Faruk Bildirici: Bırakın morlukların nedenini sormayı “Geçmiş olsun” bile diyemedi muhabirler

Faruk Bildirici: Bırakın morlukların nedenini sormayı “Geçmiş olsun” bile diyemedi muhabirler

Faruk Bildirici: Bırakın morlukların nedenin... Bir gazeteci “Efendim seçim sonuçlarını nereden takip edeceksiniz?” gibisinden önemsiz bir soru sordu o kadar. Bırakın morlukların nedenini sormayı “Geçmiş olsun” bile diyemedi muhabirler. Bahçeli de birkaç cümlelik açıklama yaptıktan sonra yanlarından uzaklaştı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçim günü oy kullanmaya gittiğinde yüzünde ve alnında morluklar vardı; omuzu da askıya alınmıştı. Fakat gazeteciler nedenini soramadı.

Bir gazeteci "Efendim seçim sonuçlarını nereden takip edeceksiniz?" gibisinden önemsiz bir soru sordu o kadar. Bırakın morlukların nedenini sormayı "Geçmiş olsun" bile diyemedi muhabirler. Bahçeli de birkaç cümlelik açıklama yaptıktan sonra yanlarından uzaklaştı.

Bahçeli’nin yüzündeki morluklar, ekran başındakilerin bile dikkatini çekince kısa haberlere konu oldu. Haberlerin ardından MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Bahçeli'nin "kurultaydan önce evinde bir kaza geçirdiğini" açıkladı. Bu da "Yüzündeki morlukların nedeni belli oldu" diye yazıldı bazı haber sitelerinde.

whatsapp-image-2024-04-07-at-15-57-51.jpeg

Oysa nedeni çok da belli olmamıştı. Ev kazasının nasıl olduğunu anlatmamıştı Ataman. Sabah namazına kalktığında başı mı döndü, yoksa televizyon kumandasını almak isterken halıya mı takıldı düştü? Bahçeli’ye de sorulmayınca orası bir muamma olarak kaldı.

Üstelik MHP’nin kurultayı 17 Mart’taydı; Bahçeli o gün kürsüye çıktığında omuzu askıdaydı ama yüzünde morluk görünmüyordu. Yüzündeki morluklar fondötenle kapatılmış, foto muhabirlerinin yakın çekimine izin verilmemiş, yakın fotoğraflar da partiden dağıtılmıştı. Askıyı soranlara da "ters bir hareket sonucu omuzunu burktuğu" söylenmiş, düşmeden söz edilmemişti.

Bahçeli’ye seçim günü sorulması gereken bir soru daha vardı; "Neden seçim kampanyası yapmadınız?" Bu soru da Bahçeli’ye sorulmadı ya da sorulamadı.

Halbuki Bahçeli, -28 Ocak’ta Mersin ve 4 Şubat’ta Manisa dışında- hiç seçim mitingi düzenlememiş, Oksijen gazetesine göre kurultaydan sonra seçime kadar geçen 14 gün boyunca sadece bir yazılı açıklama yapmıştı. Kurultay öncesinde de 13 Şubat’ta Meclis grup konuşması için kürsüye çıkmış, 29 Şubat’ta basın toplantısı yapmıştı. Bu durumda kamuoyu önüne çıkmamasının, seçim kampanyası ve miting yapmamasının tek gerekçesi "ev kazası" olamaz!

Fakat Türkiye’de öyle bir medya düzeni oluştu ki, günlerce ortada görünmeyen, miting düzenlemeyen iktidar ortağı bir partinin genel başkanına nedeni sorulamıyor. Günboyu gazetesindeki "Bahçeli’nin yaralı hali seçime katılımı etkiledi" haberi dışında gündeme bile getirilemiyor. Hatta MHP’nin gazetesi Türkgün’e kalsa o bile yazılamayacak, onlar gibi tüm medyanın Bahçeli’nin yüzündeki morlukları fotoşoplayıp öyle yayımlaması zorunlu olacak!

Artık politik gazetecilik, toplumu bilgilendirmek değil iktidar mensuplarını memnun etmek üzerine kurulu. "Seçim öncesinde neredeydiniz" deyip "Efendim"i kızdırmak da var işin içinde.

AKP’li yazarların özeleştiri çağrısı

AKP yanlısı yazarlarda da yenilmişlik duygusu egemen. Yeni Şafak yazarı Ali Saydam, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim değerlendirmesinde "AK Parti'nin dünya görüşünü benimseyen medya"ya da mesajlar olduğunu, medyanın da kendi duruşlarıyla ilgili ders çıkarması gerektiğini vurguladı. Saydam, medyanın da "kendi davranış dilini ve olayları ele alış biçimini gözden geçirmesi" gerektiğini savundu.

Akşam gazetesi yazarı Taceddin Kutay da artık partisini ne kadar içselleştirmişse "AK Parti otokritik yapabilecek mi" başlıklı yazısında "her birimiz kendi mecramızda, evvela kendimizden başlamak üzere kendimizle ve şu güne kadar yapıp ettiklerimizle yüzleşmeliyiz" diye yazdı.

Özeleştiri çağrısı yapan Saydam ve Kutay dışındaki AKP yanlısı başka yazarlar da yenilginin nedenleri üzerine derin arayışa girdi. Aniden emekli maaşlarının düşük kaldığını, hayat pahalılığını, adayların yanlış olduğunu, AKP’nin gerçeklerden koptuğunu keşfettiler.

Oysa seçim öncesinde görebildiğim kadarıyla iktidar yanlısı yazarlar arasında Cem Küçük, Ali Saydam, Mehmet Metiner, İsmail Kılıçarslan gibi az sayıda isim satır aralarında da olsa iktidarın hatalarından, eksikliklerinden söz ediyordu.

Şimdi "Seçmende akıl tutulması" diye yazıp seçmeni suçlayan Yeni Akit yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu dışında hemen tüm iktidar yanlısı yazarlar, AKP’nin eksiklerini, yanlışlarını yazıp duruyorlar. Ancak hepsinin ortak noktası, asla ama asla Cumhurbaşkanı Erdoğan’da hiçbir

hata görmüyor olmaları. Hiçbiri de Erdoğan’a toz kondurmuyor.

En ileri giden de İstiklal gazetesi yazarı Arzu Erdoğral oldu. "AK Parti neden kaybetti" başlıklı yazısında "Yazık değil mi Recep Tayyip Erdoğan’ın bunca emeğine?" diye yazdı.

Sanırsınız adayların belirlenmesinde Erdoğan’ın hiç söz hakkı yoktu; sanırsınız iktidarın ekonomik icraatları Erdoğan’dan habersiz ve onayı alınmadan sürüp gidiyor! Bu kadar taraftar olunca olup bitene nesnel bakabilmeleri, analiz yapabilmeleri mümkün olamıyor.

whatsapp-image-2024-04-07-at-15-57-51-1.jpeg

"Kibir hastalığı" nasıl ayıklandı?

Bir zamanlar, "kulis gazeteciliği" vardı bu ülkede. Bakanlar Kurulu'nda bile yaşananlar bile mutlaka siyasi kulislere yansır, parlamento ve siyaset muhabirleri de ayrıntılarıyla yazarlardı.

Son yıllarda "kulis haberciliği" neredeyse bitti. CHP ve öbür muhalefet partilerine ilişkin kulis haberlerine rastlanıyor ama AKP çevreleri son derece ketum. AKP’den kulis haberi diye yazılanların büyük bölümü de aslında partiden sızdırılan, "bilgi notu" denilen metinler. Bakmayın siz "kulis haber" diye sunulmasına, bunlar düpedüz yönlendirmece...

Son örnek de seçim sonrasında yapılan Merkez Yönetim Kurulu toplantısına ilişkin haberler. İktidar medyasında yer alan haberlere göre Erdoğan, seçim sonuçlarını değerlendirirken özeleştiri yapmıştı. "Öğrenildi", "bildirildi", "kaynaklara göre" falan denilse de aslında AKP’den gönderilen metin kullanılmıştı. Gazeteciliğin katkısı, kısaltmak ve başlıklandırmakla sınırlıydı.

Ancak Akşam, Türkiye ve Yeni Şafak gibi gazetelere göre, Erdoğan toplantıda "kibir hastalığı"na dikkat çekmiş, "güneşi gören buz gibi erimemek için hataları görüp toparlanmak" gerektiğini söylemişti. Bu bölüm, Hürriyet, Milliyet ve Sabah gibi gazetelerde ise yoktu!

Meğerse -Murat Yetkin ve Nuray Babacan’ın aktardıklarına göre- AKP’den medyaya ilk gönderilen "Bilgi notu" sonradan değiştirilmiş, ikinci metinde "kibir hastalığı" ve "güneş gören buz" gibi cümleler çıkarılmış. Asıl ilginci, iktidar medyasının bir bölümünün Erdoğan’ın sözleriyle ilgili bu "sansür" girişimine aldırış etmemiş olması…

Basın özgürlüğünü anımsadılar

Nasıl oldu da Yeni Şafak, yerel seçimin ertesi günü "Hani basın özgürlüğü" başlıklı bir haber yayımlamaya yüz bulabildi, anlayamadım. Yeni Şafak, muhabirinin CHP İstanbul İl Başkanlığı’na alınmamasına tepki gösteriyor, "CHP’nin basın mensuplarının haber yapma özgürlüğünü engellediğini" savunuyordu.

Elbette Yeni Şafak muhabiri de engellenmemeli. Ancak aynı akşam Now muhabiri de dahil muhalif medyadan hiçbir gazeteci AKP İstanbul İl Başkanlığı binasına alınmadı. Kaldı ki, Cumhurbaşkanlığı yıllardır muhalif medyaya akreditasyon engeli çıkarıyor ve muhalif medyadaki muhabirler hiçbir etkinliğe alınmıyor.

Muhalif medyanın engellenmesine itiraz etmeyen Yeni Şafak’ın, muhabiri engellenince "basın özgürlüğü"nden dem vurması tam bir çifte standart. Basın özgürlüğünü samimi olarak savunsalar muhalif medyaya akreditasyona karşı çıkarlardı. Nerede o tutarlılık?

Gazeteciliği falcılığa dönüştürenler de kaybetti

Evrensel gazetesi anımsattı. Fulya Öztürk, geçen yıl 26 Eylül’de CNNTürk’teki programa astrolog Nuray Sayarı’yı çıkarmış, "Siyasetin astroloji"ni sormuştu. Sayarı’nın, İstanbul ve seçimleri için tahminini almıştı.

İstanbul’da seçimi AKP’nin alacağını söyleyen Sayarı, "Ekrem İmamoğlu bu seçimlerde kaybediyor ve bitiyor. Mansur Yavaş Ankara’da devam edecek" demişti. Yerel seçim sonuçları, Sayarı’nın tahmininin İstanbul bölümünü yalanladı.

Sonuçlar, siyasi programa astrolog çıkarıp seçimi sormanın yanlışlığını kanıtladı. Bu durumda izleyiciye saygı, açıklamayı ve özür dilemeyi gerektirir. Tabii bundan sonra astrologları magazin programlarında tutsalar gazeteciliği falcılığa dönüştürmemiş olurlar. Hem belki böylece seçim geceleri reytingleri Now TV ve Sözcü TV'ye kaptırmazlar.

Gazetecilere "Deepfake" oyunu

Osman Müftüoğlu da kendisinin adının ve fotoğrafının kullanıldığı sahte reklamlardan şikayetçi. Hürriyet’teki köşesinde "Lütfen bu sahtekarlara inanmayın" diye yazdı.

"Yapay zeka" programları çıktı çıkalı, eskisi gibi sahte reklamlarda ünlülerin fotoğraflarının kullanılmasıyla kalmıyor; ünlülerin kendi sesinden reklam görüntüsü oluşturuluyor.

"Deepfake" denilen kişilerin sesini kullanarak istediği şeyi söyleten ve başka görüntülerle eşleştiren teknolojinin kurbanlarından biri Prof. Dr. Özgür Demirtaş’tı. Sahte videoda Demirtaş’a, bir finans uygulamasının reklamını yaptırmışlardı. Defne Samyeli, Esra Erol, Alper Altun gibi isimlerin de sesleri ya da görüntüleri reklam ve dolandırıcılık amacıyla kullanıldı.

Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük’ün fotoğrafı, Hürriyet gazetesi logosuyla birleştirilerek, "Cem Küçük’ten zengin eden sır" başlıklı sahte haber üretildi. Fatih Altaylı’nın fotoğrafı da "Kameralar kapatıldıktan sonra ona ne oldu?" yazılı capslere yerleştirildi. Altaylı, bu görselleri hem savcılığa hem de sosyal medya platformlarına şikayet etse de sonuç alamadı.

Avrupa Parlamentosu’nun yapay zeka ile ilgili kararını örnek alarak Türkiye'de de yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Medya kuruluşları da acilen yapay zeka uygulamalarının kullanımıyla ilgili ilkeler benimsemek zorunda.

whatsapp-image-2024-04-07-at-15-57-51-2.jpeg

Tek cümleyle:

  • Dipnot Tv, Haber3, Gazete Pencere, Karar, Milli Gazete ve Yeni Şafak, Kadir İnanır’ın 12 Aralık 2021’de Pamukkale Üniversitesi hastanesinden taburcu olurken AA’nın çektiği fotoğrafını geçen hafta Ümraniye Eğitim Hastanesinden ayrılırken çekilmiş gibi kullandı.
  • Milliyet’in, dünyanın en zenginleri haberlerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar ve kardeşi Haluk Bayraktar’ın da Forbes’in listesine girdiği bilgisi eksikti.
  • Selçuk ve Haluk Bayraktar’ın "Dünyanın en zenginleri" listesine girdiğini yayımlayan Akşam, İHA, Sabah, Türkiye ve Yeni Akit, iki gün sonra da "Baykar’dan ekonomiye 12,2 milyarlık katkı" başlıklı bir "sempatik gösterme" haberi kullandılar.
  • Merkez Bankası'nın yıllık enflasyon hedefi yüzde 36 iken Yeni Şafak, ilk üç ayın enflasyon oranının yüzde 15,6’ya çıktığını aktaran habere "Hedefle uyumlu enflasyon" başlığını attı.
  • Polis, Van’da seçimi kazanan Abdullah Zeydan’a mazbata verilmemesine tepki eylemlerini izleyen gazetecileri şiddet maruz bıraktı ve yedi gazeteciyi gözaltına aldı.
  • Hürriyet, DHA mahreçli "Estetik kâbusu" haberinde suçlanan özel hastanenin adını gizledi.
  • Türkgün, "Algı operasyonlarına rakamlarla cevap" manşetinde "oran" ve "sayı" ile rakam sözcüklerini karıştırarak Türkçe yanlışı yaptı.
  • Yeni Şafak’ın yerel seçim ile sinemayı ilişkilendiren "Seçim sonuçlarına bir de bu açıdan bakın" başlıklı yorum yazısında imza yoktu.

"Faruk Bildirici: Bırakın morlukların nedenini sormayı “Geçmiş olsun” bile diyemedi muhabirler" haberi, 08 Nisan 2024 tarihinde yazılmıştır. 08 Nisan 2024 tarihinde de güncellenmiştir. Medya kategorisi altında bulunan Faruk Bildirici: Bırakın morlukların nedenini sormayı “Geçmiş olsun” bile diyemedi muhabirler haberi 2024 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Faruk Bildirici: Bırakın morlukların nedenini sormayı “Geçmiş olsun” bile diyemedi muhabirler 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Medya konusunda 05 Kasım 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Kaynak:Gazete Pencere

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 13:56 Aile hekimleri, bugün itibarıyla üç gün boyunca iş durdurma eylemi gerçekleştiriyor
  2. 13:50 Gram altın, değer kazanmaya başladı
  3. 13:50 HSBC, Deutsche Bank ve S&P'den Türkiye tahmini: Merkez Bankası'nın faiz kararı bekleniyor
  4. 13:49 Koç Holding, dünya genelinde tanınan bir otomotiv deviyle 8 yıllık bir sözleşme imzaladı!
  5. 13:49 Konkordato başvuruları hızla artıyor: Son 10 ayda yapılan başvuru sayısı, son 3 yılı geride bıraktı
  6. 13:47 Kuzey Kore lideri Kim'in kız kardeşi: 'Nükleer güç yolundan asla dönmeyeceğiz'
  7. 13:46 Borsa, günün ilk yarısında yatay bir seyir izledi
  8. 13:44 Fatih Erbakan’dan Türkiye-İsrail ticaretine ilişkin açıklama
  9. 13:43 Seçim gerginliği ABD'de Bitcoin ETF'lerinde tarihi ikinci en büyük çıkışa neden oldu
  10. 13:41 X uygulamasında engelleme kalkıyor mu? Yeni güncelleme tepki gördü
  11. 13:40 DEM Parti'li Tülay Hatimoğulları: Türkiyelileşmenin önündeki en büyük engel, AKP ve MHP ittifakıdır
  12. 13:39 Kılıçdaroğlu'dan 'normalleşme' eleştirisi: 'Kurt, kuzu postuna bürünmüş'
  13. 13:29 Yüksel Yıldırım: 'Galatasaray maçına galibiyet için çıkacağız'
  14. 13:26 Alperen Şengün, New York Knicks karşısında şov yaptı!
  15. 13:20 Türk iş insanı Miami'de tutuklandı!
  16. 13:18 Netanyahu'nun ofisinde 'sızıntı' skandalı!
  17. 13:14 Ekim Ayı Enflasyonu Açıklandı: Asgari Ücretin Yeni Seviyesi Hakkında İpuçları Ortaya Çıktı!
  18. 13:14 2025 Yılında Gelir Vergisi Dilimlerinin Artışı: Çalışanlar Ne Kadar Vergi Ödeyecek?
  19. 13:14 İmamoğlu'ndan, Bahçeli'nin randevu talebini reddetmesine yanıt!
  20. 13:13 Fenerbahçeliler Sinirlenecek Samsunspor Başkanı'ndan Galatasaray Maçı Öncesi Çarpıcı Sözler!
Medya Haberleri