aşk yaşamaya başlamıştı. Yıllardır yüzü gülmeyen annem, Ali’den söz ederken gözlerinin içi gülerek “Öyle tatlı şımarıyor ki!” demişti. Ali’ye şişme bir havuz almıştık. Havuzu şişirtmek için benzinciye giderken, yol kenarında ölü bir yalıçapkını kuşu gördüm. Yalıçapkınını Yalova’da daha önce hiç görmemiştim. Güney Ege’de veya Akdeniz bölgesinde görmüşlüğüm vardı, bu harika güzellikteki kuşlardan ama Yalova’da, Marmara’da? İlk kez görüyordum ve o da ölüydü. Bu garip imge kafama çakılıp kaldı. Sanki kötü bir şeyler olacağının habercisi gibiydi. Kuşa üzülmüştüm ama üzerinde de durulacak bir şey değildi. Bunlar tabii ki anlamsız tesadüfler ama insan aklı en anlamsız şeylerden anlamlar çıkarır. Benim zihnim de sonra hep bu yalıçapkınını hatırlayacaktı.

15’i akşamı annemi, babamı ve Ali’yi son kez gördüm. Vedalaştık ve biz İstanbul’a Şişli’deki evimize döndük. Aradan 27-28 saat geçmişti korkunç sarsıntıyla uyandığımda. Ne kadar uzun bir sarsıntıydı, ne kadar korkunçtu. Elektrikler kesikti. Telefonlar çalışmıyordu. Sokağa inip arabanın radyosundan depremin merkezini öğrenmeye çalıştık ama sağlıklı bir bilgi yoktu. Bunun üzerine birlikte CNN-Türk’ün merkezine gittik, belki daha sağlıklı bir bilgi ediniriz diye. Cüneyt Özdemir de gazeteci refleksiyle hemen kanala gelmişti. Sabahın erken saatinde beni görünce iş yaptıracak adam bulduğu için sevinmişti. Ben, halâ kendimden utanırım, “buraya çalışmaya değil aileme ne olduğunu anlamaya geldim” diyemediğim ve havaalanına helikopter kiralamaya yola çıktığım için. Atatürk havaalanının daha önce hiç görmediğim garip yerlerinde sersem sersem helikopter kiralayan yer aradığımı hayal meyal hatırlıyorum. Bir rüyada gibiydim. Ayşegül ise yalnız başına Yalova’ya gitmeye karar vermişti. Depremin merkezinin Gölcük olduğunu ancak öğleyin öğrendim ve derhal yola çıktım. Feribot rıhtıma yanaşırken o kadar büyük bir sorun yok gibi gözüküyordu. Minibüse binip Yüksel Sitesi dediğimde bir gariplik olduğunu sezdim. Yüksel Sitesi’ne geldiğimizde ise… Yüksel Sitesi yoktu. Çevresindeki birçok site az hasarla ya da hasarsız atlatmıştı depremi ama bizim site tuzla buz olmuştu. Yanlış yere geldiğimi sandım ama sitenin komşuları, Şekerbank Kampı ve Aydın 6 Sitesi oradaydı işte. Ortada da bizim sitenin olması gerekiyordu ama yoktu. Ayşegül’ü buldum. Ayşegül enkazı gördüğünde bayılmış. Ben yanında değildim. Ben ise kustum. Sersem gibiydim.

Ve sonra enkaz kaldırma çalışması başladı. Yıkıntıdan nerede olduklarını bile tahmin edemedik uzun süre. Bir gece, bir çocuğun cesedi çıkarken oradaydım. Çocuk kapkara olmuştu, toz topraktan. “Ali değil” diye sevinmiştim belli belirsiz. Ama o çocuğu unutamadım sonra, utançla hatırladım o korkunç anı.

İnanılmaz bir dayanışma gördüm. Çok sayıda tanıdığım, arkadaşım, yıllardır görüşmediğim dostlarım koştular yardıma. Ancak birkaç gün sonra Ali’nin oyuncakları ve giysileri çıkmaya başladı enkazdan. Artık yaşama şansları kalmamıştı. Ve Ayşegül’le ben, o an orada olmak istemedik. Arkadaşlarımız ve akrabalarımız çıkardı Ali’yi, annem Tuncay’ı ve babam Hikmet’i. Onları ölü olarak hiç görmedim. Görmeliymişim diye düşünüyorum halâ. Sanki öldüklerini halâ anlamış değilim. Belki de bu nedenle, onları ölü olarak hiç görmediğim için anlayamıyorum, kavrayamıyorum öldüklerini.

Hayatımız kökünden değişti sonrasında. Ayşegül de ben de işimizden ayrıldık. Ayşegül psikoloji okudu, ben önce radyoya döndüm, sonra Birgün’de çalışmaya başladım. Psikolojik yardım almaya başladım. Son derece irrasyonel işler yaptım, hayatımı maddi olarak çok zora soktum. Ve bütün bunları bile yeni yeni fark ediyorum. Sarsıntı sürüyor derken, bunları kastediyorum. Deprem benden hem geçmişimi hem de geleceğimi aldı. Anne, baba ve çocuk… Bir anda annesiz ve babasız bir çocuk ve çocuksuz bir baba haline geldim 1999’da. Yasemin’in öldüğü gün doğan ve nihayetinde annem ve babamı hayata döndüren Ali, annem ve babamla birlikte bu dünyadan ayrılmıştı.

Hayat devam etti. Bir erkek bir de kız çocuğu istemiştik; Ali’nin kardeşi Elif 2001 sonunda doğdu. Keşke abisi, dedesi, babaannesi, halası da hayatta olsalardı. Ama ben yine çocuklu bir babayım ve kızım bizi çok mutlu ediyor."

"'Zaman tedavi etmez' demişti, gazeteci Cebenoyan hayatını kaybetti" haberi, 03 Ağustos 2019 tarihinde yazılmıştır. Yaşam kategorisi altında bulunan 'Zaman tedavi etmez' demişti, gazeteci Cebenoyan hayatını kaybetti haberi 2019 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. 'Zaman tedavi etmez' demişti, gazeteci Cebenoyan hayatını kaybetti 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Yaşam konusunda 23 Aralık 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 12:51 Tarım ve Orman Bakanlığı, Belgrad Ormanları'ndaki İBB Yönetimini Tahliye Etti
  2. 12:43 Kasaplar Odası Başkanı: Etin Kilosu 2025'te Bin 200 TL'yi Aşacak!
  3. 12:39 2024’ün Kelimesi Seçildi: ‘Kalabalık Yalnızlık
  4. 12:34 Muğla’daki Helikopter Kazasının Kahramanları Antalya’da Uğurlandı
  5. 12:28 Yeni Araştırma: Şiddetli Kaşıntı Kanserin Habercisi mi?
  6. 12:23 Trump'ın Panama Kanalı Talebine Sert Yanıt: 'Egemenliğimiz Pazarlık Konusu Değil!
  7. 12:17 Beşiktaş, UEFA'ya Başvurdu: Twente Maçı Başka Bir Şehirde Oynansın!
  8. 12:11 Kalp Hastalığı Riskine Dikkat: İkizlerden Biri Hasta İse Diğeri de Kontrol Ettirilmeli!
  9. 12:07 Charles Smith'in 'Şaka'sı Pes Dedirtti: Taze Gıdalara Pestisit Sıktı!
  10. 12:03 İnsan-Doğa Çatışması Büyüyor: Japonya’da 219 Ayı Saldırısı!
  11. 11:54 Turhan Çömez’den Çarpıcı Sorular: 'Helikopterin Erdoğan’ın Programıyla Bir İlgisi Var mı?
  12. 11:49 ING Türkiye’de Üst Düzey Atama: Hüsniye Ulu COO Görevine Getirildi!
  13. 11:09 Amasya’da Tarihi Keşif: 2 Bin 100 Yıllık Asker Düdüğü Bulundu!
  14. 11:06 Yakutistan’da Efsanevi Bir Keşif: Yana Mamutunun Kalıntıları Ortaya Çıktı
  15. 10:44 WhatsApp 2025'te 19 Telefonu Desteklenmeyecek: Hangi Modeller Etkilenecek?
  16. 10:43 Fenerbahçeli Yöneticiden Gündem Yaratan Paylaşım: "Firavunları, Zalimleri, Hainleri..."
  17. 10:43 Suriye'nin Yeni Dışişleri Bakanı Eş-Şiybani Türkiye'deki Bir Üniversitenin Öğrencisi Çıktı!
  18. 10:28 Zekanın Gizli İşaretleri: Üstün Zekalıların Ortak 5 Davranışı
  19. 10:02 Mourinho’nun Roma'dan Kovulma Süreci: Mattioli Açıkladı!
  20. 10:00 Kışa Hazırlık: Aralık Bitmeden Peteklerinize Bu Uygulamayı Yapın!
Yaşam Haberleri