Altan kardeşler ve Ilıcak davasında ara karar açıklandı
Altan kardeşler ve Ilıcak davasında ara kara... Ahmet Altan, Prof. Dr. Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak; haklarında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Yargıtay tarafından bozulmasının ardında
Ahmet Altan, Prof. Dr. Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak; haklarında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Yargıtay tarafından bozulmasının ardından bugün yeniden hâkim karşısına çıktı. Sanıklar beraatlerini ve tahliyelerini talep etti. Tutuklu sanıklar hakkında tahliye talepleri reddedilirken, tutuksuz sanık Mehmet Altan hakkındaki yurt dışı çıkış yasağı kaldırıldı.
Savcılık, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın tutukluluk halinin ise devam etmesini istedi. Mahkeme Yargıtay'ın bozma kararına uyarak Mehmet Altan'ın beraatine hükmetti.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma sanıkların beyanlarının alınması ile başladı. Nazlı Ilıcak beyanında "Yargıtay’ın yeniden yargılama kararına uymanızı bekliyorum. 75 yaşındayım, derhal tahliyemi talep ediyorum" dedi.
Yakup Şimşek ise beyanının Yargıtay’ın bozma kararı üzerine olmadığı gerekçesiyle Mahkeme Başkanı tarafından uyarıldı. Şimşek “Sizi Allah’a havale ediyorum” sözleri üzerine Mahkeme Başkanı tarafından salondan atıldı.
Ardından Ahmet Altan beyanına başladı. Mahkeme Başkanının savunmasını Yargıtay’ın bozma kararıyla sınırlı tutması konusunda uyarması üzerine, Ahmet Altan “Biz üç senedir sabırla bekliyoruz, ben de sizin biraz sabırlı olmanızı bekliyorum” dedi. Ahmet Altan'ın beyanı şöyle:
Ahmet Altan beyanını “Bugün size tavsiyem hukuka uymanız, fikirleri yargılamaya kalkmamanızdır. Uyup uymamak sizin bileceğiniz iş” diyerek tamamladı.
Mehmet Altan'ın beyanı:
Ahmet Altan'ın ardından AYM'nin kararıyla serbest bırakılan Mehmet Altan'ın beyanına geçildi. Mehmet Altan şu beyanda bulundu:
"Yargıtay 16. Ceza Dairesi benim suçlanmamın ve hüküm giymemin yersizliğini ifade etti. Yargıtay bunu yaparken tekrar tekrar AYM ve AİHM kararının derece mahkemesi ve Daire’yi bağladığını vurguladı.(Yargıtay kararında) benim bu zulme uğramam için delil yerine “delilmiş” gibi uydurulanları teker teker çürütüp “delil niteliğini” taşımadığını hükme bağlıyor. AYM ve AİHM kararlarının "derece mahkemelerini ve Daireyi de bağlayan kararlar" olduğunun hükme bağlanması da burada defalarca altı çizilmelidir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da itiraz etmemiştir. Karar oy birliğiyle alınmıştır.Yargıtay ayrıca, benim için verilen iki kararı içtihat haline getirerek İst. 27. ACM’de görülen Cumhuriyet davasının bozma gerekçesinde de kullanmıştır.Bir üst mahkemeye yaptığım itiraz bağlamında Anayasal suç işleyerek İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nin de beni tahliye etmediğini anımsatmak isterim. Kararımın içtihat olarak bu davada da kullanılmış olması bu açıdan da anlamlıdır. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bu davayla ilgili kararında bir hukuk devletinde zerre sağ duyusu olan herkesi sarsacak dehşet verici bir tespiti var".
Bir Ağır Ceza heyeti, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndan da geçmiş bir içtihada nasıl “yanlış anlam” yükler?
Yargıtay kararından İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nin “Daire içtihadına yanlış anlam yükleyerek ‘maddi cebri’ izah etmeden sanıkları mahkûm ettiği” belirtilen bölümü okuyan Mehmet Altan "Bir ilk derece mahkemesinin heyeti, üstelik ACM heyeti, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndan da geçmiş bir içtihada nasıl “yanlış anlam” yükler? Hukuk bilgisi yetersiz olduğu için mi yanlışlık yapar, şahsen tanımadığı suçsuz insanlara görevli bir düşmanlık yapmak için mi?" diye sordu. Altan sözlerine şöyle devam etti:
"Başlangıçta içinde soruşturma savcısının da yer aldığı hayasız bir kampanyaya kasten hedef yapıldım. Rezilliğin ve alçaklığın her türlüsünü gördüm, iğrenerek seyrettim. Deli saçması bir iddianamenin ciddiye alınması nedeniyle 21 ay hapis yattım.Dört kişinin anayasayı yok sayması nedeniyle zorla 5.5 ay fazladan hapiste tutuldum. Aylarca her hafta polise imza verdim. Halbuki AYM Genel Kurulu, AİHM bana “ağırlaştırılmış müebbet” verilen dosyanın son hali üzerinden “gözaltına” bile alınmayacağımı karara bağlamıştı. Şimdi soruyorum, suçsuzluğum daha ilk baştan belli iken bu düşmanlık kime ne kazandırdı, elinize ne geçti?"
Mahkeme başkanının savunması konusunda uyarmasının ardından Mehmet Altan, "Böyle bir durumda, herkes kendi kendine "yargıladığım gibi yargılanmak ister miyim?" diye sormalı. AYM’nin saptadığı gibi “gözaltına” yetmeyecek bomboş bir dosyayla “ağırlaştırılmış müebbete” mahkûm edildim. Hem de TCK’da olmayan “manevi cebir" adında kasti bir suç uydurularak. Şimdi 16 Şubat’ta son savunmamdaki son cümlelerimi yeniden tekrarlayarak heyetinize ve savcıya sormak istiyorum: Yargıladığınız gibi yargılanmak ister miydiniz? Son söz olarak, beraatime hükmeden Yargıtay kararına göre beraatime karar verilmesini ve yurt dışı yasağımın kaldırılmasını talep ediyorum" diyerek sözlerini bitirdi.
Avukat beyanları
Mehmet Altan'ın beyanlarının ardından avukatların beyanlarına geçildi. İlk olarak söz alan Yakup Şimşek'in avukatı ve kızı Büşra Şimşek, mahkemenin davadan çekilmesi yönünde beyanda bulunurken, heyet başkanı Şimşek’in mahkemeyi “yalancılıkla suçladığını” iddia etti, baroya hakkında suç duyurusunda bulunup salondan atmakla tehdit etti.
Altan Kardeşlerin avukatı Figen Albuga Çalıkuşu Ahmet Altan'a yönelik savunmasında şunları söyledi:
Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin Ahmet Altan hakkındaki örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmek suçlamasını kabul etmiyorum. Ahmet Altan örgütün terör örgütü olduğunu biliyor muydu? Örgütün darbe hazırlığı yaptığını biliyor muydu? Suçun unsurları Ahmet Altan açısından oluşmamıştır. Bir düşünce adamı düşüncelerini açıkladığı için suçlanacaksa, bu da temyize tabidir. O durumda da 37 aydır hapiste olan Ahmet Altan'ın tahliyesini talep ediyorum.
Çalıkuşu, Mehmet Altan için yaptığı savunmada ise 26. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin AYM kararına uymadığını hatırlatarak, savcının ve yargıçlar heyetinin adlarını teker teker saydı. Çalıkuşu'nun heyetin isimlerini ikinci kez sayması üzerine ise Mahmeke Başkanı "İsimlerimizi söylemeyin" diye uyardı. Çalıkuşu, Mehmet Altan yönünden beraate karar verilmesini, yurt dışı çıkış yasağının kaldırılmasını talep etti.
Fevzi Yazıcı'nın avukatı ise "Müvekkilim gazetenin (Zaman) sadece görsel yönetmeniydi. Eğer reklam filmi suçsa müvekkilim bu reklamın hiçbir yerinde yoktur. Beraatini ve tahliyesini talep ediyoruz" dedi.
Ara karar açıklandı
Savcılık beyanların ardından açıkladığı mütalasında "Yargıtay’ın bozma kararına uyulması ve tutuklulukların devamını" istedi. Mahkeme heyeti ara kararında Yargıtay'ın bozma kararına uymaya hükmetti.
Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ve tutuklu diğer üç sanığın tahliye talepleri ‘kuvvetli suç şüphesi’ nedeniyle reddedildi. Mehmet Altan’ın yurt dışı çıkış yasağı ise kaldırıldı.Bir sonraki duruşma 4 Kasım 2019’da görülecek.
"Altan kardeşler ve Ilıcak davasında ara karar açıklandı" haberi, 08 Ekim 2019 tarihinde yazılmıştır. Politika kategorisi altında bulunan Altan kardeşler ve Ilıcak davasında ara karar açıklandı haberi 2019 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Altan kardeşler ve Ilıcak davasında ara karar açıklandı 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Politika konusunda 23 Aralık 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.