Dünya'nın konuştuğu İkizler'in Objektifiyle Fırtına Şöleni: Doğanın Gücü Anlatılamaz Güzellikte!

Fırtınaların doğası her zaman etkileyici olmuştur, ancak son yaşanan şiddetli fırtına sırasında İkizler adlı bir fotoğrafçının yakaladığı görüntüler olağanüstü bir şaheser sunuyor. 16 Haziran'da kaydedilen ve 50 dakika süren bu görüntüler, her 30 saniyede bir yıldırımın düşmesini gözler önüne seriyor. İkizler'in zaman atamalı teknikle oluşturduğu görsel, doğanın gücünün ve güzelliğinin muhteşem bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Bu olağanüstü doğa olayı, araştırmacıların yıldırımların gizemli şekillerini çözmeye yönelik ilgisini artırıyor.

Kısa bir süre önce yaşanan şiddetli fırtına sırasında, İkizler adlı fotoğrafçı en az 100 yıldırımı görüntüledi ve daha sonra bu çekimleri birleştirerek zaman atamalı bir görüntü oluşturdu.

Independent Türkçe'de yer alan habere göre, 16 Haziran'da 50 dakika boyunca kaydedilen görüntüler, her 30 saniyede bir yıldırımın düştüğünü gösteriyor.

Fotoğrafçı, Livescience'a yaptığı açıklamada, "Her biri güzeldi. Ama tüm yıldırımları tek bir karede birleştirdiğimde ürkütücü bir manzara ortaya çıktı" dedi.

İkizler ayrıca, gök gürültülü sağanağın, "muhteşem bir görsel şölen" yarattığını ekledi.

Görüntüde en az üç farklı yıldırım ve şimşek türü yer alıyor. Buluttan buluta, buluttan yere ve buluttan suya doğru hareket eden elektrik deşarjları göze çarpıyor.

Tek bir fırtına sırasında bu kadar çok yıldırım düşmesi aslında alışılmadık bir durum değil. Küresel çapta her yıl 1,4 milyar yıldırım düşüyor, bu da her gün ortalama 3 milyon yıldırıma denk geliyor.

Her bir elektrik deşarjının muhtemelen 100 milyon ile 1 milyar volt arasında bir enerjiye sahip olduğu düşünülüyor.

ABD Ulusal Atmosfer ve Okyanus İdaresi'ne (NOAA) göre, bu kadar büyük bir enerji çevredeki havanın sıcaklığını 10 ila 33 bin derece artırabilir.

İkizler'in oluşturduğu görüntüde, yıldırımların ikonik zikzak şekli de dikkat çekiyor.

Araştırmacılar, bu kıvrımlı şekillerin neden ortaya çıktığından tam olarak emin değil.

Ancak 2022'de yapılan bir çalışma, bu karakteristik şekillerin, enerjinin yere doğru hareket ettiği sırada düzensiz bir şekilde oluşan iletken bir oksijen formundan kaynaklandığını öne sürmüştü.