Ünlü Avukat Feyza Altun adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı

Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sosyal medya üzerinden yaptığı bir yorum nedeniyle soruşturma başlattığı Avukat Feyza Altun, dün gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerin ardından Altun, Beykoz Adliyesi'ne sevk edildi. Savcılık, Altun hakkında "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" suçundan tutuklama talebinde bulundu ve Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk etti. Ancak Hakimlik, Altun'u adli kontrol şartıyla serbest bırakmaya karar verdi.

Bu gelişme, sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımların yasal boyutlarına ilişkin kamuoyunda yeni tartışmaların fitilini ateşledi. Altun'un serbest bırakılmasıyla birlikte, benzer içerikli paylaşımların yasal durumu ve ifade özgürlüğü konuları tekrar gündeme geldi.

Bu olay, sosyal medya üzerinde yapılan paylaşımların ve yorumların hukuki boyutunu bir kez daha vurguladı ve dikkatleri bu konuya çekti. Avukat Altun'un serbest bırakılması, sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımların sınırlarının ve bu tür durumlarda takip edilen yasal süreçlerin kamuoyu tarafından yakından izlenmesine neden oldu.

NE OLMUŞTU?

Avukat Feyza Altun, geçen günlerde sosyal medya hesabından yayınladığı Farça şiirin altına yapılan yoruma verdiği yanıtta, şeriatla ilgili bir ifade kullanmıştı. Altun, tepkilerin ardından paylaşımını silmişti.

Kendisine yapılan bazı yorumlara tepki gösteren Feyza Altun "Türkiye Cumhuriyeti laiktir laik kalacak" mesajı paylaşmıştı.

Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı, Avukat Feyza Altun hakkında, sosyal medyada yaptığı paylaşımı gerekçe göstererek TCK’nın 216/1 maddesine muhalefet iddiasıyla re'sen soruşturma başlatılmıştı.

Feyza Altun, sağlık kontrolünde, "Türkiye laik bir ülkedir. Türkiye'de şeriat yok. Türkiye şeriatle yönetilmiyor. Hiçbir zaman da şeriatle yönetilmeyecek" ifadelerini kullanmıştı.

Altun’a açılan soruşturmanın dayandırıldığı madde şöyle diyor:

"Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."